Güncelleme Tarihi:
Selin GÜRSEL – Hüseyin ÇAKMAK / İSTANBUL, (DHA) - İKİ yılda bir düzenlenen Uluslararası İstanbul Meme Kanseri Konferansı – Breastanbul, bu yıl üçüncü kez multidisipliner bir anlayışla bilim insanlarını bir araya getirdi. Konferansın halk gününde, ‘Dinle, Sesimizde Hayat Var!’ etkinliği ile meme sağlığı uzmanları meme kanseriyle ilgili önemli bilgiler verirken, meme kanserini yenmiş kadınlar da kendi deneyimlerini paylaştı.
Meme kanseri, her 8 kadından birinde görülen ve yaygınlığı giderek artan bir sağlık sorunu. Meme kanserindeki bilimsel gelişmelerin paylaşılması için iki yılda bir düzenlenen Uluslararası İstanbul Meme Kanseri Konferansı – Breastanbul, bu yıl üçüncü kez multidisipliner bir anlayışla bilim insanlarını bir araya getirdi. Wyndham Grand İstanbul Levent’te düzenlenen ‘Dinle, Sesimizde Hayat Var!’etkinliğinde, meme sağlığı uzmanları meme kanseriyle ilgili önemli bilgiler verirken, meme kanserini yenmiş kadınlar da kendi deneyimlerini paylaştı.
Moderatörlüğünü gazeteci Ayşe Arman’ın yaptığı söyleşiye dünyanın çeşitli ülkelerinden pek çok bilim insanı katıldı. Ana sponsorluğunu Acıbadem Sağlık Grubu’nun üstlendiği halk gününde, kadın kanserleri alanında faaliyet gösteren Pembe İzler Derneği ve Atasay’ın desteğiyle etkinlikler düzenlendi.
HASTALAR VE UZMANLAR DENEYİMLERİNİ ANLATTI
Etkinliğin ilk bölümünde, ‘Dinle, Sesimizde Hayat Var!’ isimli bir söyleşide Türkiye’nin meme sağlığı konusunda önde gelen uzmanları bilgi aktardı. Meme sağlığı konusunda uzman doktorlar Prof. Dr. Cihan Uras, Prof. Dr. Gökhan Demir, Prof. Dr. Nuran Beşe, Prof. Dr. Başak Oyan Uluç ve Prof. Dr. Gül Esen İçten yeni bilgileri paylaştı. Meme kanseriyle mücadele eden ve bu hastalığı yenmiş kadınlar ise deneyimlerini anlattı. Pembe İzler Derneği Başkanı Arzu Karataş da meme kanseri alanında yaptıkları çalışmaları aktardı.
“EKİM AYI MEME KANSERİ FARKINDALIK AYI”
Konferansa katılan Acıbadem Üniversitesi Meme Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Cihan Uras, “Breastanbul her 2 yılda bir yapılan dünyanın çeşitli ülkelerinden bir çok bilim insanın geldiği bir bilimsel konferans.
Breastanbul aynı zamanda meme kanseri konusunda her geçen gün dünya markası olma yolunda ilerliyor. Dolayısıyla konferansımıza katılmak için hem yurt içinden hem de yurt dışından büyük bir talep gördük. Bu konferansı özellikle Ekim ayında düzenliyoruz çünkü ekim ayı, meme kanseri farkındalık ayı” dedi.
“BUNDAN SONRAKİ YAŞAMLARINA NASIL YÖN VERECEKLERİNİ ANLATIYORUZ”
Meme kanseri konusunda son yıllarda farkındalığın büyük ölçüde arttığını ifade eden Prof. Dr. Uras, “Bu toplantımızda meme kanserinin tanısında ve tedavisindeki bütün yenilikleri konuştuk ve tartıştık. Zaten geleneksel olarak konferansın son gününde, meme kanseri geçirmiş olan hastalarımızla bir toplantı yapıyoruz, onları aydınlatıyoruz. Bundan sonraki yaşamlarına nasıl yön vereceklerini anlatıyoruz” diye konuştu.
“Türkiye, bütün tıp alanlarında olduğu gibi dünya çapında çok iyi bir noktada” diyen Prof. Dr. Uras, “Ülke olarak meme kanserinin tanısı ve tedavisinde de ilk sıralardayız. Bütün çevre ülkelerden Balkanlar ve Orta Doğu gibi birçok ülkeden özellikle ülkemize, meme kanserinin tedavisi için gelen çok sayıda hasta var. Bu da zaten bizim ne kadar önde olduğumuzun göstergesi” dedi.
