Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA)- Dünyada en sık görülen kötü huylu kan hastalıkları arasında yer alan Multipl Miyelom, kemiklerde hasara yol açarak ağrılara, kırıklara hatta felce neden olabiliyor. Böbrek yetmezliği ve bağışıklık sistemi bozukluklarına da zemin hazırlayan bu rahatsızlık, vücudu mikroplara karşı savunmasız hale getirerek hayati riske neden oluyor. Kişinin yaşı, fiziki durumu, organ fonksiyonları göz önüne alınarak yapılan modern tedavi yöntemleri ile hastanın yaşam süresini artırmak mümkün olabiliyor. Multipl Miyelom uzmanları, Memorial Şişli Hastanesi Konferans Salonu’nda bir araya gelerek vaka sunumları eşliğinde bilgi paylaşımında bulundu.
Toplantının moderatörlüğünü yapan Memorial Şişli Hastanesi Erişkin Kök Hücre Nakli Bölüm Başkanı Doç. Dr. Songül Şerefhanoğlu, Multipl Miyelom hastalığının dünyada en sık görülen kötü huylu kan hastalıkları arasında ikinci sırada bulunduğunu belirterek şu bilgileri verdi:
“Multipl Miyelom, lenfomadan sonra ikinci sırada bulunan bir lenf bezi hastalığıdır. Kemiklere hasar verip, ağrılara, kırıklara hatta felce yol açan bu hastalık böbrek yetmezliği ve bağışıklık sistemindeki bozukluklara da sebep olarak vücudu mikroplara karşı savunmasız hale getirmektedir. Kanda yüksek sedimantasyon değeri, kansızlık, kemik ağrıları, enfeksiyon gibi belirtilerle kendini gösteren Multipl Miyelom’un tanısını koymak için, kan ve idrarda bazı özel biyokimyasal araştırmalar yapılması gerekmektedir. Yapılan tetkiklerde Miyelom riski olması durumunda kemiklerin durumunu ve kemik iliğindeki hücrelerinde incelenmesi gerekmektedir”
“MİYELOM, DÜNYADA EN ÇOK KEMİK İLİĞİ NAKLİ YAPILAN HASTALIKTIR”
Dünyada en fazla kemik iliği nakli yapılan hastalığın Miyelom olduğunu ancak kök hücreden kemik iliğinin çok fazla tercih edilmediğini belirten Doç. Dr. Şerefhanoğlu, “Modern yöntemler, günümüzde kök hücrelerin kemik iliğinden alınması yöntemi yerine özel bir ilaç tedavisi sonrası hasta için basit ve kolay bir şekilde, ameliyata gerek olmaksızın, kandan toplanmaktadır. Birkaç kür kemoterapiden sonra, yaşı ve organ fonksiyonları uygun hastalarda otolog kök hücre transplantasyonu hedeflenirken, kök hücreler toplandıktan sonra, yüksek dozlu tedavi uygulanması ve kök hücrelerin hastaya damardan geri verilmesi tedavisi, bu hastalıkta alınan yanıt oranını, kalitesini ve sürecini önemli şekilde artırıyor. Kök hücre transplantasyonu yapılamayan hastalarda ise yeni ilaçları da içeren tedavi yöntemleri uygulanıyor”
“YENİ İLAÇLAR VE OTOLOG TRANSPLANTASYON TEDAVİYE YÜZDE 95 OLUMLU YANIT VERİYOR”
Tedavinin hastanın yaşı, fiziki durumu, organ fonksiyonları ve kişisel tercihleri göz önüne alınarak planlandığını belirten Doç. Dr. Şerefhanoğlu, “Yeni ilaçlar ve kemik iliği nakli son yıllarda bu hastalıkta eskisine oranla çok daha başarılı sonuçlar alınmasını ve hastaların yaşam süresinin artmasını sağladı. Tedaviden sonra, hastalığın kandaki, idrardaki ve kemik iliğindeki tüm belirtilerinin tamamen ortadan kalkmaktadır. Ayrıca yeni ilaçların da desteğiyle yapılan otolog transplantasyonlar hastalığın yüzde 70 ve yüzde 95 oranında başarı alınmasını sağlıyor” dedi.
(FOTOĞRAF)