Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA)- DÜNYA Böbrek Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi Nefroloji Uzmanlarından Prof. Dr. Aydın Ünal “Türkiye’de günlük yaklaşık 18 gram tuz tüketiliyor.Tuza düşkün bir ülkeyiz. Bazen tuzuna bakmadan yemeklere tuz atıyoruz. Aşırı tüketim böbreklerimiz başta olmak üzere birçok organımıza zarar veriyor. Dünya Sağlık Örgütü günlük tuz tüketiminin günlük 5 gramdan daha az olması gerektiğini öneriyor. Tuz tüketimi önerilen seviyeye düşürüldüğü takdirde, dünyada her yıl yaklaşık 2.5 milyon ölüm önlenebilir” diyerek uyarılarda bulundu.
Tuzun elde edildiği doğal kaynaklar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ünal "Tuz doğada ya mineral olarak (örneğin kaya tuzu) veya deniz suyunda ve tuzlu su göllerinde bulunur. Sofra tuzu sıklıkla yer altı tuz kaynaklarından çıkarılıp rafine edilerek elde edilir. Deniz tuzu deniz veya tuzlu su göllerinin sularının buharlaşmasıyla elde edilir. Hem sofra tuzu hem de deniz tuzu büyük çoğunlukla sodyum klorürden oluşmuştur. Aralarındaki temel fark tat, görüntü ve üretim şeklidir. Fazla tuz tüketimi bir takım sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu sorunlar ise tuzun türü ile değil, çeşitli tuzlarınyapısındakiana bileşen olan sodyum ile bağlantılıdır" dedi.
“SESSİZ KATİL” HİPERTANSİYON
Hipertansiyon için “sessiz katil” yakıştırmasının yapıldığını dile getiren Medipol Mega Üniversite Hastanesi Nefroloji Uzmanlarından Prof. Dr. Aydın Ünal şöyle dedi: "Hipertansiyon sıklıkla herhangi bir bulgu vermez ama bu durum hipertansiyonun zararsız bir durum olmadığını göstermez. Bazen baş ağrısı, baş dönmesi ve burun kanaması gibi şikayetlerle kendini gösterebilir. Eğer kontrol altına alınmazsa damarlar hasar görmeye başlar ve bu durum gözler, böbrekler, kalp ve beyin gibi birçok organda sorun oluşturur. Hipertansiyon kalp krizi ve felç gibi kalp ve damar hastalıkları için önde gelen risk etkenidir.
"HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİNDE HİPERTANSİYON VAR"
Hipertansiyon bazen hipertansif kriz denilen çok ciddi durum ile kendini gösterebilir. Bu durumda kan basıncı 180/120 mmHg’nin üstündedir. Bu durum kendini şiddetli baş ağrısı, iç sıkıntısı, göğüs ağrısı, görme kaybı, nefes darlığı, burun kanaması, şuur değişikliği ve hatta koma ile kendini gösterebilir. Tuz tüketiminin artışı vücutta su tutulmasına ve kan damarlarının büzüşmesine ve bunların neticesinde hipertansiyon gelişimine zemin hazırlar. Fazla tuz tüketimi hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları ve böbrek hastalıklarının gelişimi ve ilerlemesi ile ilişkilidir. Fazla sodyum klorür tüketmenin kalp krizi ve felç gibi kalp ve damar hastalıklarını ve ölüm riskini artırdığı gösterilmiştir Ülkemizde hipertansiyon sıklığı oldukça yüksektir ve yaklaşık her üç kişiden birinin hipertansiyonu mevcuttur. Bizim gibi çok tuz tüketilen ülkelerde,tuz tüketimini azaltabilirsek, bahsedilen rahatsızlıklardan büyük ölçüde korunabiliriz. "
(FOTOĞRAF)