Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA)- TÜRKİYE’NİN ilk antimikrobiyal hastanesi Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi, tüm yüzeylerin antimikrobiyal olmasını sağlayan bor temelli özel molekülü, yıkanabilir yatakları ve köşesiz mimarisiyle dikkat çekiyor. Molekülün tamamen yerli ve milli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, “Bu hastanede mikropların tamamını etkisiz hale getirmeyi amaçlıyoruz” dedi.
Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi; yaklaşık 35 bin metrekare kapalı alanda, 6’sı yoğun bakım olmak üzere 180 yatak kapasitesi, dokuz ameliyathanesi, 100'e yakın uzman ve akademisyen hekim kadrosuyla, Türkiye'nin ilk antimikrobiyal hastanesi olma özelliğini taşıyor. Antimikrobiyal hastane kavramı ve Yeditepe Üniversitesi tarafından geliştirilen ilk antimikrobiyal molekül hakkında bilgi veren Yeditepe Üniversitesi Kurucusu ve Onursal Başkanı Bedrettin Dalan, “Araştırmalar gösteriyor ki, ameliyat sonrasında yaşanan ölümlerin yaklaşık yüzde ellisi hastane mikrobundan kaynaklanıyor. Bu sorunu çözmeye odaklandık. Tamamen yerli ve milli bir molekül geliştirdik. Hastane içindeki tüm mekanlara bor esaslı bu molekülü uyguladık. Hastane enfeksiyonunu sıfıra indirmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
"İNŞAATINDAN İTİBAREN MİKROPLARA SAVAŞ AÇTIK"
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri’nde mikroplara savaş açıldığını ve bu amaçla hastane içerisinde gereksiz hiçbir mobilya, ekipman veya malzemenin olmadığının altını çizen Bedrettin Dalan, “Hastanelerimizde gösterişli bekleme salonları, halılar, kadife perdeler gibi detaylar göremezsiniz. Çünkü bu malzemelerin hepsi mikrop tutar ve hasta sağlığını olumsuz etkiler. Biz, tüm sağlık kuruluşlarımızda en ‘sade’ dekorasyonla, en nitelikli sağlık hizmetini vermeye odaklanıyoruz” dedi. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi’nde mikroplarla ofansif mücadeleye girdiklerini belirten Dalan, “Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanemizde de mikroplara karşı önlem almıştık. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanemizde ise, daha hastane inşaatından itibaren mikroplara savaş açtık. Ofansif mücadele ediyoruz” diye konuştu.
"İNSAN SAĞLIĞI HER ŞEYDEN ÖNCE GELİR"
Hastanelerini yüksek teknoloji ekipmanlar ve alt yapıyla hayata geçirdiklerini aktaran Bedrettin Dalan, “Güzel bir kızla evlenmek isteyen çok olur. Hastanelerimizi kurarken tıp teknolojisinin son ekipmanlarını, alt yapıyı, laboratuvarları en kaliteli şekilde yaptık. Hastanemizi gören doktorlar kendileri bizimle çalışmak için görüşmek istediler” dedi. İnsan sağlığının her şeyden önce geldiğini belirten Dalan, “Hastanelerimiz 14-15 yıldır kar etmiyor, varsın etmesin. Bizim önceliğimiz insan sağlığı. Bu konuya ekstra özen gösteriyoruz. Bugüne kadar hastanelerimizde, hastane mikrobundan vefat eden hastamız olmadı, bundan mutluluk duyuyoruz. Herhangi bir hastanemizde teknoloji eksikliği nedeniyle tek bir hasta yaşamını kaybetse, vebali bizim olur, ben böyle düşünürüm. O nedenle bu konulara yatırım yapmaktan asla imtina etmem” ifadelerini kullandı.
