Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA)-KÖK hücre tedavisindeki çalışmaların kanser dahil birçok hastalıkla mücadele eden hastayı heyecanlandırdığını belirten İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sacit Karamürsel, "Organ nakli bekleyen hastaların umutlarından biri kök hücre araştırmaları" dedi. 2011'de lenfoma (lenf kanseri) teşhisi alan Serdar Kaptan ise kök hücre nakli ile nasıl hayata döndüğünü anlattı.
İstinye Üniversitesi ev sahipliğinde Rotaract Kulübü tarafından düzenlenen kök hücre tedavisi hakkında bilinçlendirme ve farkındalık yaratma konferansı alanında uzman hekimleri ve gençleri bir araya getirdi. Kök hücre tedavisiyle ilgili olarak gençleri bilinçlendirmeyi ve kan bağışının önemine dikkat çekmeyi amaçlayan konferansın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Sacit Karamürsel, Prof. Dr. Erdal Karaöz liderliğinde İstinye Üniversitesi Kök Hücre ve Doku Mühendisliği Araştırma Uygulama Merkezinde bu konuda önemli gelişmelere imza atıldığını söyledi. Bazı hastalıkların organ ve dokuları değişime uğrattığını belirten Prof. Dr. Karamürsel, "Öyle hastalıklar var ki normal organlar ve dokular birtakım değişime uğrayabiliyor, işlevini yerine getiremiyor. Günümüzde tıbbın klasikleşmiş tedavileri buna çare olamayabiliyor. Bu nedenle bozulmuş ve görevini yapamayan organın yerine sağlıklı bir organın transplantasyonu gerçekleşiyor. Hepimiz tek bir hücreden çoğalarak oluşuyoruz. Kök hücre ise hepimiz için bu noktada bir umut" diye konuştu.
"ORGANLAR KENDİSİNİ YENİLEYEBİLİYOR"
Tedavi sonucunda tamamen iyileşen hastaların yanı sıra tedavisinde başarı elde edilemeyen hastalar da olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Karamürsel, "Erişkin bireylerde kök hücreler çeşitli doku ve organlarda bulunuyor. Bunları bulup normal görevini yapamayan organların içine yerleştirdiğimiz zaman o organlar kendilerini yenileyip işlevlerine geri dönebiliyorlar. Buna yönelik günümüzde pek çok araştırma yapılıyor. Organ nakli bekleyen hastaların en büyük umutlarından bir tanesi kök hücre üzerine yapılan araştırmalar ve uygulanan tedaviler. Bu tedaviler sonucunda tamamen iyileşen hastalar olduğu gibi bazen hiç başarılı olmayan hastalar olabiliyor. Çünkü hangi durumda ne şekilde bu tedavinin yapılması gerektiği günümüzde araştırılan temel alanlardan biri. Bu konuda tüm parametrelere sahip değiliz. Bunlara sahip olduğumuz gün kök hücre tedavisi çok iyi yerlere gelmiş olacak" ifadelerini kullandı.
Kan alınacak kişiye pek çok test yapıldığını vurgulayan Karamürsel, "O kişi bir anlamda küçük çaplı da olsa bir checkup'tan geçiyor. Yerine koyabildiğiniz bir dokunuzu, kanınızı veriyorsunuz böylelikle başka bir kişinin hayatını kurtarıyorsunuz" diyerek bağışta bulunmanın önemine değindi.
"SON 5 YILDAKİ ÇALIŞMALAR YÜZ GÜLDÜRÜCÜ"
Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti ise 28 yıldır sağlık sektöründe olduğunu ve kök hücre alanındaki çalışmaların son 5 yıldır yüz güldürdüğünü belirtti. Tedavinin pek çok alanda kullanıldığını vurgulayan Meri İstiroti, "Gerek nörolojik problemleri olan insanlarda gerekse diyabet, hematolojik hastalıklarda ya da estetik uygulamalarda uygulanan kök hücre tedavisinde sonuçlar heyecan verici. İstinye Üniversitesi'ne bağlı Ar-Ge laboratuvarlarımızdan ve Liv Hospital içerisinde yer alan kök hücre laboratuvarından çıkan hücreleri biz Sağlık Bakanlığı onayıyla tedavi amaçlı uyguluyoruz. Aldığımız neticeleri yayına dökerek dünya tıbbının bu konudaki gelişimine katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Gençlerin bu konuda bilinçlenmesinden son derece mutluyuz.” dedi.
KÖK HÜCRE NAKLİ SONRASI HAYATI DEĞİŞTİ
2011'de karın ağrısı şikayetiyle hastaneye giden Serdar Kaptan, 2013 yılında kendi kanından elde edilen kök hücrelerin nakli ile sağlığına kavuşmuş. Bir şirkette satın alma müdürlüğü yapan Kaptan tedavi sonrası yıllardır hobi olarak yaptığı aikido sporunu mesleği haline getirmiş. Tedavi öncesi kök hücre nakli konusunda bir bilgisi olmadığını ifade eden Kaptan, yaşadığı süreci şöyle anlattı:
"2011'de karın ağrısıyla gittiğim hastanede lenfoma teşhisi konuldu. Kemoterapilerin ardından 2013 yılında kök hücre nakli oldum. 2013'ten bu yana sağlıklı bir şekilde hayatıma devam ediyorum. Kök hücre tedavisinin ne olduğunu bilmiyordum. Şu an eski dönemden daha iyi olduğumu söyleyebilirim kendimi sağlıklı ve dinç hissediyorum. Hastalık öncesi ve sonrası siyah ve beyaz benim için. Öncesinde beyaz yakalı diye sınıflandırılan bir konumda çalışıyordum. 2 yıl hastanede yatınca düşünmeye zamanım oldu ve bazı şeyleri değiştirmem gerektiğine karar verdim. Severek yaptığım aikido mesleğim oldu. Hastalık döneminde olan kişilere tavsiyem bunu internet üzerinden araştırmak yerine kendilerini Türk hekimlerine emanet etsinler."
(FOTOĞRAF-GÖRÜNTÜ)