Güncelleme Tarihi:
Sinem ERYILMAZ - Ömer HASAR / İSTANBUL,(DHA) - Günümüzde tekstil tüketimi ciddi bir oranda artarken, bunun atıkları da ciddi bir sorun haline gelmeye başladı. Sadece bir tişört ve kot pantolon üretimi için yaklaşık 20 bin litre su tüketilirken, sektörde çevreye olan duyarlılık her zamankinden daha fazla önem kazandı. Tekstil atık sularının çevreye verdiği zararı değerlendiren Doç. Dr. Sevcan Aydın, bu kapsamda son yıllarda biyoteknolojik arıtma metotlarının ön plana çıktığını belirtti.
Petrol sektörünün ardından dünyanın en büyük ikinci kirleticisi olan tekstil sektöründe küresel üretimin 21. yüzyılın başlarından itibaren iki katın üzerinde bir artış kaydettiği ve yıllık üretimin yaklaşık 100 milyon tona ulaştığı belirtiliyor.
Gelinen bu noktada üretimin artması tekstil atıklarının artması ve dolayısıyla çevreye olan zararın da artmasını beraberinde getirdi. Sadece bir tişört ve kot pantolon üretimi için yaklaşık 20 bin litre su tüketildiğini de hesaba katacak olursak, tekstil sektöründe çevreye olan duyarlılık her zamankinden daha fazla önem kazandı.
Bu anlamda tekstil atık sularının, içerdiği çok değişik kimyasallardan ve özellikle de boyar maddelerden dolayı arıtılması zor endüstriyel sulardan biri olduğunu ifade eden Nişantaşı Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Sevcan Aydın, renk giderimi yapılmadan alıcı ortamlara verilen bu atık suların önemli çevre problemlerine yol açacağını belirtti.
BİYOTEKNOLOJİK METOTLAR ÖN PLANA ÇIKIYOR
Tekstil endüstrisi atık suları için önerilen fiziksel ve kimyasal metotların yüksek maliyetli ve her boya için kullanılamıyor oluşunun biyolojik arıtım uygulamalarına olan ilgiyi artırdığına vurgu yapan Doç. Dr. Aydın, bu doğrultuda son yıllarda biyoteknolojik metotların ön plana çıktığını belirtti.
Tekstil atıklarının su ile buluşmasından orada yaşayan canlıları etkilediğini ifade eden sularının Doç. Dr. Aydın, yüksek enzim aktiviteleri, dayanıklı yapıları ve güçlü adaptasyonları dolayısıyla beyaz çürükçül fungusların, tekstil boyalarının içerdiği parçalanmaya dirençli bir çok çeşitli aromatik bileşiği, bazı enzimler yardımıyla parçalayabilmesi açısından odak noktası haline geldiğini söyledi.
"Fungus gibi doğada var olan mikroorganizmaları biyolojik temizleme ajanları olarak kullanıp, tekstil atık sularını temizleyebiliyoruz" diyen Doç. Dr. Aydın, "Bunlar zaten doğada var ve çok ucuz bir şekilde laboratuvar koşullarında üretebiliyoruz. Bu hem biyolojik bir çözüm, hem çok ekonomik hem de doğaya karşı dost bir çözüm" şeklinde konuştu.
Avrupa ve Amerika'da da bu tarz çalışmaların yapıldığını kaydeden Doç. Dr. Aydın, "Artık kimyasal arıtım yerine biyolojik arıtımla doğada var olan mikroorganizmaları sadece tekstil atık suları için değil, zor arıtılan sularda da kullanılabiliyor" dedi.