Tekstil ve konfeksiyonda eğitimle üretim birleşmeli

Güncelleme Tarihi:

Tekstil ve konfeksiyonda eğitimle üretim birleşmeli
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2016 09:44

Tekstil ve konfeksiyonda eğitimle üretim birleşmeli

Haberin Devamı

İstanbul, 20 Kasım (DHA) - Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Hüseyin Öztürk, üniversitelerden sıfır deneyimle mezun gençlerin ellerinde diplomayla çıraklığa başladığına dikkat çekerek eğitimin üretimle birleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Hüseyin Öztürk, DHA’ya yaptığı açıklamada tekstil ve konfeksiyon konusunda eğitim veren okullardan neredeyse 30’lu yaşlarda mezun gençlerin deneyimsiz olarak ellerindeki diplomayla iş başvurusunda bulunduğuna dikkat çekti. Öztürk, “Bu gençler 30’lu yaşlarda çıraklıkla işe başlıyorlar. Biz bunların sektöre daha erken yaşlarda kazandırılması açısından eşzamanlı bir tarafıyla üniversitede eğitim görmesi diğer yanda da sektörde pratiğini geliştirmesi açısından önemli olduğunu düşünerek eşzamanlı eğitimi öneriyoruz. Bunun çok daha fazla fayda sağlayacağına düşünüyoruz. Erken yaşlarda sektörde çıraklığını yapması bir tarafıyla da gerçekten teknoloji anlamında iletişimin bu yoğun olduğu çağda Türkiye’nin ihracatını üst düzeylerde çıkaracağını ümit etmekteyiz” dedi.
Hüseyin Öztürk, örnek olarak Almanya’daki mesleki eğitim örneğini vererek “Model var, örnek var. Altyapımız da buna müsait. Burada sadece teori ve pratiği eşzamanlı götürmenin, bir uygulama değişikliğiyle daha başarılı olacağı kanaatindeyim” diye konuştu.  
Çorap üretimiyle ilgili Yenibosna Kız Teknik Meslek Lisesinde protokolle açılmış bir çorap bölümü olduğunu ayrıca Kavram Meslek Yüksek Okulundan da 2 yıllık isteyen öğrenciye 1 yıllık hazırlık olmak üzere bir meslek yüksekokulu olduğunu belirten Öztürk, “Bir tarafta lise düzeyinde bir tarafta yüksek okul düzeyinde eğitimle ciddi bir ilerlememiz söz konusudur. Bu, çorap artık ArGe’de, inovasyonda alaylıdan mektepliye geçmiş bir durumda, demektir” dedi.
“Çorap üretiminde dünya ikincisiyiz” 
Türkiye’nin çorap ihracatının bavul ticareti ile birlikte 1 milyar 400-450 milyon dolar olduğunu; iç tüketimle birlikte sektör cirosunun 1 milyar 750 - 800 milyon doları bulduğunu söyleyen Öztürk, sektörün iplikçi, tedarikçinin de eklenmesiyle işlem hacminin 2 milyar 300 – 400 milyon dolar olduğunu açıkladı. Sektör çalışanlarının sayısını da direkt çalışan 75 – 80 bin; yan sanayi ve hizmetiyle birlikte 115 – 120 bin olarak açıkladı. 
Hüseyin Öztürk, Türkiye’nin çorap üretiminde Çin’den sonra dünya ikincisi olduğunu söyledi. Çin’in dünya çorap üretiminin yüzde 30-35’ini; Türkiye’nin de yüzde 8.5’ini yaptığını belirten Öztürk, ihracat rakamlarında ise markalarıyla İtalya’nın Türkiye’nin önüne geçebildiğine dikkat çekti. 
Türkiye’nin de marka ürünler yaratarak olmadığı pazarlara girmesi gerektiğini dile getiren Hüseyin Öztürk, “Amerika’da yüksek vergiler söz konusu ama bir Japonya’da böyle bir sorun yok. Japonya uzak olduğu için oraları çok zorlamıyoruz. Ben ülkemizin de başta ekonomi bakanlığı olmak üzere bu bölgelere bir tarafıyla bürokratik ilişkilerle buralara ihracaat yapanlara teşvikleri artırarak burada olmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Japonya ‘Türkiye uzak’ diye mal satmamazlık yapmıyor. Türkiye’ye ciddi mal satıyor. O zaman biz de oraya ciddi ürün satabiliriz” dedi.  
Tekstil ve konfeksiyonun stratejik sektör
Tekstil ve konfeksiyonun ihraç ürünleri arasında kilogram bazında en yüksek getirisi olan ürün olduğuna işaret eden Öztürk, “bizim ürünlerimizin kilogramı 16 - 18 dolar arasında seyrediyor. Ülkenin toplam ihracatında kg/fiyat ortalaması 1.39 dolar. Dolayısıyla en yüksek katma değere sahip ürün hazır giyimdir. Dolayısıyla ülkenin hem hazır giyim alt yapısına, sektöre yatırım yapılarak bu sektörü dünyaya açmamız lazım” diye konuştu.  
Türkiye ihracatında deri, deri konfeksiyon, tekstil ve hazır giyim toplamı 30 milyar doları bulduğunu bu rakamlarla Türkiye’nin ihracatının yüzde 20’sini sektörün oluşturduğunu vurgulayan Öztürk, şöyle dedi: 
“Türkiye’nin 81 ilinde hazır giyimin her segmentini üretecek bir coğrafyaya sahiptir. Çünkü Pazar hakimiyetimiz vardır. Avrupa pazarına yakınız. Avantajımız fazla. Eğitimde Türkiye altyapı olarak donanımlı ve yeterlidir. Firmalara baktığımızda son yıllarda bir nebze de olsa dikey büyüme sağlamıştır. Bunları üst üste koyduğumuzda hazır giyim Türkiye’nin stratejik sektörüdür. Bunu hızlı geliştirecek son dönemlerde tekstille de bunun beslenmesi desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.” 
Öztürk, her şehrin mutlaka bir stratejik sektörü olması gerektiğini belirterek, “Biz her sektörün standart ürünlerde mutlak bir şehri olmalı diye bir sloganla yola çıktık. Ümit ediyorum ki yetkili kanaat önderleri bizim konuşmalarımızı, önerilerimizi dikkate alarak sektöre yeterince teşvik verir ve bölgelerdeki özellikle organize sanayi bölgelerindeki sektörün gelişimine öncelik ve öncülük yaparlar” diye konuştu. 
 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!