IHA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 13, 2015 12:57
Çin Halk Cumhuriyeti’nin resmi davetlisi olarak Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne giden gazeteci heyeti, Sincan Uygur Özerk halkı ile görüştü.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin resmi davetlisi olarak Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne giden gazeteci heyetinde bulunan Ahmet Yeşiltepe, yaklaşık dört yıl önce belgesel program yapmak üzere bölgeye geldiğini belirterek, özerk bölgenin başkenti Urumçi ve Kasgar’a gittiğini kaydetti.
Önceki gelişinde bölgedeki Uygur etnik grubuyla ilgili bir tarih programı yapan Yeşiltepe, “Bu davet kapsamında bölgenin aslı unsurlarından olan Uygurların yanı sıra diğer etnik gruplar ve bölgenin kalkınma planları üzerine yapılan bir seyahat programına dâhil olduk” diye konuştu.
Çin’in özelikle son yıllarda gerçekleştirmeyi planladığı bazı kalkınma hamleleri bulunduğunu, bunlardan en önemlisinin Uygur Özerk Bölgesi üzerinde devam eden transit kuşak olarak adlandırılan ve Rotterdam’a Amsterdam’a kadar uzanan tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılmasını amaçlayan ticari rota olduğunun altını çizen gazeteci Yeşiltepe, “Bu rotanın nasıl kurgulanacağı, neler getireceği ve Çin tarafından ne tur hazırlıklar yapıldığı hususunda yetkililer bizi serbest ve ticaret bölgelerine götürdüler. Söz konusu kuşağın demiryolu hattının merkez istasyonunda çok ilginç, hırslı, heyecanlı ve kararlı kalkınma planının yapıldığını gördük” dedi.
Genel olarak gözlemlerine ilişkin bir çerçeve çizen Yeşiltepe, “Sincan’da hakikaten bir atılım ruhu var, hırslı ve kararlı bir kalkınma planı uygulanıyor” dedi. Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde çekildiği iddia edilen gerçek olmayan görüntülerle ilgili olarak da konuşan gazeteci Yeşiltepe “Ben daha önce geldiğimde de bu kez de gördüğüm kadarıyla, Çin bu bölgede çok uzun yıllardır köklü bir varlık gösteriyor ancak diğer taraftan bölgedeki tüm etnik gruplara karşı çok fazla örneğine rastlamadığımız oranda bir serbestlik var. Özellikle inanç hürriyeti konusunda dayatma yaşatıldığını kişisel olarak da gözlemlemedim, daha önceki ziyaretimde de bu gelişimde de aslında Çin Halk Cumhuriyeti’nin bu bölgeye bir kalkınma planı uyguladığını, etnik azınlık gruplara serbestliğin inanç ve ifade özgürlüğü açısından verildiğini söyleyebiliriz” diye konuştu.
Uygurlar açısından da katılımcı bir yapı kurulduğuna dikkat çeken Ahmet Yeşiltepe, “Yönetimin hemen hemen her aşamasında Uygurlar var, camiler açık, buradaki ilahiyat fakültesi de iyi çalışıyor, gidip gördük, öğrencilerle hocalarda da görüştük. Yine Kaşgar gibi en hassas kentlerden biri de dâhil olmak üzere pek çok kentte dini amaçlı hizmet veren kuramların hizmetinin devam ettiğine tanık olduk. Söz ettiğiniz olayları sorduk ve insanlar bir sorun yaşamadıklarını, provakatif
haberler yapıldığını söyleyerek haberlerin bölge dışından olduğunu, bunlara itibar edilmemesi gerektiğini ifade ettiler. Gözlemlediğimiz kadarıyla nispeten dünyanın pek çok coğrafyasında yaşanan etnik çatışmalardan uzakta hatta belli bir oranda da Çin hükûmeti tarafından Uygurları daha fazla ön plana çıkaran pozitif ayrımcılık yapıldığını bile söyleyebilirim. Uygur kökenlilere ibadet konusunda sıkıntı yasayıp yaşamadıklarını her fırsatta soruyorum. 2009 yılında medyanda gelen olaylardan bugüne böyle olayların yaşanmadığı söylendi. Kişisel gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki, Uygurlar Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içinde yaşamaktan memnun gözüküyor” dedi.
Zaman zaman dışarıda yaşayan Uygur diasporasının o bölgede bazı sorunların yaşandığı şeklinde kamuoyunu yanıltmaya çalıştığını belirten Gazeteci Yeşiltepe “belki de diaspora kendisi bir alan kazanmaya çalışıyor, bunların amaçlı olduğu anlaşılıyor yani bu açıdan ben burada bir çatışma ortamı görmedim gayet de olağan günlük hayatını sürdüren insanlarla karşılaştım. Futbol, basketbol takımları var, hayatın içindeler. Yöneticiler, askerler yani her türlü pozisyonda yer alıyorlar, bu insanları mutlu gördüm. Şu da bir gerçek ki, Uygur halkı Türkiye için çok özel bir önem atfedilecek bir halk çünkü burada herhangi bir sorun olduğunda tabii ki Türkiye’de de insanların içi acıyor, öncelikli olarak akrabayız. Uygurlar kadim Türkçenin bir lehçesini Hakaniye lehçesini kullanıyorlar. Bizler burada Türk kamuoyunun hassasiyetini de dile getirerek Çinli yetkililerle karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk” değerlendirmesinde bulundu.