Güncelleme Tarihi:
Serpil KIRKESER / İSTANBUL, (DHA) Esenyurt'ta 16 yaşındaki lise öğrencisi Ömer Barış Topkara'nın polis kurşunuyla hayatını kaybetmesine ilişkin hakkında "Çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi olası kast ile öldürme" suçundan müebbet hapis cezası istenen tutuklu polis memuru H.D.S.'nin yargılanmasına başlandı. Polis memuru H.D.S., hırsızlık olayıyla ilgili gözaltına alınan Ömer Barış Topkara ve arkadaşının olay günü kaçtıklarını anlatarak, "Şahıslara 'Yere yat' diye bağırdım. Şahısların yere yatmadıklarını gördüm. Ben de şahıslar yere yatmadıkları ve benim de tek kişi olmam sebebiyle bana karşı mukavemet edip tekrar kaçacaklarını düşündüğümden şahısları yere yatırıp muhafaza altına almak için müdahale ettim. Bu esnada elim tetikte olmamasına rağmen silahım ateş aldı" diyerek olay nedeniyle üzgün olduğunu belirtti. Olay yerinde keşif yapılmasına karar veren mahkeme heyeti duruşmayı erteledi.
TUTUKLU SANIK DURUŞMADA HAZIR BULUNDU
Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanık polis memuru H.D.S. ile taraf avukatları hazır bulundu. Öte yandan Topkara'nın babası Seyfettin Topkara ve kız kardeşi Neslihan Aydın da "müşteki" sıfatıyla duruşmaya katıldı. Polis memuru sanık H.D.S. olay tarihinde Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde görevli olduğunu, saat 16.00'da AVM'de hırsızlık anonsu geldiğini, AVM'ye gittiklerini mağaza görevlilerinin iki kişiden şikayetçi olduklarını belirttiklerini anlattı.
"ELİM TETİKTE OLMAMASINA RAĞMEN SİLAHIM ATEŞ ALDI"
Polis memuru H.D.S savunmasında şunları söyledi:
"Bunlar iki kişilerdi. İsimlerinin Barış Topkara ve E.S. olduğunu ve kimliklerinin olmadığını söyledi. Benim yanımda da ekip amirimiz S. T. vardı. Biz şahısları 18 yaşından büyük göründükleri ve kimlik beyanında bulunmadıkları için birbirlerine kelepçeledik. Hastane raporu almak ve ardından polis merkezine girmek için ekip otosuna bindik. Esenyurt Devlet Hastanesi'nde gerekli adli ve sağlık raporlarını aldık. Şahısları ekip otosuna bindireceğimiz sırada şahıslar bir anda kaçtılar. Şahıslar kaçarken elleri birbirinden kelepçeliydi. Şahıslara "Durun kaçmayın" ihtarında bulunduktan sonra peşinden koşmaya başladık. Havaya bir el ateş ettim. Bunu duyan şahıslar kaçmaya devam ettiler. Şahısları ben de kovalamaya devam ettim. Bu sırada elimi tetiğe sokmadım. Şahıslara tam yaklaştığım sırada olayın meydana geldiği yerde bir anda durdular. Şahıslara 'Yere yatın' diye bağırdım. Şahısların yere yatmadıklarını gördüm. Ben de şahıslar yere yatmadıkları ve benim de tek kişi olmam sebebiyle bana karşı mukavemet edip tekrar kaçacaklarını düşündüğümden şahısları yere yatırıp muhafaza altına almak için müdahale ettim. Bu esnada elim tetikte olmamasına rağmen silahım ateş aldı. Şahsın yere düştüğünü ve başından kan geldiğini gördüm. Şahsa hemen yöneldim. İlk yardım uyguladım. Arkadan gelen polis arkadaşım S. T'a hemen ambulans çağırmasını söyledim. Ambulans gelene kadar şahsa ilk müdahalesini yaptım. Ambulans şahsı götürdüğünde ben de üzüntüden sinir krizi geçirip bayılmışım. Bu olaydan dolayı çok üzgünüm. Şahsın ailesine başsağlığı diliyorum. O zaman ben 6 aylık polis memuruydum."
