Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA) - TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) down sendromu, otizm ve diğer gelişim bozukluklarının yaygınlığını tespit etmek için araştırma komisyonu kuruldu. Konuyu değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Gülşah Kınalı, “Toplumumuz, engelli bireylere karşı her geçen gün daha çok bilinçleniyor ancak otizm ve buna benzer yaygın gelişim bozuklukları hale daha tam olarak tanınmış değil” dedi.
Gelişim bozukluklarının yaygınlığının tespiti konusunda çalışacak olan meclis komisyonunun, engelli bireylerin aileleri için de gerekli önlemlerin alınması ve destek verilmesi konusunda çalışacağı belirtildi. Konu ile açıklamalarda bulunan İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Ergoterapi Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülşah Kınalı, “Ülkemizde engelli bireyler ile ilgili politikalar gittikçe hız kazanıyor. Toplumumuz engellilere karşı her geçen gün daha çok bilinçleniyor ancak otizm ve buna benzer yaygın gelişimsel bozukluklar halen toplumumuz tarafından tam olarak tanınmıyor” diye konuştu.
“OTİZM ZİHİNSEL BİR BOZUKLUK DEĞİL”
Bazı otizmli çocukların sıra dışı alanlara ilgilerinin çok olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Kınalı, “Temel olarak, göz teması kurmakta zorlanan, söylenenleri duymuyor gibi davranan veya ismi ile seslenildiğinde bakmayan, vücut dilini kullanmayan, parmağı ile işaret etmeyen, düzen değişikliklerine aşırı tepki veren, sözcükleri gereksiz tekrarlayan, kendine zarar vermeye kadar giden sallanma, vurma gibi hareketler yapan çocuklar otizm açısından değerlendirilmeli” ifadelerini kullandı.
Yaygın gelişimsel bozukluklar ile ilgili düzenlemelerin yalnızca ülkemizde değil dünyada da son yıllarda başladığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Kınalı, “Daha önce yalnızca zihinsel bir bozukluk olarak görülen otizmin halen nedenleri araştırılıyor. Son yıllarda, otizmin artık yalnızca bir zihinsel bozukluk olmadığı, merkezi sinir sistemindeki bir anormallik olduğu kabul ediliyor. Bu kapsamda otizmin erken belirlenmesi ve bireylerin yaşamlarının zarar görmemesinin sağlanması esas” dedi.
"HER 68 ÇOCUKTAN BİRİ OTİZMLİ"
Otizmin görülme sıklığının son yıllarda artığına diika çeken Dr. Öğr. Üyesi Kınalı, “Günümüzde her 68 çocuktan birine otizm tanısı konuyor ve bu oran her geçen gün daha korkutucu hale geliyor. Ayrıca erkek çocuklarında otizm daha yaygın” diye konuştu.
“ÇOCUĞUN KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ ALMASI GEREKLİ”
Otizm ile ilgili tüm uygulamaların öncelikle sürdürülebilir ve çocuğun hayatıyla bütünleşmiş olması gerektiğine değinen Kınalı, "Uygulamalar ve yapılması gerekenler konusunda aileler kadar öğretmenler ve hatta akranlar da sürecin içine dahil edilmeli. Uygulanan tedavi ve terapilerin fayda sağlaması için çocuğun kaynaştırma eğitimi alması gerekli. Çocuğun topluma katılabilirlik düzeyi bütün bu çalışmaların başarı göstergesi olacaktır. TBMM genel kurulunda kurulan araştırma komisyonu bu kapsamda çok büyük öneme sahip” dedi.
“DUYUSAL BÜTÜNLEME TEKNİĞİ ÇOK ÖNEMLİ”
Otizmin belirlenmesi ve tedavisinde en yaygın kabul gören yöntemlerden birinin duyusal bütünleme tekniği olduğunu vurgulayan Kınalı, “Önemli bir ergoterapi yöntemi olan duyusal bütünleme ile bireyin dış çevreden aldığı duyusal verileri doğru işlemesi ve uygun cevap verebilmesi sağlanıyor. Duyusal bütünleme tekniği konusuna daha önce Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireylere Yönelik 2016-2019 Ulusal Eylem Planı kapsamındaki yayınlarda da yer verilmişti” ifadelerini kullandı.
“PROFESYONELLERE İHTİYAÇ VAR”
Bir merkezi sinir sistemi hastalığı olduğu düşünülen otizm konusunda çalışacak profesyonellere ihtiyaç olduğunu belirten Kınalı, "Ülkemizde halen özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde yaygın gelişimsel bozukluğu olan bireylere hizmet veriliyor. Diğer taraftan ise otizmin nedenleri konusunda yapılan çalışmalarda halen tam olarak bir sonuca varılamadı. Otizmin çeşitli nedenlerinin olduğu biliniyor dolayısıyla tedavisi ve terapisinde de faklı disiplinlerden gelen profesyonellerin çalışması gerekiyor. Ergoterapist ve dil konuşma terapisti gibi otizm ile yakından ilgilenen çalışan sayısı ülkemizde halen çok az. Bu mesleklere yönelik toplumumuzda farkındalık yaratmak çözümün de bir parçası olacaktır. Üniversitelerin de bu konuda önemi büyük. İGÜ Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Ergoterapi Bölümü’nde halen 100’e yakın öğrenci lisans eğitimine devam ediyor" diye konuştu.