Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA)-ŞEMA terapinin kişilerarası ilişkiler ve ilişki sorunlarına iyi geldiğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Kahraman Güler, “İlişki ve aşk hayatında yaşanan sorunların çözümünde bireylere alternatif yollar ve yeni bakış açıları sunuyor. Bununla sağlıklı ve huzurlu ilişki yaşamak mümkün" dedi.
Şema terapinin, kişilerarası sorunlar, ilişki sorunları ve kişilik problemleri için tasarlanmış, bilişsel, davranışçı, kişilerarası ve yaşantısal teknikleri birleştiren, bütünleştirici bir teori ve tedavi yaklaşımı olduğunu belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Uzman Klinik Psikolog Kahraman Güler, şema terapinin kişilerarası ilişkisel sorunlara iyi geldiğini vurguladı.
İçimizde yer alan şemalar hakkında bilgi veren Uzman Klinik Psikolog Kahraman Güler, “Aşk hayatında tekrar tekrar aynı hatalara düşenler, ısrarla kendisine iyi gelmeyen partnerler edinenler, ilgisiz ve güvenilmez partnerle kendini ilişkide bulanlar ya da ‘ben sürekli gidip nerede problemli biri varsa onu buluyorum aşk hayatımda çok şanssızım’ diyenler şemalardan nasibini almış kişilerdir. Bu bireyler genelde tutarlı ve sürekliliği olan kişileri çekici bulmadıklarını ve heyecan hissetmediklerini ifade ederler. Şemalar içimizdeki kötü yan gibidir, sürekli iyi olandan uzaklaştırıp bizi kötü olana götürür ve buradan kendini besler. Sağlıklı yanı, yani içimizdeki meleği büyütmeye çalışmak temel amacımız olmalı” dedi.
OLAYLAR ŞEMALARA GÖRE DEĞERLENDİRİLİYOR
Tedavinin ilişki ve aşk hayatında yaşanan sorunların çözümünde bireylere alternatif yollar ve yeni bakış açıları sunduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Güler, tedavi hakkında şunları söyledi:
"Şema terapi ile daha sağlıklı ve huzurlu bir ilişki yaşamak mümkün. Sosyal bir varlık olan insan, anne rahmine düştüğü andan itibaren diğerleri ile etkileşime girer. İnsanoğlunun temel evrensel ihtiyaçları çoğu zaman diğerleri ile girdiği etkileşimle karşılanır. Özellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde doğrudan ilk ötekisi olan anneden alır. Sonra baba ve toplumdan. Bu ihtiyaçlar karşılanırken ya da bu ihtiyaçlar eksik karşılanırken biz kendimize ve dünyaya dair bazı kalıp yargılar geliştiririz. Bu kalıp yargılara 'şema' deriz. Şemalar güçlendiklerinde katı, değişmez, koşulsuz kabul edilen değerlendirmeler olup ilişkilerimize daha fazla etkide bulunur gittikçe daha da güçlenir, değiştirilmeleri daha zor hale gelir. Şemalar, edindiğimiz izlenimleri değerlendirmeye aldığımız filtre, süzgeç görevi görürler. Olayları, durumları sahip olduğumuz şemalara göre değerlendirir ve kararlarımızı şemalara göre veririz.”
