(Görüntülü) Cari açığa ‘Fatih’ sondajı

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Kasım 06, 2018 15:32

(Görüntülü) Cari açığa ‘Fatih’ sondajı

Haberin Devamı

İSTANBUL, (DHA)- Türkiye’nin ilk sondaj gemisi Fatih, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in de katıldığı program ile sondaj çalışmalarına başladı. Fatih Sondaj Gemisi’nin çalışmalarını değerlendiren İstanbul Kent Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rahmi İncekara, “Doğu Akdeniz’de yer alan her ülke, petrol potansiyeline sahip olan ülkeler olarak karşımıza çıkıyor. Doğu Akdeniz’de yer alan Yunanistan, Güney Kıbrıs, İsrail ve Mısır gibi ülkeler Türkiye’yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini de enerji denkleminden nasıl bertaraf ederiz diye düşünmektedir. Bu bölgedeki bir enerji kaynağının keşfi enerji konusundaki hem dışa bağımlılığı hem de cari açıktaki önemli bir kalem olan enerji açığını finanse etmiş olacak” dedi.Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) sondaj gemisi Fatih, ilk faaliyetlerine Antalya açıklarındaki Alanya-1 kuyusunda başladı. Geminin teknik özelliklerinin sondaj yapması için yeterli olduğunu belirten Dr. Rahmi İncekara, “Fatih Sondaj Gemisi, 2011 Güney Kore yapımlı 229 metre uzunluğunda ve yaklaşık 12 bin 200 metre yüksek basınçlı derine sondaj yapabilme potansiyeline sahip olan ve çevre dostu bir gemidir. Yeni nesil, çevre dostu olması, birden fazla kuleden sondaj yapabilme tekniğini barındırması açısından bakıldığında petrol aramamızda son derece önemli bir yer ediniyor” ifadelerini kullandı.“DOĞU AKDENİZ’DE ÖNEMLİ BİR ENERJİ POTANSİYELİ VAR”Dr. Rahmi İncekara, Doğu Akdeniz olarak adlandırılan bölgede önemli bir enerji potansiyelinin olduğunu ifade etti. İncekara, “Doğu Akdeniz Bölgesi’nde diğer ülkelerin çeşitli havzaları da yer alıyor. Doğu Akdeniz’de yer alan her ülke aslında yavaş yavaş petrole sahip olan ülkeler olarak karşımıza çıkıyor. Bu da Doğu Akdeniz’deki ülkeleri cezbedici noktaya getiriyor. Türkiye’nin de bu alanda yer alması oldukça önemli. Doğu Akdeniz enerji denkleminde yer alan diğer ülkelerin kullandıkları iki argüman var. Biri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) uluslararası hukuk tarafından tanınmadığı gerçeği, diğeri de Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku sözleşmesine taraf olmadığından dolayı münhasır ekonomik bölge ilan edememesidir. Bunları bir koz olarak kullandıklarını gözlemleyebiliriz” dedi.“TÜRKİYE’Yİ NASIL BERTARAF EDERİZ DİYE DÜŞÜNÜYORLAR”“Enerjide yerlileşme ve millileşme açısından Doğu Akdeniz’de elde edilecek olan bir enerji kaynağı, Türkiye’nin üretim gücünü, ekonomisini, teknolojik gelişimini ve savunma sanayisinin artmasını sağlayacak” diyen İncekara, “Buradaki bir enerji kaynağının keşfi ileTürkiye, enerji konusundaki dışa bağımlılığını ve cari açığındaki önemli bir kalem olan enerji açığını finanse etmiş olacak. Aynı zamanda üretimine başlayacak olan bir enerjide yerlileşmeyi yakalamış olacak. Bu noktada gerek Yunanistan, gerek Güney Kıbrıs Rum kesiminin Türkiye’yi taciz etmesi muhtemeldir. Doğu Akdeniz havzasında yer alan Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, Mısır ve İsrail gibi ülkeler Türkiye’yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini nasıl bertaraf ederiz diye düşünüyorlar. Yunanistan’ın Libya’nın yaklaşık 39 bin kilometre karelik bir alanını gasp ettiğini gözlemliyoruz. Bu Libya’nın yaklaşık 1/3 lük Münhasır ekonomik bölgesine tekabül eden bir alandır. 3 nolu ve 10 nolu parsel olarak adlandırdığımız bölgede tamamen Güney Kıbrıs Rum kesimi ve Yunan işbirliğiyle beraber Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin egemenlik alanına giriş ve taciz söz konusudur. Burada yapılacak olan bütün çalışmalarda Fatih Sondaj Gemisiyle beraber Türkiye’nin burada varlığını ispat eder bir noktaya geldiğini söylememiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.