OECD: Türkiye'de güçlü büyüme için iç tasarruflar artırılmalı

İstanbul, 15 (DHA) - Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Türkiye'nin bu yıl yüzde 3.9, 2017'de ise yüzde 3.7 büyüyeceğini öngörerek, güçlü ve sürdürülebilir büyümeyi yakalamak için, iç tasarrufların artırılıp, iç ve dış talep dağılımının denge kazanması gerektiği uyarısında bulundu.

OECD Genel Sekreteri Angel Gurría, Başbakan Yardımcısı raporun sunumunda yaptığı konuşmada, "Türkiye zorluklarla başa çıkmak zorunda, ancak, iniş çıkışlara rağmen bir umut ışığı var" dedi ve ekledi:

"Türkiye iş dünyası, ihracatın yönünü geleceği parlak pazarlara yönlendirerek ve yeni fırsatlara sıkıca sanrılarak, olağanüstü bir direnç gösteriyor ve elinden gelen herşeyi yapıyor."

Gurria, ekonomiyi dengelemeye dönük çabaların, ağırlıklı olarak özel tüketime bağımlılıktan, ihracat odaklı sürdürülebilir büyümeye kaydırılmasının önemine de dikkat çekti.

OECD'nin bugün yayımladığı Türkiye 2016 Ekonomi Araştırması raporunda, büyümenin oldukça olumsuz bölgesel ve yurtiçi koşullara rağmen son yıllarda güçlü olduğu belirtilerek, "İstihdam yaratımı özellikle daha az gelişmiş bölgelerde olmak üzere güçlüydü. Türkiye artık 'ani yükseliş ve düşüş' döngüsünü yaşamıyor; ancak, dış açıklar büyüdü ve net dış yatırım pozisyonu son 10 yılda bir şekilde bozuldu" denildi ve şöyle devam edildi:

"Güçlü ve sürdürülebilir büyümeye ulaşabilmek için, Türkiye'de iç tasarruflar artırılmalı, iç ve dış talebin dağılımı yeni bir denge kazanmalı. İhtiyaç duyulan rekabet gücü ücret ve fiyat enflasyonunun düşürülmesi ve verimlilik artışını hızlandırmak suretiyle sağlanmalı." 

OECD raporda Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme vaadini gerçekleştirmesi için bu yıl eylem planına alınan yapısal reformların tümüyle uygulanması ve reformların nasıl uygulandığının düzenli şekilde izlenmesi tavsiyesinde bulundu.  

Türkiye'nin ihracat mallarında ithalata bağımlılığın da giderek arttığı da vurgulanan OECD raporunda, yatırım politikalarındaki engellere, az gelişmiş insan sermayesine dikkat çekildi ve yenilikçilik, araştırma-geliştirme gibi bilgi temelli sermayeye yatırımın yetersiz olduğunun altı çizildi.