Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA) - MİLLİ Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk, 2023 hedeflerinde öne çıkan başlıklardan birinin eğitimin bireyselleşmesi olduğunu ifade etti. Türkiye genelindeki tüm kampüslerinde Kişiye Özgü Öğretim Modelini (KÖM) uygulayan Bahçeşehir Koleji'nin Genel Müdürü Özlem Dağ, “Eğitim yaklaşımımızda her daim olan bu anlayışı bir model haline getirdik. KÖM öğrencilerin öğrenmesini etkileyen tüm faktörleri kapsıyor” dedi.
Bahçeşehir Koleji'nde 10 yılı aşkın süredir Kişiye Özgü Öğretim Modelinin (KÖM) uygulandığını ifade eden Bahçeşehir Koleji'nin Genel Müdürü Özlem Dağ, “Eğitim yaklaşımımızda her daim olan bu anlayışı bir model haline getirdik. KÖM ile her bireyin potansiyelini en iyi şekilde kullanmasını hedefliyoruz. Görsel, işitsel, kinestetik ile sınırlandırılamayacak kadar farklı öğrenme stili var ve öğrenenin kazanımlarını eksiksiz edinebilmesi için öğrenme stillerinin dikkatle üzerinde durulması gerekiyor. KÖM öğrencilerin öğrenmesini etkileyen tüm faktörleri kapsıyor” dedi.
“EĞİTİM STANDARTLAŞMASI GEREKİYOR”
Türkiye genelinde 125 kampüste 75 binin üzerinde öğrenciye hizmet verirken okulların kalite ve altyapı anlamında standartlaşması gerektiğinin altını çizen Dağ, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bahçeşehir Koleji olarak bunu sağlayabilen bir kurumuz. Öte yandan bunu yaparken hem öğretmeni hem de öğrenciyi biricik olarak ele almamız gerekiyor. Eğitim standartları, tek tip eğitim anlamına gelmek zorunda değil. Öğrenme stillerindeki farklılıkları göz önünde bulundurmanın da belli standartlara oturtulması mümkün. 10 yıldan bu yana uyguladığımız KÖM de bunun en güzel örneklerinden biri. Çünkü KÖM bize öğrencilerin her birini ayrı ayrı ele alıp onların kendi içerisindeki potansiyeli ortaya çıkarabileceğimiz ve bunun üzerinden geliştirebileceğimiz bir altyapı sağlıyor. Bu bizim için çok kıymetli. Milli Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Ziya Selçuk’un işaret ettiği gibi ‘kitlesel eğitimin kitlesel felakete dönüşmesi’ tehlikesinin önüne geçmeliyiz. Bunu engelleyecek tek şey de bireyleri tek tek ele alan bir eğitim anlayışıdır.”
Gelişen teknolojiyle birlikte eğitim paradigmalarının da değiştiğini ifade eden Dağ, “Artık bilgi değil beceri temelli bir eğitim anlayışı söz konusu. Salt bilgi sahibi olmanın geleceğe yönelik beceriler kazandırmadığı anlayışıyla ilerlemek durumundayız. Bunun temeli de yine çocuğu tanıyıp onun yeteneklerine, ihtiyaçlarına, beklentilerine ve eğilimlerine göre aksiyon alabilmekten ve geliştirebilmekten geçiyor” diye konuştu.
“TEKNOLOJİNİN GELİŞİMİ BİZE KÖM’DE BİREYSELLİK SAĞLIYOR”
“Teknolojinin gelişimi bize KÖM’de daha bireysel dokunuşlar yapma imkânı sağlıyor” diyen Dağ, “Bilgi ve beceri eksiklerini görüp tespit edip envanterler oluşturma aşamasında teknolojiden faydalanıyoruz. Dijital portfolyolar bu işin bir ayağı. Bu şekilde akademik ve sosyal gelişimi yakından izleme, eğilimleri ve varsa kazanımlardaki eksiklikleri daha isabetli ve hızlı tespit etmemiz artık mümkün. Bu çıktılar doğrultusunda eğitimi çocuğun ve öğretmenin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden değerlendirilip uygulama şansı buluyoruz. Bunun yanında sadece ölçme ve değerlendirme için değil uygulamalarda hem sınıf dışı ortamlarda, tüm sosyal yaşamda hem sınıf ortamlarında öğrenci öğrenci dokunabilme şansı buluyoruz” ifadelerini kullandı.
“ÇOK VE ÇEŞİTLİ MATERYALLER KULLANIYORUZ”
Eğitim materyallerinin bireysel öğrenmedeki yeri konusunda da bilgi veren Dağ, “Eğitimde çok ve çeşitli materyaller kullanıyoruz. Kullandığımız dijital araç gereç, dokunsal, görsel ve işitsel öğrenme stillerine hitap ediyor. Yaş gruplarımız dijitale çok yatkın, bu yatkınlığın avantajını kullanıyoruz. Videolardan yararlanarak hem görsel hem işitsel öğrenenlere ulaşıyoruz. Dijital materyallerin dışında çok sayıda hikâye kitabımız var. Bu kitapların bir kısmını proje kitabı bir kısmını ders aracı olarak kullanıyoruz. Üç boyutlu çalışmalarımız var. Çocuk hem kitabı okuyor hem katlıyor, çiziyor; bu sayede yine dokunsal başta olmak üzere değişik öğrenme stillerine hitap etme olanağı buluyoruz” dedi.
