Güncelleme Tarihi:
İstanbul, 11 Ocak (DHA) - Şehir içi yolcu taşıyan araçların yaptığı kazalarda zarar görenlerin şikayetleri üzerine Tüketici Başvuru Merkezi (TBM) Sigorta Komisyonu Başkanlığından yapılan açıklamada kısa mesafeli yolcu taşıma sigortasındaki çelişkinin mağduriyete sebep olduğu duyuruldu.
Otobüsle 100 kilometreye kadar şehirlerarası ve il içi ticari yolcu taşımalarında kaza geçirerek bedeni zararları olanların Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası uygulamasındaki farklılık nedeniyle ikinci defa mağdur olduklarını, uygulamadaki çelişkili durumların vatandaşı çileden çıkardığını söyleyen TBM Sigorta Komisyonu Başkanı Bekir Kaya DHA’ya yaptığı açıklamada, mevzuattaki çelişkilerin birçok kişiyi mağdur ettiğini, bu kişilerin kazalar nedeniyle zaten büyük acılar çekerken bir de mahkeme kapılarında yıllarca süründüklerini ileri sürdü.
Belediyelerin aldığı Karayolu Taşıma Kanununa dayanarak aldıkları karara göre şehir içi yolcu taşımalarında koltuk sigortası zorunlu olmasına karşılık, Hazine Müsteşarlığınca muafiyet kapsamına alındığına dikkat çeken Kaya, “Zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununun verdiği yetkiyle 2004 tarihinde 6789 Sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile oluşturulmuştur. Bu karar, kısa mesafeli yolculuk sayılan şehir içi yolcu taşımalarını kapsamaktadır. Daha sonra ise bu hususta düzenleme yapma yetkisi Ulaştırma Bakanlığına devredilmiştir. Ayrıca Karayolu Taşıma Kanununun ‘Kapsam’ bölümünde, şehir içi yolcu taşımalarında Büyükşehir Belediyeleri ve Belediye Başkanlıklarının görevlendirildiği açıkça beyan edilmiştir. Bu Kanun kapsamında birçok Belediyenin ilgili trafik komisyonları karar almış ve il içi yolcu taşımalarında koltuk ferdi kaza sigortasının yaptırılmasının zorunlu olduğunu belirtmişlerdir.” dedi.
Buna rağmen kazazedelerin mağduriyetine yol açan uygulamalar olduğuna işaret eden Kaya, “Hazine Müsteşarlığı’nın görevli olmadığı halde, kısa mesafeli taşımalarda zorunlu koltuk ferdi kaza sigortasının tamamını muafiyet kapsamında kabul etmesi ve ‘Muafiyet ve İstisnalar’ konulu 2010- 8 sayılı Genelge ile iptal etmesi büyük bir belirsizlik doğurmuştur. Genelgenin uygulanma tarihi olan 2010 yılının altıncı ayından sonra kısa mesafeli yolcu taşıyan mükellefler zorunlu olması gereken bu sigortayı yaptırmamıştır. Ne var ki kazazedeler Belediyelerin mevzuatı ile hareket ederek dava açmış ve sonucunda bu davalar Yargıtay’a taşınmıştır. Ancak bu arada Hazine Müsteşarlığının 2010-8 sayılı Genelgesi nedeni ile Güvence Hesabı da mağdurlara ödeme yapmamaktadır. Açılan ve kaybettiği davalar sonucunda ise Güvence Hesabı kazaya sebep olan araç sahiplerine rücu etmektedir” diye ekledi.
Kaya, “Hazine Müsteşarlığının bu Genelgesi öncelikle vatandaşı mağdur etmektedir. Dava açıp haklı çıkan vatandaşlarla ilgili de araç sahibine rücu edilmekte ve bu kez de onlar zorda kalmaktadır. Neticeten Güvence Hesabı, kazaya karışmış sigortasız aracın ödemesini yaptıktan sonra araç sahibine rücu edilebildiğinden bu sefer de o mükellef yargı eliyle mağdur olmaktadır. Böylelikle vatandaşın kaza durumunda uğrayacağı zararın karşılanması için oluşturulan fon bu şekilde zarar görmektedir. Çünkü ‘Güvence Hesabı’ fiiliyatta vatandaşlara ödediği tazminat miktarlarının ancak yüzde 10’unu geri tahsil edebilmektedir” dedi.
Kaya açıklamalarının devamında, “Son olarak Hazine Müsteşarlığının çıkardığı bu 2010-8 sayılı Genelge ile Kanunun verdiği yetkiye dayalı olarak Ulaştırma Bakanlığınca yayınlanan Karayolu Taşıma Yönetmeliğinin D4 Yetki Belgesi bölümü taban tabana zıt olmuştur. Ulaştırma Bakanlığı, ‘Kısa Mesafeli Taşımalarda Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Yaptırmak Zorunludur’ derken, Hazine Müsteşarlığı, ‘Zorunlu Değildir.’ demektedir. Vatandaş hangisini dikkate alacak, araç sahipleri bu durumda ne yapacak belirsizdir. Dolayısıyla bu sorun gittikçe büyümektedir” dedi ve ekledi, “Hazine Müsteşarlığı 2010-8 sayılı genelgesini iptal ederek kısa mesafeli yolcu taşıyan araçların sigortalanması sağlanmalı, Güvence Hesabı da bu sigorta poliçelerinden kendi komisyonunu almalı ve kaza olduğunda sigorta şirketleri ödemelerini yapmalıdır. Böylelikle sistem yerine oturmalıdır.”