Sağlıklı Ve Mutlu Evlilik İçin Yapılabilecekler

Güncelleme Tarihi:

Sağlıklı Ve Mutlu Evlilik İçin Yapılabilecekler
Oluşturulma Tarihi: Nisan 19, 2015 11:17

Uzman Psikolog Naciye Tokaç, sağlıklı ve mutlu evlilik için yapılabilecekler hususunda önerilerde bulundu.
Evliliğin bir çocuk gibi olduğunu ve büyümesi için sürekli beslenmesi gerektiğini belirten Tokaç, “Evlilikte ise bu süreç sürekli yatırım yapılması ve beslenmesi ile gerçekleşmektedir. Söz konusu yatırım evlilik kurumuna bağlı olan kişilerin öncelikle evlilikleri konusunda sağlıklı bir birliktelik isteklerinin olması ve ardından buna bağlı olarak kendilerini geliştirmesi ile mümkündür. Her evlilik kurumu kendi içinde bireylerin kültürel, ekonomik, sosyal, eğitim ve psikolojik farklılıklarına göre değişiklik gösterebilir. Bir birliktelik için çok önemli olan bir sosyal değer, diğer bir birliktelik için o kadar da önem arz etmeyebilir. Bu nedenle evliliklerin unsurları ve yapılması gereken yatırımları değerlendirirken; bu birlikteliğin içinde bulunduğu tüm öğeler önem kazanmaktadır. Eğer evliliğinize yatırım yapmak ve sağlıklı bir ilişki içerisinde bulunmak istiyorsanız, önce kendi özelliklerinizi ve değerlerinizi fark etmeniz, ardından eşinizin özelliklerini ve değerlerini bilmeniz gereklidir. Böylece sadece kendi arzu ve istekleriniz doğrultusunda ilerlemekten ziyade ikinizi de mutlu edebilecek faktörlere sahip olmaya çalışırsınız” diye konuştu.
Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Eğer evliliğinizin düşlediğiniz gibi olmadığını düşünüyor ve bunu değiştirmek için bir şeyler yapmak istiyorsanız” diyerek bazı önerilerde bulundu:
“İkili ilişkilerdeki sorunlardan en önemli gördüğüm noktalardan birisi hangi düzeyde bir ilişki olursa olsun karşılıklı konuşmanın yetersizliğidir. Karşılıklı konuşma yapılıyor olsa da etkin değildir. Eşler arasında yapılan karşılıklı konuşma daha çok kişilerden birinin diğerine kendi fikrini anlatmaya çalışıyor olmasından ibarettir. Oysaki karşılıklı konuşma birbirinizin düşünce ve duygularını özgürce ve açık bir şekilde ifade edebilmesini, zihninizden geçenleri rahatlıkla söyleyebilmesini içerir. Karşılıklı konuşmanızda sadece kendinizi anlatmaya çalışmayın, aynı zamanda duygularınızı ve neler hissettiğinizi ifade edin; ardından eşinizin fikirlerini dinleyin ve duygularını anlamaya çalışın ki bu sizin aranızdaki samimiyetinde artmasını sağlayacaktır. Eşinizle iletişim kurarken genellikle sizin beklentilerinizi eşinizin anlamasını, aklınızdan geçenleri onun fark etmesini beklemektesiniz. Oysaki siz de onun aklından neler geçtiğini tam olarak anlayamayacağınız gibi oda sizin neler düşündüğünüzü tam olarak bilemeyecektir. Bunun yerine kendi düşünce, istek ve arzularınızı açıkça söylemek ve onunkileri de sormak gereklidir. Eşinizin duygu ve düşüncelerini tahmin etmeye çalışmak size gereksiz bir gerginlik ve beklide onu olduğundan farklı anlamanızı sağlayacaktır. Bu da aranızda sorunlar oluşmasını sağlayabilir. Öyleyse kafanızdaki soruları ona açıkça sorun”.
