Güncelleme Tarihi:
İhsan DÖRTKARDEŞ/İSTANBUL, (DHA)- ESENYURT Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Yrd.Doç.Dr. Didem Yücel, çocuklara yönelik istismar olaylarına karşı eğitimcileri bilgilendirerek, ne yapabileceklerini anlattı.
Avcılar Kaymakamı Hulusi Doğan’ın isteği üzerine Esenyurt Üniversitesi ile işbirliğine gidilerek öğretmenlere çocuk istismarı konusunda Barış Manço Kültür Merkezi’nde seminer verildi. Esenyurt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı, Yrd.Doç.Dr.Didem Yücel, çocuk istismarının fiziksel, duygusal, cinsel istismar ve ihmal olmak üzere 4 ayrı grupta ele alınabileceğini söyledi. Yrd.Doç.Dr. Yücel, çocuğun bakımından sorumlu kişilerin görevlerini yerine getirmemesi sonucu ortaya çıkan ihmalin yanı sıra, kaza dışı her türlü yaralanma ile sonuçlanan fiziksel şiddetin çocuklarda en çok göğüs, sırt, baldır, genital bölgeler, üst kol ve yüzde izler görüldüğü, yanıklara, iç organ hasarlarından gelişim geriliklerine varan çok geniş bir perspektifte sonuçlar ortaya çıktığını anlattı. Yrd. Doç. Dr. Didem Yücel, düşük sosyo-ekonomik koşullar, anne ve babaların madde bağımlılığı ve psikolojik sorunlarının yanı sıra,çocuk bakımını üstlenecek aile bireylerinde çocukluk çağı istismar yaşantıları olmasının, geçmiş çocukluk çağı istismarları ile karşılaşmalarının çocuklarının istismar riskini artırdığına dikkat çekti.
ÖĞRETMENLERE UYARILAR
Yrd. Doç. Dr. Yücel, okullarda fiziksel istismar mağduru çocukların saptanabilmesi için öğretmen ve kurum yöneticilerinin duyarlı olması gerektiği ifade etti. Yrd.Doç. Dr. Yücel, çocukların vücutlarındaki bazı lezyonların dikkat çektiğinde, istismar şüphesini gözden kaçırmaması gerektiğini vurgularken şöyle dedi:
" İstismar olaylarında çocuğun tek tanık olduğu unutulmamalı, verdiği bilgiler dikkatle değerlendirilmelidir. Eğer ebeveynler, çocuğun gelişimi ile orantısız bir lezyonu çocuğun yaptığını söylüyor ve bunlar anlatılan olaya göre çok daha şiddetli ise, bu olay kaza dışı yaralanma, yani ‘istismar’ olarak değerlendirilmelidir. Bacaklar, sırt ya da genital bölgede ekimozlar ve yanıklar, karın bölgesinde sıyrıklar, vücudun arka ve yan bölgeleri ile yüzün yan kısımlarındaki lezyonlar, değişik türde yanık ve kesi lezyonlarının bir arada bulunması, saklanmaya çalışılan yaralar ve insan ısırıkları sıklıkla istismarı; çocuğun vücudunda farklı evrelerde iyileşen lezyonların varlığı sürekli ve tekrarlayan istismarı düşündürmelidir."
CİNSEL İSTİSMAR
Yrd. Doç. Dr. Didem Yücel, saptanması en zor cinsel istismarların genellikle gizli kaldığını, kısa ve uzun dönemli etkilerinin çok önemli olduğunu söyledi. Yücel, cinsel istismarın gerçekleşmesi için vajinal, genital, oral ya da anal fiziksel temasın şart olmadığını bildirirken şunları anlattı:
“Bu istismar; genital bölgeleri elleme, teşhircilik, röntgencilik, pornografiden, tecavüze kadar çok geniş yelpazedeki tüm davranışları kapsamaktadır. Cinsel istismar; sık rastlanan ve genellikle yıllarca süren bir durum olmakla birlikte, sıklıkla gizli kalmaktadır. İstismara uğrayan kız çocukları sayısının erkeklerden oldukça fazla olması dikkat çekicidir. Özellikle erkek çocukları kız çocuklarına göre daha küçük yaşlarda istismar edilmektedir. Erkek çocuklarda, damgalanma ve dışlanma korkusu nedeniyle cinsel istismar olguları daha zor tespit edilebilmektedir. Ailesinden yeterli ilgi ve sevgi görmeyen çocuklar kendilerine ilgi gösteren bir yabancıya çok kolay yaklaşabilmektedir. Duygusal açıdan olgunlaşmamış, erişkinler ile ilişkiyi tehdit edici gören, reddedilme ve yetersiz olma korkusu yaşayan, cinsel doyum kaynakları ulaşılır durumda veya tam tatmin edici olmayan saldırganlar, çocukları kolay ulaşılabilecek cinsel objeler olarak görmektedir.”
