Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL Kültür Üniversitesi (İKÜ) İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, enflasyonda artış eğiliminde bir yavaşlama olduğunu fakat yakın dönemde ciddi anlamda aşağıya doğru bir yönelişin beklenmemesi gerektiğini söyleyerek yılsonu enflasyon tahmininin yüzde10,5 olduğunu belirtti.
Mayıs ayı enflasyon rakamları dün açıklandı. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Mayıs’ta yüzde 0.45, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 0.52 arttı. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 11.72 , Yurtİçi Üretici fiyatlarında ise yüzde 15.26 oldu. İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın,açıklanan enflasyon rakamlarını yorumladı. Mayıs ayında, Nisan ayına göre enflasyonda gerileme beklendiğini söyleyen Prof. Dr. Alçın, "Artış eğiliminde bir yavaşlama var. Mayıs ayında tüketici fiyatlarına dönük aylık artış beklentisi binde 35 (yüzde 0.35)civarındaydıoysa gerçekleşen binde 45(yüzde 0.45)oldu. Yani beklentinin hafif üzerinde bir artış var. Genel olarak Nisan ayına göre enflasyon rakamlarında gerileme bekleniyordu. Böyle bir gerileme yaşandı. Nisan ayında yıllık bazda yüzde 11,87 olan enflasyon Mayıs ayında yıllık bazda düşündüğümüzde yüzde 11,72'ye düşmüş oldu. Artış eğiliminde bir yavaşlama var. Dolayısıyla zirveden bir dönüş var. Yılsonu enflasyon tahminin 10,5 olacağı yönünde" dedi.
"HİÇBİR ETKEN ENFLASYONUN YÜKSEK SEYİRLİ OLDUĞU GERÇEĞİNİ DEĞİŞTİRMEZ"
Yavaşlama eğiliminin arkasında iki önemli etken olduğuna vurgu yapan Alçın, "Birincisi, TL'nin son 1 ay içerisinde dolar karşısında yeniden değer kazanma eğilimine girmiş olması. Dolar karşısında TL değerlenince dünya genelinde otomatik olarak enerji ucuzlamamış bile olsa bizim için daha ucuz oluyor. Öte yandan mevsimsel bazda baktığımızda da özellikle gıda ürünlerinin birçoğunda mesela sivri biber gibi bir önceki dönemde enflasyonu etkileyen kalemlerdendi. Gıda fiyatlarındaki mevsimsel düşüşte enflasyon üzerinde artış eğilimini yavaşlatıcı bir etkide bulunmuş oldu. Fakat bunların hiç birisi enflasyonun yüksek seyirli hareket ettiği gerçeğini değiştirmiyor. Bu da özellikle yüzde 9,4 düzeyinde sabitlenmiş çekirdek enflasyon ile anlaşılabiliyor.
"ENFLASYONUN KALICI OLARAK DÜŞMESİ ÇEKİRDEK ENFLASYONA BAĞLI"
Enflasyonun yakın dönemde ciddi anlamda aşağıya doğru bir yönelişe girmeyeceğini dile getiren Prof. Dr. Alçın, "Bir önceki ayla karşılaştırdığımızda iyi bir gelişme olarak Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi'ndeki (Yİ-ÜFE) artış yıllık bazda yüzde 16,04'den, yüzde 15,26'ya düştü. Bu maliyetlerde azalma anlamına geliyor. Yani üretim kesimi açısından hafif de olsa maliyetler Mayıs ayında, Nisan ayına göre düştü. Bunun ardında da TL'nin dolar karşısında değerlenmesi yatıyor. Nisan ayı, son 1 yıl içerisindeki Türkiye ekonomisinin enflasyon açısından en yüksek düzeyini gösteriyor. Yani tepeden bir dönüş olduğu için Mayıs ayı enflasyonunun bir kıymeti var. Enflasyonun kalıcı bir şekilde aşağıya doğru revize olması çekirdek enflasyonun azalmasına bağlı. Buda ağırlık olarak reel kesim imalat sanayindeki temel maliyet unsurlarının azalmasıyla ilgili" diye konuştu.
"YIL SONUNDA ENFLASYON YÜZDE 10'NUN ALTINA İNMEZ"
Demir fiyatlarındaki artışın inşaat sektörünü olumsuz etkilediğini belirten Prof. Dr. Alçın, "Yaz aylarında gelişen sektör, inşaat sektörü.İnşaat sektöründe maliyetin aşağıya çekilmesini engelleyen, demir fiyatlarındaki aşırı yükselme. Bu devam ettiği sürece inşaat sektöründe maliyetlerin aşağı inmesini bekleyemeyiz. Turizm sektörü de yine yaz aylarında katkı sunmasını beklediğimiz bir alan. Bu sektörde de 1-2 yıla göre iyileşme bekleniyor. Fakat bunun da düzeyi tartışmalı. Yıl sonuna doğru gittiğimizde çekirdek enflasyon yine çok önemli. Yıl sonuna gelindiğinde çok gerilemeyeceğini düşünüyorum. Dolayısıyla Aralık ayı itibariyle yılı kapatırken yıllık enflasyonun yüzde 10'nun altına inmeyeceğini de bu verilerden hareketle söylemek mümkün" ifadelerini kullandı.
"GELİR GRUBUNA GÖRE ENFLASYON HESABI ÇOK ÖNEMLİ"
Enflasyonun hesaplanışıyla ilgili tartışmalı durumlar olduğunun altını çizen Prof. Dr. Alçın, şunları söyledi:
"Bizim en önemli eksiklerimizden birisi sektörelbazda bölgesel olarak gelir gruplarına uygun enflasyon verilerinin hesaplanmıyor oluşudur. Gıda fiyatlarındaki yüzde 10'luk, 16'lık artış düşük gelirli kesimlerdeki vatandaşın gelirinde çok önemli kayıplar yaratıyor. Ama daha yüksek gelirli kesimde, gıda harcaması zaten düşük olduğu için toplam harcamaları içerisinde gıda fiyatlarındaki artış, onları etkilemiyor. Yani gelir grubuna göre enflasyon hesabı çok önemli. Bizde, uzun yıllardır enflasyona endeksli ücret artışı var. Enflasyon oranı gerçekte o artışı yaşayan kesiminin oranını yansıtmıyorsa, ücret artışı da olması gerekenin altında belirleniyor. Yani siz, gerçekte halkın karşı karşıya olduğu enflasyonu yüzde 15iken, bunu yüzde 10 olarak gösterdiğiniz anda onun ücret artışı da yüzde 10'la sınırlı kalmış oluyor."
(FOTOĞRAF)