Güncelleme Tarihi:
Ali AKSOYER/İSTANBUL,(DHA) SOSYAL medya üzerinde “Cezeri Siber Güvenlik Akademisi” adıyla örgütlenen “beyaz şapkalı” hackerlar, KKTC'de üniversite öğrencilerine konferans verdi. 2 gün süren konferansta öğrencilere siber savaşla ilgili bilgiler verilirken, yapılan pratik uygulamalarla kötü niyetli hackerların izledikleri yöntemlerden bazıları öğrencilere gösterildi. Cezeri Siber Güvenlik Akademisi'nin kurucusu, bilgi güvenliği uzmanı Osman Doğan, sosyal medya hesaplarının bizi dinlediğini belirterek, “2 kadın, alacakları bir çanta markası ile konuşuyor. Kullandıkları telefonda yüklü olan bazı sosyal medya hesapları mikrofon ve hoparlörü kullanabildiği için, kelimeleri yakalayabilen sistem bir süre sonra o sosyal medya hesabında kişiye almak istediği çantayla ilgili reklamları paylaşıyor. Bu yapılanların en basiti” dedi.
"BEYAZ ŞAPKALI" HACKERLARDAN OLUŞUYOR
Sosyal medya üzerinde birbirlerini tanıyarak “Cezeri Siber Güvenlik Akademisi” adıyla bir araya gelen hackerlar kendilerini “Beyaz Şapkalı hackerlar” olarak adlandırıyorlar. Birçoğunun kendi siber güvenlik şirketi bulunan, bir kısmı çeşitli firmalarda siber güvenlik uzmanı olarak çalışan hackerlar, internet üzerinde firmalara ait sitelerin, kötü niyetli kişilerin kullanabileceği açıklarını bularak, firmalara raporlayarak haber veriyorlar. Tamamen gönüllü olarak çalıştıklarını söyleyen grubun kurucusu Osman Doğan, kendi başlarına kaldıklarında siyah hacker haline gelebilecek kişilere, eğitim vererek birer güvenlik uzmanı olmalarını sağladıklarını belirtiyor.
"BİLİM KURGU FİLMİ DEĞİL HAYATIN GERÇEKLERİ"
Girne Amerikan Üniversitesi'nde ögrencilerin büyük ilgi gösterdiği konferansta grup üyeleri öğrencileri internetin “karanlık” tarafı ile ilgili uyarılarda bulundu. Kötü niyetli hackerların kullandığı yöntemlerin anlatıldığı konferansta yapılan bazı örnek uygulamalarla, uyarıların bilim kurgu filmi senaryosu olmadığı, hayatın gerçekleri olduğu öğrencilere anlatıldı.
“SOSYAL MEDYA HESAPLARI BİZİ DİNLİYOR”
Grubun kurusucu Osman Doğan, özellikle cep telefonlarına yüklediğimiz bazı uygulamaların kullanıcı için tehlikeli olabileceği belirterek “ 2 kadın alacakları bir çanta markasıyla ilgili birbirleriyle konuşuyorlar. O sırada yanlarında bulunan akıllı cep telefonlarında yüklü olan bazı sosyal medya hesapları, yazılım özellikleri nedeniyle mikrofon ve hoparlrleri kullanabiliyor. Bu konuşmanın ardından iki kadına o sosyal medya hesaplarına açtıklarında konuştukları çanta markası ile ilgili reklamlar gelebiliyor. Yapılanların en basiti ve zararsızı bu” dedi.
“İNTERNET ÜZERİNDE SAHTE PROPAGANDA EN BÜYÜK PATLAYICIDAN DAHA TEHLİKELİ “
Öte yandan konferansta konuşan Kurumsal İleşitim Direktörü Ufuk İşman, günümüzde teröristlerin kontrol ettikleri sosyal medya ile yeni bir silaha kavuştuklarını belirterek “Propaganda öyle bir güce sahip ki bazen en büyük patlayıcıdan bile daha etkili bir güce sahip olabiliyor. Sofistike edilmiş propaganda ve bilgi kirliliği karşımıza siber terör olarak çıkıyor. Özellikle terör örgütlerinin propaganda için sosyal medya üzerinden yayınladıkları, insanları korkutan videoların büyük bölümünün, özel ortamlarda değişik tekniklerle çekilmiş sahte videolar olduğu anlaşılmıştı” dedi.
"SİBER GÜVENLİK STRATEJİK YOL HARİTASININ GENİŞLETİLMESİ ÖNEMLİ"
İstanbul’da bir belediyede siber güvenlik uzmanı olarak çalışan Mahir Yüksel ise “Türkiye’de 2016-2019 ikinci ulusal siber güvenlik stratejisi ve eylem planı yayınlandı. Siber güvenlik stratejisinin belirlenmesi yol haritasının çıkarılması, yurt dışında bazı modellerin incelenmesi yol haritasının genişletilmesi gekeriyor" dedi.
"HACKERLAR OTEL MÜŞTERİLERİNİ ODALARINA KİLİTLİYEBİLİYOR"
Öte yandan siber güvenlik şirketi bulunan Kenan Abdullahoğlu da nesnelerin interneti denen yeni uygulamanın getirdiği tehlikelere değinerek "Artık yeni nesil televizyon ve buzdolapı, elektrikli süpürgeler internete bağlanabiliyor. Bu cihazlar kötü niyetli kişiler tarafından uzaktan erişimle bize karşı silah haline getirilebiliyor. Örneğin yurt dışında yaşanan bir olayda, otel müşterileri uzaktan erişimle otel kapıları kilitlenerek içerde mahsur kaldı ve otel işletmesi ancak fidye ödeyerek kapıları açtırabildi. Yaşadığımız dünya böyle bir dünya dedi"
(FOTOĞRAF)