Eşler arasındaki sorunlarda en yoğun görülen problemlerden birinin etkili dinlemenin eksikliği olduğunu kaydeden Tokaç, şöyle konuştu:
“Eşiniz ile aranızdaki iletişimin kuvvetlenmesini istiyorsanız etkisiz dinlemeden uzaklaşmanız gereklidir. Bir yetişkin dinlenildiğini hissettiğinde bir bebeğin anne kucağında hissettiği güven duygusu gibi kendisini güvende hissedecektir. Dolayısıyla size daha çok güvenecektir. Sanırım her birey eşinin kendisine güvenmesini ister. Dinlenildiğini hissetmek; sevilmek, değer verilmek, şefkat görmek kadar iyi hissettirir kişiye. Bu nedenle dinleme hatalarınızdan kaçının. Peki nedir bu hatalar? “Ama” ile başlayan cümleler kendisinden önce gelen cümlenin anlamını yok eder; bu nedenle ‘ama’ ile başlayan cümlelerden uzak durun. “Ama” yerine karşıdakinin söylediğinin size düşündürdüklerini, kendi fikrinizi ekleyin, yani konuşmaya katılın, devam edin. “Ama” yerine “ve” kullanmanız daha etkin bir iletişim içerisinde olmanızı sağlayacaktır. Örneğin; “Akşamları seninle geçirmekten mutluyum ama hafta sonlarını da seninle geçirmek istiyorum” yerine “Akşamları seninle geçirmekten mutluyum ve hafta sonlarını da seninle geçirmek beni mutlu edecektir. Diyebilirsiniz. Sağlıklı evlilikleri olan çiftlerde gözlemlediğimiz önemli bir nokta da karşılaştıkları problemleri, ufak tefek konuları bile konuşabiliyor olmalarıdır. İkinizi veya birinizi ilgilendiriyor olsa da, sorunlarınızı karşılıklı konuştuğunuzda ve bu sorunlar hakkında birbirinize fikirler verdiğinizde aranızdaki iletişim daha da kuvvetlenecektir. Genelde kadınlar karşılaştıkları sorunları eşleri ile konuşma yanlısı iken, erkekler daha çok içe çekilmeyi tercih eder ve suskunlaşabilirler. Bazen kendi baş etme becerileriniz karşılaştığınız sorunların üstesinden gelmeye yeterli olmayabilir. Böyle zamanlarda eşler olarak birbirinizle sorunları konuşmanız, farklı bakış açıları kazanmanızı ve sorunla ilgili göremediklerinizi görmenizi sağlayabilir. Dolayısıyla sorunlarınızın ilişkinize verebileceği zararı da en aza indirgemiş olabilirsiniz. Evliliklere en büyük zararı veren durumlardan bir diğeri de öfke duygusudur. Öfke aslında sarı ışık gibidir. Ardından gelebilecek tepkilerinizi size haber verir. Öfke duyduğunuzda, vücudunuzdaki kimyasallar giderek artar ve giderek daha da gerginleşirsiniz. Bu da sizin kendinizi güçlü hissetmenizi ve ardından saldırıya geçmenizi sağlar. Öfkelendiğinizde ardından ne geleceğini bilirsiniz. Gerginleşecek ve saldıracaksınız. Eğer öfkelendiğinizi hissederseniz frene basın ve ardından geleceklere izin vermeyin. Öfke sanıldığı kadarda kötü bir duygu değildir. Aksine bir işarettir. Yeter ki siz onu fark edin. Eşinizle herhangi bir durumda öfkelendiğinizde öncelikle derin derin iki defa nefes alın. Bu tamamen eşinize yönelen dikkatinizi aslında öfkelendiğiniz konuya yöneltmenize yardımcı olacaktır. Ancak bu esnada nefes alışınıza odaklanın. Tekrar konuyu düşündüğünüzde daha sakin olabileceğinizi fark edeceksiniz. Eğer sakinleşemiyorsanız konuyu başka zamanda konuşmaya bırakın. Bunu iki eş de yapmalısınız. Geleneksel evlilik yapılarında erkekler evin reisi, kadınlar ise ona uyan