BABA TOPKARA: OĞLUMUN UMUTLARINI ÇALDI
Müşteki Seyfettin Topkara'da sanığın oğlunun ölümüne neden olduğunu belirterek, "Çocukların teslim olduğunu gördüğü halde vurmaya teşebbüs etmiştir. Oğlumun umutlarını çaldı. Oğlum ile bizi de öldürdü. Oğlum daha çok gençti. Hayalleri vardı. Oğlumun sabıkası yoktur. Sanık GBT'de yapmış AVM'de oğlumun arkadaşının söylediklerine göre dövmüşler. Oğlumu aşağılamışlar. Kız kılıklısınız deyip tekmelemişler. O yüzden oğlum ve arkadaşı oradan kaçmışlar. Şikayetçiyim" dedi. Topkara'nın kız kardeşi Neslihan Aydın da "Sonuçta o silahın ateş alacağını tahmin etmesi lazımdı. Kasten olduğunu düşünüyorum. Kamera kayıtlarını da izledik. Sanık orada sinirle hareket ediyor. Vuruyor, şikayetçiyim" diye konuştu.
OLAY GÜNÜNÜ ANLATTI
Tanık E.S. de Ömer Barış Topkara ile arkadaş olduklarını, AVM'ye gittiklerini yemek yediklerini ve AVM'yi gezmeye başladıklarını ve bir mağazaya girdiklerini söyledi. Tanık E.S., "Biz oradan aldığımız şeylerle dışarı çıkarken alarm öttü. Bizim alışveriş yaptığımız yerde hırsızlık malı montu bizim üzerimize attılar. Bizi hırsızlık şeyiyle güvenlikçiler depoya aldılar. Polisler geldi ve bizim üst başımızla dalga geçtiler. Bize 'Sevgili misiniz? Bu pantolonlar ne?' dediler, hakaret ettiler" şeklinde konuştu.
"Polisler maktülle ikimizi kelepçeledi" diyen Tanık E.S. "Sanık olan polis bize 'kaçarsanız tetikteyim' dedi. Silahın şarjörünü gösterdi. Oradan polis arabasına bindik hastaneye gittik. Ömer ile beraber kaçmak için anlaştık. 3 deyince koşmaya başladık. Arkamızdan 2 el ateş edildi. Bir miktar 100 metre kadar falan ilerledik. Ömer sağ tarafa ben sol tarafa hareket edince kelepçeler birleşti biz arabaya çarptık. Sanık da bize yaklaşmıştı. Tam kuyumcunun yanına geldiğimizde 'Tamam teslim oluyoruz' dedik. Sanık da kendi ayakları üzerinde tepiniyordu. Bize 'Size kaçmayın demiştim' diyordu. Biz 'Tamam teslim olduk' diye arkamızı döner dönmez Ömer'in ensesine silahı doğrulttu, silah ateş aldı. Sonra Ömer çok sert bir şekilde yere düştü. Ben hemen Ömer'in kalbine sarıldım. İlk 5-10 dakika kalbi atıyordu. Ambulans gecikti. Sanık da oradaki bir kadının başörtüsünü alıp Ömer'e tampon yaptı. Ömer yerdeyken Ömer'in boynunu tuttuk. Kanama devam etmesin incinmesin diye tutuk. Polisler ve ambulans geldi. Beni başka bir polis otosuna bindirdiler. Bana 'Bu polisin başı yanarsa senin de başın yanar' deyip bana vurdular. Ambulans da 15 dakika geç kaldı. Sonra polis merkezine gittik. Orada sabaha kadar kaldım ve ertesi gün mahkemeye çıkardılar. Polisler ilk başta kimliğimizi sordular üzerimizde kimlik yoktu. Vatandaşlık numarasını orada değil hastanede sordular. Ben hastanede TC kimlik numaramı söyledim. Bize AVM'de yakalanınca oradaki görevliler kaç yaşındasınız deyince 16 yaşındayız dedik. Polisler sormadılar. Kimlik numaramı da hastanede sordular, AVM' de sormadılar" diye konuştu.
