Güncelleme Tarihi:
Merve DUNDAR - Ömer HASAR / İSTANBUL, (DHA)- BU yıl üçüncüsü düzenlenen "Sportif Rehabilitasyon Sempozyumu"nun konuşmacıları arasında yer alan Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Sadi Kayıran, sporcu yaralanmalarında ilk sırayı yüzde 30'un üzerindeki oranla ayak bileğinin aldığını dile getirdi. Ayak bileğini sırasıyla diz ve kalça yaralanmalarının izlediğini belirten Dr. Kayıran, üst ekstremitede ise en çok omuz yaralanmalarının meydana geldiğini söyledi.
Kas ve iskelet sistemindeki yumuşak doku yaralanmalarını ele alan Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanları, Ortopedi ve Travmatoloji hekimleri ve spor hekimlerini bir araya getiren sempozyumun bu sene üçüncüsü düzenlendi. Yurtdışından da katılımın olduğu etkinlik 300'den fazla hekimi bir araya getirdi.
"TÜRKİYE'DE 7 MİLYON LİSANSLI SPORCU VAR"
Etkinliğin konuşmacılarından Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Sportif Rehabilitasyon Çalışma Grubu üyesi Dr. Sadi Kayıran 2017 yılı sonu verilerine göre Türkiye'de 7 milyon lisanslı sporcu olduğunu ve bu sayının her yıl 100 bin civarında arttığını belirtti. Yaklaşık 225 bin antrenörün olduğunu dile getiren Dr. Kayıran, bu sayının ise yılda 10 bin kadar arttığını ifade etti ve ekledi, "Antrenörlerin spor yaralanmaları konusunda deneyim kazanabilmeleri için sağlık profesyonelleri, spor hekimleri, ortopedistler ve fizik tedavi uzmanlarıyla işbirliği içinde olması gerekmektedir" dedi.
AYAK BİLEĞİ YARALANMALARI YÜZDE 30 İLE İLK SIRADA
Türkiye'de futbol, basketbol, voleybol gibi saha sporlarının yaygın olarak yapıldığını belirten Dr. Kayıran şöyle devam etti:
"Yapılan sporlarda en fazla ayak bileği yaralanmalarını görüyoruz. Bunu diz ve kalça yaralanmaları izliyor. Bunların dışında tenis, voleybol, basketbol gibi üst ekstremitenin ön planda olduğu spor dallarında omuz, dirsek ve el bileği kuşağında yaralanmalar meydana geliyor. Tüm spor yaralanmaları içinde yüzde 30'un üzerinde ayak bileği yaralanması var. Bu oran, tüm yaş gruplarındaki sporcuları kapsıyor. 11-25 yaş aralığı ve daha küçük yaşlardaki sporcuların oranlarına bakıldığında ise ayak bileği yaralanmalarının daha fazla olduğunu görmek mümkün. Üst ekstremitede ise en çok omuz yaralanmaları var. Spor yaralanmalarında ilk yaralanmadan sonraki rehabilitasyon süreci çok önemli. Sporcu bu aşamada eğer düzenli bir tedavi sürecine alınmazsa, sonrasında oluşabilecek ikincil yaralanmaların sonucunda sahadan uzaklaşma, spor hayatına dönmede sıkıntı yaşama gibi zorluklarla karşılaşabilir."
"SPOR YAPAN KİŞİNİN KENDİNE ÖZGÜ PROGRAMI OLMALI"
Amatör olarak sporla ilgilenen kişilerde özellikle kalori azaltmak için yapılan sporun devamlılık göstermediğini belirten Dr. Kayıran, "Erken yaşlarda spora başlandığında ise spor insanlarda alışkanlık haline geliyor. Bu insanlar hayatları boyunca bir şekilde spor yapıyor. Bu nedenle topluma spor alışkanlığının kazandırılabilmesi için spor yapılacak alanların çoğaltılması, salonların kaliteli hale getirilmesi ve sporda kullanılan malzemelerin iyi seçilmesi gerekiyor. En önemli nokta ise bireyin mutlaka kendine özgü programının olması ve spora özel diyetinin hazırlanmasıdır" dedi.
"ANTRENÖR-HEKİM İŞBİRLİĞİ ÇOK ÖNEMLİ"
Programın bir diğer konuşmacısı Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Sportif Rehabilitasyon Çalışma Grubu Başkanı ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Tunç Alp Kalyon spor yaralanmalarından korunmanın yollarıyla ilgili bilgi verdi. Sporcuların müsabaka sezonu öncesinde komple muayeneden geçmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kalyon, "Özellikle hareket sistemi elemanlarının (kemik, eklem, bağ dokusu gibi) çeşitli testlerle sağlamlığının, esnekliğinin kontrol edilmiş olması gerekir. Antrenman konusunda ise hekimle antrenörün işbirliği çok önemlidir. Spor sakatlıklarının iç ve dış olmak üzere iki önemli sebebi vardır. Spor yapılan zemin, spor malzemeleri, havanın çok sıcak veya çok soğuk oluşu gibi nedenler dış sebeplerdir. Sporcunun kendi bünyesiyle ilgili olan durumlar ise iç sebeplere örnektir. Sporcu bedenen mutlaka bu tempoya hazır olmak durumundadır. Türkiye'nin bilinen kulüplerinde, Süper Lig'de veya birinci ligde yer alan sporcularda düzenli olarak kontroller yapılıyor. Ancak profesyonel grupların dışında kalan amatör spor branşlarındaki sporcularda bu kontroller maalesef yeterli düzeyde değil. Saha içinde alınan önlemler de çok yetersiz" diye konuştu.
Sempozyum Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon anabilim dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şansın Tüzün ise, "Ortopedi hekimleri zaten bu konuda aktif. Fizik Tedavi hekimlerini de biraz daha bu konuya teşvik etmek istedik. Bu seneki sempozyumda çokça görülen bir spor yaralanma çeşidi olan yumuşak doku yaralanmalarını işledik. Hem bu konuda değerli hocalarımız tarafından yapılan çeşitli güncellemeleri görmek hem de bilimsel ve sosyal paylaşımlarda bulunmak istediğimiz bir toplantı oldu" dedi.
(FOTOĞRAF-VİDEO)