"OHAL'de Anayasa Referandumu"nu konuştular

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2017 16:35

"OHAL'de Anayasa Referandumu"nu konuştular

Haberin Devamı

 

 

 

 Gülseli KENARLI -  Güven USTA/İSTANBUL, (DHA) YURTTAŞ Girişimi ve Barış Bloku tarafından düzenlenen “OHAL'de Anayasa Referandumu" konulu basın toplantısı yapıldı. Basın toplantısına TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk, gazeteci-yazar Altan Öymen, eski Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı Rıza Türmen, Ayşe Erzan ve Nesrin Nas katıldı.

 “BU ANAYASA BİR PROJE"

Hüsamettin Cindoruk, “Bu Anayasa bir proje. Bu Türkiye Cumhuriyeti'nin rejimine ve sistemine değil sadece, bulunduğu cepheyi değiştirme projesidir. Ortadoğu eş başkanlığıyla başlayan o tarihsel akışın içinde çok önemli bir projedir. İyi hazırlanmıştır, doğru hazırlanmıştır ama bizim anayasa pratiğimize aykırıdır her şeye rağmen. Ama siyasal iktidarın amaçlarına çok uygun, varmak istediği hedeflere doğru yürüyen bir önemli anayasa değişikliğidir" diye konuştu.

“ANAYASA MAHKEMESİ'Nİ BİR SINAV BEKLİYOR. BUGÜNE KADAR VERMEDİĞİ BİR SINAV"

Cindoruk konuşmasının devamında “Bir eski Meclis Başkanı olarak şunu söylüyorum; meclisteki müzakereler hep içtüzük ihdası biçiminde geçmiştir. Kol koparan, bacak ısıran, bir Anayasa değişikliğini müzakere selametini ve selahiyetini ihlal eden bir müzakere biçimi. Meclisi idare eden iki TBMM Başkan Vekilinin kararlı ve taraflı tutumları. Bütün bunları üst üste koyduğunuz zaman bu çıkarılan teklif, Anayasa Mahkemesi'nin denetimine usul yönünden de tabi olmalı. Partili arkadaşlar dikkatli bir biçimde açık oy kullanıldığını söylediler. Açık oy kullanılmasından öte oy kullanmaya baskı içeren bir parlamento düzeni orada yaşandı. Bunları üst üste koyduğunuz zaman Anayasa Mahkemesi'ni bir sınav bekliyor. Bugüne kadar vermediği bir sınav" dedi.

“HANGİ ANAYASA HUKUKUNDA, TÜNELİN UZUNLUĞUYLA, BİR HAKKIN UZUNLUĞUNU TESPİT EDEN, EŞİTLEYEN BİR HÜKÜM VAR?"

Hüsamettin Cindoruk, “Hem Başbakan hem Cumhurbaşkanı hem de bakanlar Türkiye'yi ikiye böldüler, 'eski Türkiye, yeni Türkiye'. Ben dikkatle takip ediyorum. Eski Türkiye nedir? Yeni Türkiye nedir? Ne farkı var. Burada oturan hepimiz eski Türkiye'yi temsil ediyoruz. Bize meşru müdafaa hakkı doğdu. Onun için bekliyorum, çok dikkatle takip ediyorum. Müteahhitlik hizmetlerinden bahseden, köprülerin, yolların uzunluğundan bahseden bir takım savunmalar var. Hangi anayasa hukukunda, AB'de, şurada, burada tünelin uzunluğuyla, bir hakkın uzunluğunu tespit eden, eşitleyen bir hüküm var? Cumhurbaşkanı da, Başbakan da görülmedik işler yaptıklarını söylüyorlar. Biz eski Türkiye ile övünüyoruz. Eski Türkiye, Türkiye Cumhuriyetidir. Eski Türkiye demek suretiyle siyasi tarihimizi ikiye bölmek, amaçlara hizmet etmek için bir yoldur. Onları ayıplıyorum" şeklinde konuştu.


“YARGIYI BOYKOT ETMEK OLMAZ"


Hüsamettin Cindoruk, tutuklu bulunan milletvekillerinin hatırlatılması üzerine “Sadece tutuklu milletvekilleri değil, Mustafa Balbay gibi İlhan Cihaner gibi arkadaşların tutuklandığı zaman da aynı şeyi söyledim. Bir parlamento kendi üyesinin tutukluluğuna müsaade ediyorsa onun yasama faaliyetlerini yapmasının engellenmesine müsaade veriyorsa, o parlamentonun suçudur. Suç parlamentonundur. Eğer bir parlamento durduk yerde geçici maddeyle dokunulmazlıkları askıya alırsa hak ve özgürlüklerin tümünün askıya alınmasına yol açar. Kusuru sadece yargıya, yargıca bırakarak değil, parlamentonun toplantı yapmaya katılan üyelerinin hepsine sitemim var. Parlamento imtiyazlarına saygı duymazsa, yargı ona saygı duyar mı? Bugünkü tutuklu milletvekillerine de bir sitemim var. Yargı sizi sorguya çağırdığı zaman gideceksiniz. Yargıyı boykot etmek olmaz. Bugünkü sıkıntıların temelinde bu var. Bugün yargıç, yargıcı tutukluyor. Savcı yargıcı yargıca tutuklatıyor. Böyle bir adalet kurumu, kuralı var mı dünyada? Bu sıkıntıyı hepimiz paylaşmalıyız" dedi.

“PARTİZANLIK HER ŞEYİN ÖNÜNE GEÇECEK"

Ertuğrul Yalçınbayır da , “Artık bundan sonra kanun önünde eşitliği göremeyeceksiniz. Partizanlık her şeyin önüne geçecek. Partili olmak, partililerden tavsiyede bulunmak, il başkanlarının direktifleri her şeyin önüne geçecek çünkü devletin başı artık partili. Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü yerine, egemenliği yerine bir kişinin, bir partinin, bir zümrenin egemenliği kabul edilir değil" dedi.

Yalçınbayır devamında “Yasamaya, yürütmeye ve yargıya yönelik çok önemli değişiklikler ve bir bütçe hakkı, 650 milyar, 650 katrilyon. Bu devredilmez hak. Bu meclise ait olan bir hak. Bu hakkı bir tek kişiye vereceksiniz. Örtülü ödenek de denetime tabidir, kaçak yerler, şehirler de denetime tabidir. Biz düzenleyici etki analizini yaparak ve katılarak demokrasi istiyoruz. Bunlarla ilgili eğer ihmal edersek bu Anayasa'dan sonra diğer kanunların KHK'ların, tüzüklerin, yönetmeliklerin şehir planlarının yapımında tek bir kişi söz sahibi olacak. Vah İstanbul diyeceksiniz. Denetlenemez bir toplum bir anlayışı geliyor" şeklinde konuştu.

 “BU OLAĞAN ÜSTÜ HAL İLE BİR SEÇİM YAPILAMAZ

Daha sonra söz alan Altan Öymen şunları söyledi, “Her şeyden önce OHAL'in kalkması lazım. Bu olağan üstü hal ile bir seçim yapılamaz. Yapılamayacağı zaten şuradan belli; şimdiye kadar hiç devlet dairesinde, vali, kaymakam, hukukçu duydunuz mu 'buna ben hayır diyeceğim' diyen. Ama 'evet diyeceğim' diye idareciler de çıktı bir de üniversite rektörleri çıktı. Üç üniversite rektörü" dedi.

(FOTOĞRAF)

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!