Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA)-YAKLAŞIK bir yıl önce Türk Sivil Havacılık Kanunu’nda yapılan değişiklik ile artık Türk tescilli hava araçlarında silahlı özel güvenlik görevlisi bulundurulabilecek. Bu durumun birçok risk taşıdığını ifade eden Dr. Öğretim Üyesi İlyas Gölcüklü, “En ufak bir hata, tüm yolcuların güvenliğini tehdit edebilir. Silahlı güvenlik görevlisinin seçimi noktasında çok hassas davranılması ve adayların çok özel bir eğitimden geçirilmesi gerekiyor” dedi.
Silahlı güvenlik görevlisinin Türk tescilli sivil hava araçlarında bulundurulması imkânı hakkında konuşan Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi İlyas Gölcüklü, “Türk Sivil Havacılık Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte Türk hukukuna göre de artık silahlı özel güvenlik görevlisi sivil hava araçlarında bulunabilecek. Özellikle Türk tescilli hava araçlarının yurt dışından buraya geldiği veya buradan tehlikeli olarak kabul edilebilecek bölgelere gittiği uçuşlarda yeni kanun değişikliğiyle birlikte özel güvenlik görevlisini bulundurabiliyoruz” dedi.
Bu uygulamanın 11 Eylül saldırıları sonrasında ABD’deki Air Marshall sistemine benzediğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Gölcüklü, “Bu sistem Türk hukukuna kazandırılırken olumlu ve olumsuz yanlarının çok iyi bir şekilde irdelenmesi gerekiyor. Türk sivil hava araçlarında da artık silahlı güvenlik görevlisinin bulunması demek beraberinde birçok risk de getiriyor demek” uyarısında bulundu.
“EN UFAK BİR HATA TÜMUÇUŞ GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDER”
“Bunu hâlihazırda öngören yabancı hukuk sistemlerinde, güvenlik görevlileri çok sıkı psikolojik testlerden geçiyor ve çok özel kişiler seçiliyor” diyen Dr. Öğr. Üyesi Gölcüklü konuşmasına şöyle devam etti:
“En ufak bir hata, diğer bütün yolcuların güvenliğini tehdit edebilir. Dolayısıyla burada, en azından uygulama esasları belirlenirken çok dikkatli olunmasında yarar var. Yolcu güvenliğini tehdit etmeyecek şekilde, artısıyla eksisiyle ve özellikle de güvenlik görevlisinin seçimi noktasında çok hassas davranılarak adaylarınçok özel bir eğitimden geçirilmesi gerekiyor. Bu eğitimi alan kişiler, çok uzun ve stresli yolculuklar yapıp anlık karar almaları gereken durumlarla karşılaşabilecekler. En ufak bir hata, çeşitli sorumluluk davalarına yol açabileceği gibi aynı zamanda uçuş güvenliğini de tehdit edebilir.”
GÖREVLİLER DOĞRU SEÇİLMEZSE TEHLİKELİ
Şartların çok dikkatli bir şekilde belirlenmesi koşuluyla bu uygulamanın Türkiye’ye faydalı olabileceğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Gölcüklü, konuşmasını şöyle bitirdi:
“Bu önemli uygulamayı sadece bir meslek olarak görüp ‘Böyle bir uçuş güvenlik görevlisi mesleği’ var diyerek çalışacak kişiyi direkt sivil hava aracına aldığınızda bunun olumsuz yönleri çok fazla olacaktır. Dolayısıyla bu kanunun sürdürülebilir olması, hangi şartlar altında uygulanacağına bağlı. Eğer ufak bir sıkıntıda bile bu özel güvenlik görevlisi, hemen müdahale edecekse ve çeşitli psikolojik, teknik eğitimden yoksunsa bu uygulama sürdürülebilir olmayacaktır. Yetkililerin ve yetkili kurumların bu uygulama esaslarını belirlerken bu hususlara da dikkat etmesinde yarar vardır. Çünkü uluslararası alanda, buna yönelik birçok olumsuz vaka da var. Yardımcı olmak isterken uçuş güvenliğini ciddi manada tehdit eden, yolculara zarar veren uygulamalar da oluyor. Ve bunun en büyük gerekçesi olarak ‘Çok yorgundu, psikolojik sorunları vardı, yanlış bir tanıyla yanlış bir yolcuyu kontrol altına almaya çalıştı’ gibi sebepleredayanıldığınıgörüyoruz. Dolayısıyla Türk hukukuna da böyle bir yeniliğin getirilmesi önemlidir fakat uygulama esaslarının çok ciddi bir şekilde belirlenmesi, çerçevesinin çok iyi çizilmesi gerekiyor.”