NEDENLERİ
Yrd. Doç. Dr. Didem Yücel, ebeveyn-çocuk bağlılığının zayıf olması, anne yoksunluğu, kapalı ve katı aile yapısı, aile içi şiddet, aile ya da annenin sosyal destek kaynaklarının olmaması gibi etkenlerin, çocuğun cinsel istismara uğrama riskini artırdığını anlattı. Yücel, “Fiziksel, zihinsel veya gelişimsel engeli bulunan, terk edilmiş, duygusal olarak yoksun ve sosyal olarak yalnız bırakılmış olan, cinsel istismar hakkında bilgisi olmayan çocukların cinsel istismara uğrama riskleri fazladır. Cinsel istismarın saklanma süresi oldukça uzundur. Ancak birden fazla kişiye yönelik istismarın varlığı, bekaret kaygısı, gebeliğin ortaya çıkması gibi durumlar, istismar bildirimini kolaylaştırmaktadır. * Cinsel istismar söz konusu olduğunda, özellikle tıbbi bulguların az olması, şahit olmaması ve delil toplamanın çok güç olması gibi sebeplerle, fiziksel olarak kanıtlanma sıklığı oldukça düşüktür. Bu durumda, özellikle çocuğun durumu ve davranış değişiklikleri iyi gözlenmelidir” dedi.
BELİRTİLERİ
Didem Yücel, öğretmenlerin fizik bulgulardan çok çocuktaki davranış değişikliklerinin dikkatle gözlenmesi gerektiğini bildirirken bu konudaki belirtileri şöyle sıraladı:
"İlk belirtileri uyku bozukluklar, karın ağrısı, belirgin genital hasar ve kanama gibi bulgulara kadar değişmektedir. Beklenmedik, yaşa uygun olmayan cinsel davranışlar dikkat çeker. Cinsel istismarın en özgün bulguları, genital kanama, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve yaşa uygun olmayan cinsel davranışlar olarak göze çarpar. Fizik bulgular, istismarın düzeyi ve tipi ve ile ilgili olmakla birlikte, olaydan sonra geçen süreye de bağlı olarak, sık görülür. Bebeklik döneminde uyku ve yeme bozuklukları, yabancılardan korkma; 3-6 yaş arasında, bebek gibi konuşma, içe kapanma, uyku ve yeme bozuklukları, sık ve devamlı cinsel oyun sıklıkla görülen davranış değişikliklerindendir. 10 yaş altı çocuklarda özellikle yaşa ve gelişim düzeyine uygun olmayan cinsel bilgi, resim, oyun ve davranışlarda cinsel içerikli temalar, sık ve orta yerde mastürbasyon, konuşmada cinsel içerikli sözcüklerin sık kullanımı, yalnız kalmayı istememe, uyku sorunları gibi ani davranış değişiklikleri görüldüğünde, mutlaka cinsel istismardan şüphelenilmelidir."
Eğitimcilerin çocukları tanıma, davranış değişikliklerini gözlemleme ve mağdur olanların tespit edilmesinde özel konumda olduğu, onlara yaşadıklarını açığa vurabileceği güvenli bir ortam yaratma ve kendini tehlikelerden korumayı öğretmenin temel görevlerinden biri olduğu hatırlatıldı. Öğretmenlerin çocuklara cinsel istismardan korunma ile ilgili olarak, özellikle nasıl kaçınacakları, tehlikede olduğunu hissettiğinde ne yapacağı ve temel güvenlik mesajlarını içeren eğitim programları hazırlanması gerektiği belirtildi.
“ÇOCUKLAR BU KONUDA YALAN SÖYLEMEZ”
. Didem Yücel, istismar edildiğini açıklayan çocuğa eğitimcinin yaklaşımının hayati önem taşıdığını vurgularken şu uyarıları yaptı:
"Çocuğun anlattıklarına inanılmalıdır. Çocuklar çoğunlukla bu konuda yalan söylemez. Çocukla özel olarak konuşmak için uygun mekan bulunmalı, izin almadan çocuğa dokunulmamalıdır. Tepkilerin hayati öneminin olacağı unutulmamalı, çocuğun anlatacakları dehşete düşürecek nitelikte olsa da onu destekleyebilmek için sakin kalınmalıdır. Çocuğa inanıldığı, söylemekle doğru bir şey yaptığı, olanların onun hatası olmadığı ifade edilmelidir. İstismar bildirilmek için, okul, kuruluş, yerel birimler gibi yetkililere haber verilmelidir. Anlattığı istismar öyküsüne hiçbir şekilde yorum yapılmamalıdır. Eğer çocuk kendisinin bu olayı hak ettiğine dair çarpık inançlar geliştirmiş ise bunun hiçbir şekilde kendi suçu olmadığı söylenmelidir.”
FOTOĞRAFLI