"TAKINTILI AŞIKLARIN TERK EDİLME ŞEMALARI VAR"
Normalde şemalar hayatı kolaylaştıran filtrelerken, şema teorisi kapsamında bulunan 18 tane şemanın uyumsuz ve işlevsiz olarak kabul edildiğini belirterek örnekler veren Güler, “Eğer terk edilme şemanız varsa sevdiklerinizin ayrılmasını engellemek için onları aşırı sahiplenmeye ve sürekli kontrolcü davranmaya iter; kıskançlık ve rekabet duygusu ile fazla uğraşmak zorunda hissedersiniz. Takıntılı aşıkların terk edilme şemaları vardır. Şüphecilik şemasının en temel göstergesi diğer insanlara güvenmekte zorluk çekmenizdir. Kendilerini kötüye kullanan partnerler edinebilir ya da onlar kötüye kullanacakları partnerler edinebilirler. En önemli sorun, sağlıklı bir ilişkinin temel duygusu olan güvenden yoksun hissetmenizdir. Duygusal yoksunluk şeması olan insanları yalnızlık, acı ve üzüntü gibi duyguları fazla yaşıyor ve bu duyguların neden olduğuna dair fikirleri yoktur. İlgi ve empati arayışı çok fazla olanlar ve ilgi sevgi ihtiyacını yok sayanlarda bu şemaya sahip” diye konuştu.
“KALIP YARGILAR SAĞLIKLI İLİŞKİ ÖNÜNDE ENGEL”
Tüm bu sorunların ortak noktasının karşılanmamış bazı evrensel ihtiyaçların yaratmış olduğu olumsuz kalıp yargılar olduğunu belirten Güler, “İlişkiler eninde sonunda biter, ‘O zaman ben önce bitireyim’ demek ya da bitmesin diye sürekli verici davranmak, ‘Erkekler güvenilmez’ ya da ‘bütün kadınlar aynı hepsi çok sevince şımarıyor’ gibi otomatik düşünceler, şemanın etkisinde kalınarak söylenir. ‘Asla yeterli biri olamayacağım’, ‘ben yetersiz biriyim’ ya da ‘Sevgilim beni eleştirmeden ben onu eleştireyim’ gibi kalıp yargılar sağlıklı ilişki yürütmemizin önünde ciddi engellerdir. Sürekli yaşandığında ve kendilerini sürdürdüklerinde ciddi kişilerarası sorunlara, ilişkilerin yıpranmasına ve kişilik bozukluklarına kadar götürür” diye konuştu.
“TEMEL AMAÇ OLUMSUZ DÜŞÜNCEYİ KIRMAK”
Karşılaşılan bu gibi durumlarla ilgili psikoterapistler olarak neler yaptıklarını sıralayan Güler, “Hastalarımıza, uyumlu davranışlar içinde, uyum bozucu şemalarını, başa çıkma tepkilerini ve birkaç şemanın bir araya gelerek oluşturdukları modlarını değiştirerek, temel ihtiyaçlarına ulaşmasında yardım etmek biz şema terapistlerinin asıl yapmaya çalıştığıdır. Nedir bu ihtiyaçlar; güvenli bağlanma, sevgi, ilgi, özerklik, rekabet, değerli ve yeterli hissetme isteği. Buradaki temel amaç doğru davranışları sürdürmek ve olumsuz düşünceyi kırmak onlara meydan okumak ve işlevsiz hale getirmek. İlişkilerin eninde sonunda biteceğine dair abartılı inanışı değiştirmeye çalışırız. Tutarlı ve güvenilir eşler seçmesine yardım edip, kıskançlık ve öfkeyi kontrol etmesini öğretiriz” ifadelerini kullandı.
“MUTLAKA BİR YOL VARDIR”
İyi bir şema terapi süreci sonrasında olanları da tanımlayan Güler, “Size iyi gelen sevgiliyi daha iyi tanımlar onunla daha sağlıklı ve mutlu zaman geçirirsiniz. Gereksiz tartışmalara ve öfke çıkışlarınıza set çeker duygularınızı karşı tarafa daha açık anlaşılır anlatırsınız. Gereksiz kıskançlıklar ve kaybetme korkusunu yenersiniz. Terapilerden sonra size karşı doğru davranan, gerektiğinde eleştiren gerektiğinde öven arkadaşlar edinmeye başlamanız mümkün. İçinizdeki yaralı, incinmiş ve kızgın çocuğu şemaları kırarak büyütebiliriz. Doğru ve iyi bir aşk ve ilişki hayatı yaşamak mümkün. Mutlaka bir yol vardır” dedi.