“TÜMÖRÜN TİPİNE GÖRE KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ TEDAVİ UYGULUYORUZ”
Kişiselleştirilmiş tedavinin her alanda son derece önemli olduğunu vurgulayan Medikal Onkolog Prof. Dr. Başak Oyan Uluç şöyle konuştu:
“Hem tedavi ve ilaç seçiminde, hem cerrahi operasyonlarda hem de kemoterapide artık kişiselleştirilmiş tedaviler uyguluyoruz. Eskiden her meme kanserine hemen hemen aynı tedaviyi veriyorduk. Ama sonra tümörün moleküler biyolojik yapısını anlamaya başladıkça aslında meme kanserinin tek bir hastalık olmadığını gördük. En az dört farklı tipi var ve hepsini aynı şekilde tedavi etmek doğru değil. O yüzden biz ilk olarak tümör özelliklerine bakıyoruz ve kemoterapi, hormonal tedavi veya tümörün tipine göre akıllı ilaçlar uyguluyoruz. Tedavinin sırasını da değiştirebiliyoruz. Mesela bazı hastalarda önce cerrahi ile başlıyoruz. Bazılarında ise önce kemoterapi sonra cerrahi işlem şeklinde devam ediyor.”
“BU AĞRIYLA GELEN BİR HASTALIK DEĞİL”
Yaklaşık bir sene önce meme kanseri olduğunu öğrenen ve tedavisi devam eden İletişim Danışmanı İpek Özgüden Özen (53), “Benim annem de meme kanseri sebebiyle vefat etti. Riskli grupta olan bir kadın olarak evet kontrollerimi yaptırdım ama bazen iş yoğunluğu nedeniyle aksattım. En son 2013’te yaptırdığım kontrol sonrasında ara vermişim ve farkında olmamışım. ‘Yarın giderim’ ya da ‘Nasıl olsa bana bir şey olmaz’ dememeliyiz. Ama kendimizi ihmal ettiğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Bu ağrıyla gelen bir hastalık değil, gerçekten sinsi bir hastalık. Diğer kadınlara bu konuda bilgi vermek ve farkındalığını artırmak için meme kanseriyle ilgili projelerde çok aktif olarak görev alıyorum” diye konuştu.
“AMELİYATTAN 10 GÜN SONRA İŞ SEYAHATİNE GİTTİM”
Geçen sene 29 Aralık’ta, eşinin ısrarıyla kontrole gittiğini ifade eden Özen, “O kontrol sırasında maalesef bir kitle olduğu, üstelik kemiğime de metastaz yaptığı ortaya çıktı. Mememde bir ağrı, şekil bozukluğu veya bir kitle yoktu. Çok hızlı bir sonuçla 15 Şubat’ta ameliyat oldum. Şu anda tedavi sürecim devam ediyor. Ama ben onu nezle gibi algıladım ve ameliyattan bir hafta sonra işe başladım, 10 gün sonra iş seyahatime gittim” dedi.
“BEN BUNA KANSER OLARAK BAKMADIM”
“Korktuğum anlar oldu evet, çünkü kemiğimden parça alındı” diyen Özen konuşmasına şöyle devam etti:
“Ben buna kanser olarak bakmadım, adını bile telaffuz etmedim. Beni arayanlara bile ‘Sonuçlar pek iyi çıkmadı, mememde bir kitle var’ gibi cümleler kurdum. ‘Bununla mücadele ediyorum’ bile demedim, onunla yaşamayı öğrenmeye çalışıyorum. Şanslıyım ki, benim metabolizmam ve vücut özelliklerim, yeni çıkan akıllı ilaçlara uygun bulundu ve hormon terapi oldum. Onun da yan etkileri var, kemik erimesi yapıyor ama süreç şu anda o kadar iyi yönetiliyor ki. Ben tıbba ve doktoruma güvendim. O güven zaten beni ayakta tuttu. Kemoterapi görmemek benim için şans oldu.”
“MEME KANSERİ HAYATA DAİR BİR TECRÜBE”
Konuşmasında meme kanseri konusundaki deneyimlerini dile getiren ve meme kanserini ‘hayata dair bir tecrübe’ olarak gördüğünü ifade eden Pembe İzler Derneği Başkanı Arzu Karataş, "Bu hastalığı nasıl kazanıma dönüştürebilirim diye düşündüm ve bu düşünce Pembe İzler Derneği ile vücut buldu. Derneğimizde 5 yıldır kadın kanserleri alanında farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Desteğe ihtiyacı olan hastalara yardım etmek için faaliyetler düzenliyoruz. Bugüne dek pek çok kadının hayatında 'pembe bir iz' bırakmayı başardık. Buna tüm gücümüzle devam edeceğiz. Çünkü meme kanseri korkulacak bir şey değil, yeniden yaşamın başlangıcı" dedi.
YELİZ ŞARKILARINI KADINLAR İÇİN SÖYLEDİ
Halka açık ve ücretsiz olan etkinliğin ikinci yarısında ise sevilen sanatçı Yeliz, meme kanserine dikkat çekmek için sahne alarak şarkılarını meme kanseriyle mücadele eden kadınlar için söyledi. Sanatçının şarkılarına doktorlar da eşlik etti.
(FOTOĞRAF-VİDEO)