“ÖĞRETMENLERE FARKLI ÖĞRENME STİLLERİNİ TANITIYORUZ”
KÖM’ün öğrenci, öğretmen ve veli boyutundaki yararlarından bahseden Dağ, şöyle konuştu:
“Bahçeşehir Koleji olarak KÖM için hem teorik hem de materyaller açısından eksiksiz çalışan bir sistem oluşturduk ve bu sistem yıllar içinde çok güzel bir şekilde rayına oturdu. Öte yandan işin uygulama kısmını yapacak kişi öğretmendir ve rehberlik bölümüdür. 1’inci sınıf öğrencilerinde okul öncesinden gelen çocuklar için tanıma çalışmaları yapılıyor. Öğretmenin de öğrencilerini tanıması ve öğrenme stillerinin farklılıkları açısından doğru değerlendirebilmesi önemli. Bunu sağlamak için öğretmenlere meslek içi eğitim veriyoruz, farklı öğrenme stillerini tanıtıyoruz. Bu şekilde anlattığımızda öğretmenlerin öğrencilere bakış açısı da farklılaşıyor. Kendilerinden yola çıkmalarını sağlıyoruz. Öğretmenler sınıfa girdiğinde önyargılarından kurtulmuş oluyorlar. Örneğin ‘yaramaz’, ‘zeki ama çalışmıyor’ gibi ifadeler asla kullanmıyoruz. Öğretmenlerimizin güncel terminolojiye hâkim olmaları çok önemli. Bilimsel bir şekilde öğrenenlerin stillerini tanımlamaları gerekir. Meslek içi eğitimlerle bunu sağlıyoruz. Bu şekilde dokunduğumuz için öğretmenler de bu bakış açısını özümsüyor. 3’üncü sınıftan itibaren ise Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümümüz tarafından Kişisel Öğrenme Stili (KÖS) testi yapılıyor ve bu rapor eşliğinde rehber öğretmen öğrenciye ve veliye danışmanlık yaparak onları öğrencinin öğrenme stili konusunda bilgilendiriyor. Dolayısıyla veli boyutunda da farkındalık oluşturuyoruz. Böylece çocuklarıyla ilgili gerçekçi beklentiler içine girmeleri, gerçekçi hedefler belirlemeleri ve çocuklarının hem öğrenme stillerini hem de ihtiyaçlarını ve eğilimlerini bilimsel bir bakış açısıyla yeniden değerlendirmelerini sağlamış oluyoruz.”
KİŞİYE ÖZGÜ ÖĞRETİM MODELİNDE 3 ADIM
Bahçeşehir Koleji'nde uygulanan KÖM 3 temel adım üzerinde ilerliyor. Bu adımlardan ilki; ‘Nasıl öğreniyorum?’ Bu adımda öğrencilerin öğrenme stillerinin tespit edilmesi için KÖS uygulanıyor. Bu test ile her öğrencinin hangi öğrenme stillerine yatkınlığı olduğu tespit ediliyor. İkinci adımda Akademik Gelişimi İzleme Sınavı (AGİS) ile o zamana kadar öğrenilen konularda öğrencinin durumu ve kazanımlarındaki eksikliklere odaklanılarak neyi, ne kadar öğrendiği tespit ediliyor. Üçüncü basamakta ise ‘Metodbox’ uygulaması ve ‘STOYS’ sistemi yer alıyor. Ne zaman ve nasıl tekrar yapabileceğine dair teknolojinin olanaklarından yararlanılan bu basamakta öğrenci, öğretmen ve veli üçgeninde kazanımların takibi, eksik kalan kazanımlarda eksikliklerin giderilmesi için izlenecek yolun belirlenmesi süreçleri yürütülüyor ve yardımcı materyallerle eğitim destekleniyor.
‘SOSYAL TAKİP PROGRAMI’ İLE UYGULAMALI DERSLERDE EKSİKSİZ TAKİP
Bahçeşehir Koleji'nde uygulamalı derslerde erken çocukluk eğitimden 8’inci sınıf sonuna kadar spor ve sanat eğilimleri ‘Sosyal Takip Programı’ ile takip ediliyor. Sosyal Takip Programında öğrencilerin sanat ve spora yönelik çalışmaları gözlemlenerek, yıl içindeki gelişimleri gözlem formları yardımıyla arşivleniyor ve yılsonunda öğrenci beceri haritaları çıkarılarak internet üzerinden paylaşılıyor. Hazırlanan portfolyolar lise geçişlerinde öğrencileri destekleyici bir nitelik taşıyor. Veliler şifreleriyle bu alana giriş yaparak öğrencilerin raporlamalarını görerek çıktılarını alarak dosyalayabiliyor.
Öğrenci bilgilerinin, öğrencinin beden eğitimi, görsel sanatlar ve müzik ders ve branş kriterlerinin, katıldığı sosyal etkinliklerinin, okul içi ve dışarıdan almış olduğu sertifikaların, katılmış olduğu yarışma, organizasyon ve etkinliklerin, buralarda almış olduğu sertifika ve madalyaların görsellerinin bir arada arşivlendiği Sosyal Takip Programı; öğrenci, öğretmen ve veli üçgeninde yetenek, ihtiyaç ve eğilimlerin doğru takibini sağlıyor.