OLAY YERİNDE KEŞİF YAPILACAK
Suçtan zarar görme ihtimaline binaen şikayetçiler Seyfettin Topkara, Aslı Ünal, Neslihan Aydın ve Yunus Emre Topkara'nın davaya taraf olarak katılmasına karar veren mahkeme heyeti, olay gününe ait kamera kayıtlarındaki konuşmalara ilişkin dudak okuma şeklinde döküm yapılması bakımından dosyanın bu hususta uzman teknik bir bilirkişiye verilerek rapor alınmasına karar verdi. Olay mahallinde keşif yapılmasına karar veren mahkeme heyeti sanık polis H.D.S.'nin tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
BABA: İNŞALLAH ADALET YERİNİ BULACAK
Duruşmanın ardından Topkara'nın Ailesi'nin avukatı Fatih Köse duruşmada yaşananları anlatarak, sanığın adil bir şekilde yargılanmasını ve hak ettiği cezayı almasını istediklerini belirtti. Baba Seyfettin Topkara da "İnşallah adalet yerini bulacak. Çocuğumuz gitti, hepimizi öldürdü" diye konuştu. Neslihan Aydın da "Adalet yerini bulsun, şikayetçiyiz" dedi.
İDDİANAME
İddianameye göre olay şöyle oldu:
16 Şubat 2017 tarihinde Ömer Faruk Topkara ile arkadaşı hırsızlık eylemi gerçekleştirdi. Bu eylemin ardından kolluk kuvvetleri tarafından olay mahallinden alınan Topkara ve arkadaşı ardından darp-adli raporu almak üzere Esenyurt Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Elleri birbirine kelepçelenmiş çocuklar kaçmaya başladı ve çocukları takip eden polis memuru H.D.S. hastane kapısında havaya doğru bir el ateş etti. Söz konusu kovalamaca yaklaşık 150 metre sürdü. Eylemin gerçekleşmiş olduğu yere vardıklarında çocuklar teslim olmak üzere durdu, ancak buna rağmen polis memuru H.D.S., kendisine karşı teslim olma iradesini sunan Ömer Faruk Topkara'nın omuz hizasına doğru silah elinde olacak vaziyette vurdu. Vurduğu esnada silah ateş aldı ve Ömer Faruk Topkara olay yerinde hayatını kaybetti. Polis memuru H.D.S. sevk edildiği mahkemece tutuklandı.
İddianamede, şüphelinin silahın güvenliksiz olduğunu bildiği ve buna rağmen söz konusu eylemi gerçekleştirdiği, söz konusu hususların olay yerinden temin edilen kamera kayıtları ile sabit olduğu belirtildi. İddianamede, "Şüphelinin mesleği de göz önüne alındığında söz konusu sonucun gerçekleşebileceğini ön görmesi gerekmektedir. Öngörememesi hayatın olağan akışına ve mesleğin niteliğine aykırıdır. Doktrinde olası kast, 'Failin ulaşmak istediği netice dışında eyleme bağlı olarak gerçekleşmesi muhtemel olan diğer neticelerle ilgili kastını ifade etmektedir. Asıl neticenin zorunlu sonucu olmayıp gerçekleşme olasılığı bulunan tali neticeleri bilip öngörmesine karşın amacını elde etmek istediği için 'olursa olsun' diyerek göze almak ve kabullenmek suretiyle hareket eden fail bu tali neticeler bakımından olası kast içerisindedir' şeklinde ifade edilmektedir. Somut olayda da şüphelinin olası kast ile hareket ettiği anlaşılmaktadır" denildi.
İddianamede, "Şüphelinin yaralama kastıyla hareket ettiği ancak neticenin kast edilenden daha ağır şekilde sonuçlandığıdır. Bu hususun Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 87/4 maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemenin uygulanabilmesi için gerçekleşen ağır sonucun öngörülebilir olması gerekir. Soruşturmaya konu olayda da her ne kadar şüpheli yaralama kastıyla hareket etmiş ise de anlatıldığı üzere gerçekleşen ölüm neticesinin de öngörülebilir olduğu anlaşılmaktadır. Şüphelinin daha ağır ceza öngören 'Çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi olası kast ile öldürme' suçundan cezalandırılması gerekmektedir" ifadelerine yer verildi. Polis memuru H.D.S.'nin "Çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi olası kast ile öldürme" suçundan müebbet hapis cezası istendi. Ayrıca şüpheli H.D.S.'nin "Kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma" suçundan da cezalandırılması istendi.
(FOTOĞRAF)