konumdaydılar. İki tarafta bunu kabullendiğinde sorun görünmüyor gibiydi(!). Ancak modern yaşam evlilikte kadınında erkek kadar söz sahibi olmasını öneriyor. Burada önemli bir sorunla karşılaşıyoruz. Alınan eğitim, okunan kitaplar, TV, sinema, diziler modern yaşamı örneklerken; bireyin yetiştiği en alt birim olan ailede bu kadar erkek kadın eşitliğine şahit olunamamakta; o zaman bireylerin istek ve arzuları eşit söz hakkını talep ederken; alınan temel kültürel değerler, bastırılmış duygu ve dürtüler daha geleneksel sesler fısıldamakta kulaklara. Bu durumda çatışmalara yol açabilmektedir. Evliliğiniz, eviniz ve çocuklarınızla ilgili alacağınız kararlarda ortaklaşa karar vermek iki eşi de mutlu edecektir. Ancak burada unutulmaması gereken bazen ikna edilebileceğinizdir. Ortak karar alırken bazen sizin fikriniz uygun olabileceği gibi; fikirlerinizi değiştirmeye, karşınızdakinin fikrini de kabul edebilmeye veya tamamen yeni bir fikir ortaya çıkarmaya da açık olun. Bir diğer önemli konu da eşlerin birbirinin haklarını savunması konusudur. Özellikle başkalarının yanında eşlerinizi başkalarına karşı yanlış yapsalar dahi küçük düşürmeyiniz ve aşağılamayınız. Onlara karşı gelebilecek herhangi bir olumsuzluğa karşı sizde onların yanında yer alın. Ancak bazı durumlarda eşleriniz ile aynı fikirde olmayabilirsiniz. Böyle bir durumda ise konuyu ikiniz baş başa iken konuşmayı tercih edin. Yaşam; somut veya soyut yanları düşünüldüğünde zordur ve büyük bir uğraş gerektirir. Taşlı bir yolda yürümek ne denli zorsa yaşamak da öylece zordur. Bazen geriye bakınca pişmanlık duyabilir, ileriye bakınca kaygılanabilirsiniz. Yaşama devam ettikçe yorulabilir, önünüze çıkan güçlüklerden yılabilir, bazen çaresiz hissedebilir, bir desteğe ihtiyaç duyabilirsiniz. Hayat yolculuğunda kaygılarınızı, yorgunluklarınızı, can sıkıntılarınızı paylaşacağınız bir yol arkadaşı olun birbirinize. Enerjinizi paylaşın, bilginizi paylaşın, tecrübelerinizi paylaşın. Unutmayın siz aynı geminin kaptanlarısınız. Eşler kendileri için çok önemli olan bir konuyu daima arka plana atmaktadır. Duygusal ve cinsel yakınlık. Evlilikleri yılları bulmuş çiftler bile bazen birbirini yeterince iyi tanımayabiliyor. Yakınlık yavaş yavaş gelişen bir süreçtir ve tanıdıkça gelişir. Her evlilikte yakınlık kazanılması kolay olmayabilir veya uzun yıllar alabilir. Eşinizle ne kadar yakınlık kurabilir ve duygu düşüncelerinizi, istek arzularınızı, tutkularınızı, nefretlerinizi, sevdiklerinizi birbirinize rahatlıkla açarsanız ilişkiniz daha da derinleşecektir. Aynı zamanda bu durum cinsel yakınlığınızı da artıracaktır. Aynı zamanda cinsel yakınlık da eşler arasındaki yakınlığı ve samimiyeti artıracaktır. Aşk hakkında konuşmaktan kaçınmayın. Evliliğinizin sağlıklı ilerleyişine katkı sağlayabilmek ve evinizi sıcak bir yuvaya dönüştürebilmek için birlikte vakit geçirin ve bundan zevk alın, beklentiniz daima daha fazlası olmasın, olduğunuz andan mutlu olmayı deneyin. Moral, mizah ve neşe, insanı mutlu eden şeylerdir. Espri yapmaktan kaçınmayın, esprilere katılın, birbirinizi övün ve teşekkür etmekten kaçınmayın.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!