Uluslararası arenada da Yeditepe Üniversitesi Hastanelerinin hastane enfeksiyonuna karşı yaptığı çalışmalarla adından söz ettirdiğini belirten Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Canan Aykut Bingöl, "Geçtiğimiz yıllarda ABD Chicago’da Harvard Üniversitesi akademisyenlerinin organize ettiği bir konferansta, Harvard Üniversitesi’nden bir profesör Yeditepe Üniversitesi Hastanelerini 'en az hastane enfeksiyonu görülme oranı nedeni' ile çok yakından takip ettiğini özellikle belirtti. Bu konuda dünyanın en iyi hastanelerden biri olduğumuzu söylediğinde, çok gururlanmıştım” dedi.
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tıbbi Koordinatörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, “Tıp dünyasında son yıllarda giderek önem kazanan mükemmeliyet merkezleri, Yeditepe Üniversitesi’nde araştırma laboratuvarlarıyla birlikte hayata geçecektir. Sağlık bilim ve teknolojisindeki gelişmeleri yakından takip ederek, tıp eğitiminde ve sağlık hizmetlerinde kullanmak, en önemli hedeflerimizden biridir" dedi.
"BAKTERİLER MİKROPLARIN YÜZDE 5'İNİ OLUŞTURUYOR"
Antimikrobiyal dendiği zaman antibakteriyel ile karıştırılmaması gerektiğini belirten Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, “Bakteriler mikropların sadece yüzde 5’ini oluşturuyor, geriye yüzde 95 mikrop kalıyor. Üniversitemizin laboratuvarlarında, tamamen yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz molekülle, bu hastanede mikropların tamamını etkisiz hale getirmeyi amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.
“ZAMAN VE MEKANDAN BAĞIMSIZ TANI KOYABİLİYORUZ”
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri’nde yılda 7 bin 500 hastaya tanı koyduklarını belirten Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Sav, “Avrupa ve Amerika’daki üniversite hastanelerinin sahip olduğu tıbbi teçhizatın tamamına, hatta daha fazlasına sahibiz. Üniversite hastanesinde çalışan bir hekim olarak, yılda 200 saatin üzerinde derse giriyoruz. Mikroskop altındaki görüntülerin uydu üzerinden iletilmesini sağlayan dijital patoloji teknolojisine sahibiz. Bu sayede hekimlerimiz zaman ve mekandan bağımsız olarak diledikleri an patolojik sonuca dakikalar içinde ulaşabiliyor” dedi.
ÇOCUK KEMİK İLİĞİ NAKLİ MERKEZİ
Çocukluklara özel bir kemik iliği nakil merkezi kurduklarını belirten Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Pediatrik Kemik İliği Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, “Lösemi tedavisinde kemik iliği nakli başrolü oynuyor. Burada kemik iliği nakliyle birlikte kordon kanı nakli, kan nakli, kök hücre nakli hayati öneme sahip. Sadece nakil değil, kök hücre tedavisi ve immunoterapi yapıyoruz. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi’nde deneyimli bir ekip olarak dokuz yataklı, çocuklara özel kemik iliği naklini kurduk. Üç adet laboratuvarımız ve teknolojik alt yapımızla çocuklarımıza dünya standartlarıyla yarışan bir hizmet veriyoruz” ifadelerini kullandı.
“TIP TEKNOLOJİSİ VE EKİPMANLARIYLA FARK YARATIYOR”
Hastanenin, sahip olduğu tıbbi ekipman ile hem hastaların hem de hekimlerin hayatını kolaylaştırdığını belirten Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Başar Sarıkaya, “Modern tıpta artık vücut bütünlüğünü bozmayan işlemler ön plana çıkıyor. Radyolojinin de ötesinde, girişimsel radyoloji alanında öne çıkan branşlarımız nöroloji ve onkoloji bilimlerinde fark yaratıyoruz. Nörolojik alanda beyin ve damar hastalıklarında, beyindeki anevrizmalarda, boyun ve beyin damar tıkanıklığında, onkolojik alanda da tanı aşamasından biyopsilere, tedavi aşamasından tümöre kadar spesifik tedavilerde girişimsel radyolojiden faydalanıyoruz” şeklinde konuştu.