“TÜRKİYE KARARLI TUTUMUNDAN VAZGEÇMEYECEKTİR”Türkiye’nin artık sadece karada değil, denizde de hakimiz ve buradayız mesajını bütün dünyaya ispat ettiğini söyleyen İncekara, “Rum tarafının yapmış olduğu tacizlere karşılık olarak Türkiye’nin çok net bir şekilde kararlı tutumundan vazgeçmeyeceğini gözlemleyebiliyoruz. Özellikle Alanya-1 kuyusundaki sondajda yapılacak olan herhangi bir tehdite karşı zaten üst düzey önlemler alındı. Rum tarafının taciz yapması muhtemel ancak Türkiye’nin burada kararlı tutumu, tacizi engelleyecek gücünün olması oldukça önemli. Türkiye’nin egemenlik alanında yapılacak olan bu sondaj Türkiye’nin enerji potansiyelinin gelişimine önemli katkıda bulunacaktır” dedi.DHA-Genel - Türkiye-İstanbul / Merkez - (DHA)Cari açığa ‘Fatih’ sondajıİSTANBUL, (DHA)- Türkiye’nin ilk sondaj gemisi Fatih, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in de katıldığı program ile sondaj çalışmalarına başladı. Fatih Sondaj Gemisi’nin çalışmalarını değerlendiren İstanbul Kent Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rahmi İncekara, “Doğu Akdeniz’de yer alan her ülke, petrol potansiyeline sahip olan ülkeler olarak karşımıza çıkıyor. Doğu Akdeniz’de yer alan Yunanistan, Güney Kıbrıs, İsrail ve Mısır gibi ülkeler Türkiye’yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini de enerji denkleminden nasıl bertaraf ederiz diye düşünmektedir. Bu bölgedeki bir enerji kaynağının keşfi enerji konusundaki hem dışa bağımlılığı hem de cari açıktaki önemli bir kalem olan enerji açığını finanse etmiş olacak” dedi.Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) sondaj gemisi Fatih, ilk faaliyetlerine Antalya açıklarındaki Alanya-1 kuyusunda başladı. Geminin teknik özelliklerinin sondaj yapması için yeterli olduğunu belirten Dr. Rahmi İncekara, “Fatih Sondaj Gemisi, 2011 Güney Kore yapımlı 229 metre uzunluğunda ve yaklaşık 12 bin 200 metre yüksek basınçlı derine sondaj yapabilme potansiyeline sahip olan ve çevre dostu bir gemidir. Yeni nesil, çevre dostu olması, birden fazla kuleden sondaj yapabilme tekniğini barındırması açısından bakıldığında petrol aramamızda son derece önemli bir yer ediniyor” ifadelerini kullandı.“DOĞU AKDENİZ’DE ÖNEMLİ BİR ENERJİ POTANSİYELİ VAR”Dr. Rahmi İncekara, Doğu Akdeniz olarak adlandırılan bölgede önemli bir enerji potansiyelinin olduğunu ifade etti. İncekara, “Doğu Akdeniz Bölgesi’nde diğer ülkelerin çeşitli havzaları da yer alıyor. Doğu Akdeniz’de yer alan her ülke aslında yavaş yavaş petrole sahip olan ülkeler olarak karşımıza çıkıyor. Bu da Doğu Akdeniz’deki ülkeleri cezbedici noktaya getiriyor. Türkiye’nin de bu alanda yer alması oldukça önemli. Doğu Akdeniz enerji denkleminde yer alan diğer ülkelerin kullandıkları iki argüman var. Biri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) uluslararası hukuk tarafından tanınmadığı gerçeği, diğeri de Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku sözleşmesine taraf olmadığından dolayı münhasır ekonomik bölge ilan edememesidir. Bunları bir koz olarak kullandıklarını gözlemleyebiliriz” dedi.“TÜRKİYE’Yİ NASIL BERTARAF EDERİZ DİYE DÜŞÜNÜYORLAR”“Enerjide yerlileşme ve millileşme açısından Doğu Akdeniz’de elde edilecek olan bir enerji kaynağı, Türkiye’nin üretim gücünü, ekonomisini, teknolojik gelişimini ve savunma sanayisinin artmasını sağlayacak” diyen İncekara, “Buradaki bir enerji kaynağının keşfi ileTürkiye, enerji konusundaki dışa bağımlılığını ve cari açığındaki önemli bir kalem olan enerji açığını finanse etmiş olacak. Aynı zamanda üretimine başlayacak olan bir enerjide yerlileşmeyi yakalamış olacak. Bu noktada gerek Yunanistan, gerek Güney Kıbrıs Rum kesiminin Türkiye’yi taciz etmesi muhtemeldir. Doğu Akdeniz havzasında yer alan Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, Mısır ve İsrail gibi ülkeler Türkiye’yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini nasıl bertaraf ederiz diye düşünüyorlar. Yunanistan’ın Libya’nın yaklaşık 39 bin kilometre karelik bir alanını gasp ettiğini gözlemliyoruz. Bu Libya’nın yaklaşık 1/3 lük Münhasır ekonomik bölgesine tekabül eden bir alandır. 3 nolu ve 10 nolu parsel olarak adlandırdığımız bölgede tamamen Güney Kıbrıs Rum kesimi ve Yunan işbirliğiyle beraber Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin egemenlik alanına giriş ve taciz söz konusudur. Burada yapılacak olan bütün çalışmalarda Fatih Sondaj Gemisiyle beraber Türkiye’nin burada varlığını ispat eder bir noktaya geldiğini söylememiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.“TÜRKİYE KARARLI TUTUMUNDAN VAZGEÇMEYECEKTİR”Türkiye’nin artık sadece karada değil, denizde de hakimiz ve buradayız mesajını bütün dünyaya ispat ettiğini söyleyen İncekara, “Rum tarafının yapmış olduğu tacizlere karşılık olarak Türkiye’nin çok net bir şekilde kararlı tutumundan vazgeçmeyeceğini gözlemleyebiliyoruz. Özellikle Alanya-1 kuyusundaki sondajda yapılacak olan herhangi bir tehdite karşı zaten üst düzey önlemler alındı. Rum tarafının taciz yapması muhtemel ancak Türkiye’nin burada kararlı tutumu, tacizi engelleyecek gücünün olması oldukça önemli. Türkiye’nin egemenlik alanında yapılacak olan bu sondaj Türkiye’nin enerji potansiyelinin gelişimine önemli katkıda bulunacaktır” dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!