Kılıçdaroğlu: Kontrolsüz güç felaket getirir (2)

Güncelleme Tarihi:

Kılıçdaroğlu: Kontrolsüz güç felaket getirir (2)
Oluşturulma Tarihi: Nisan 01, 2017 14:04

Kılıçdaroğlu: Kontrolsüz güç felaket getirir (2)

Haberin Devamı

 

Özgür ALTUNCU - İdris TİFTİKCİ/İSTANBUL, (DHA) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Şişli'de "2. Bölge Muhtarlar Buluşması"na katıldı. Konuşmasını CHP genel başkanı olarak değil, ülkesini ve milletini seven bir yurttaş olarak yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu, " Kontrolsüz güç felaket getirir. Demokrasinin varlık nedeni, gücü kontrol etmektir. Anayasanın varlık nedeni nedir? Devletin gücü karşısında, vatandaşın hakkını güvence altına almaktır" dedi.

DARBE HUKUKUNUN DEĞİŞMESİ LAZIM
  ' Mevcut Anayasa çok mu güzel, onu mu savunuyorsunuz ' diyenlerin olabileceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, " Mevcut Anayasa'da değişmesi gereken çok madde var. Önceki dönemde biz 4 parti 60 madde üzerinde uzlaştık. Sadece Anayasa değil, 12 Eylül darbe hukukunun da değişmesi lazım. Mevcut Anayasada şu hüküm var; 'Basın hürdür sansür edilemez'. Basın Türkiye'de gerçekten hür mü ? Yoksa basın üzerinde baskılar var mı ? Biz yüzde 10 seçim barajının da kaldırılmasını istiyoruz. Yüzde 1 oy alan partinin genel başkanı gelip; TBMM'de konuşma yapmalı. Siyasi partiler kanununun değişmesi lazım. Siyasi ahlak kanununun çıkması lazım" dedi.

 

TÜRKİYE'NİN HANGİ DERDİNİ ÇÖZECEK"
  Bir vatandaştan " Bu 18 madde Türkiye'nin hangi derdini çözüyor" şeklinde bir soruyla karşılaştığını söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu," Resmi rakamlara göre 6.5 Milyon işsizimiz var. Sorunu çözüyor mu ? Hayır. Ekonomide istikrar yok. Ekonomide ve dövizde istikrarı sağlayacak bir düzenleme var mı ? O da yok. Dış politikada Türkiye'nin itibarını artıracak bir düzenleme var mı ? Gerçek anlamda yargının bağımsızlığını sağlayacak bir düzenleme var mı ? O da yok. 18 maddenin birincisi diyor ki, 'yargı bağımsızdır ve tarafsızdır'. Bu Anayasa değişikliğiyle yargı gerçekten bağımsız ve tarafsız oluyor mu ? Olmuyor. Neden ? Çünkü bir siyasi partinin genel başkanı hakim tayin ediyor. Yeni gelecek Anayasa değişikliğine göre; bir siyasi partinin genel başkanı hakim tayin ederse, Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12'sini tayin ederse, HSYK'nın 12 üyesinden 6'sını tayin ederse orada adalet olur mu ?O yargı bağımsız olur mu ?" diye konuştu.

 BİLLBOARDLAR DONANMIŞ VAZİYETTE

Anayasa değişikliğine göre Cumhurbaşkanının bir siyasi partinin genel başkanı olabileceğini hatırlatan Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü; Bir Cumhurbaşkanı bağımsız olduğunda hakim tayin edebilir. Ona itiraz etmeyiz. Bütün siyasi partilere eşit mesafededir. 80 Milyonu temsil ediyor. Ama aynı zamanda bir partinin genel başkanı olursa bu doğru değildir. 'Güçlü meclis olacak' deniyor. İstanbul'u geziyorsunuz, bütün billboardlar donanmış vaziyette. Hangi parayla donanmış ben de bilmiyorum? Ne deniyor ? 'Meclis güçlü olacak'. Ben size bir soru sorayım. Gerçekten elinizi vicdanınıza koyup bu soruyu düşünün. Bir meclisin yetkileri alındığı zaman güçlü olur mu Allah aşkına? Çocuk kandırır gibi. 550 vekil de fazla makulü 450'dir. Bir kişiye yetki veriyoruz. Arzu ettiği zaman TBMM'yi feshedip, kendisiyle beraber seçime götürebiliyor. Bu nasıl güçlü meclis ki, milli iradeyi bir kişi sahipleniyor. Ve o bir kişi, milli iradeyi feshedebiliyor. 'Cumhurbaşkanının fesih yetkisi yok' deniyor. Muhtarların görev süresi dolmadan bir kişi kalkıp, 'muhtar seçimlerini yeniliyorum' dediği zaman muhtarlığın görev süresini fesih etmiyor muyuz ?

 FESİH YETKİSİ...
 Mevcut Anayasada da fesih yetkisinin olduğunu ancak seçim yapıldıktan sonra 45 gün içerisinde yeni hükümet kurulmazsa Cumhurbaşkanının bu yetkiyi kullanabileceğini söyleyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, " Gerekçesi şu; Türkiye uzun süre hükümetsiz kalmasın. Bir gerekçesi var. Yeni modelde hiçbir gerekçe yok. Şu olabilir; bir gece mecliste sert bir tartışma olmuştur. Bir kişi kalkıp Cumhurbaşkanını sert eleştirmiştir. O da sabahleyin kalkıp, 'ben size göstereyim, meclisi fesih ediyorum'. 'Kalkın beyler seçime gidiyoruz'. Belki bu düzenleme 60 yıl yürürlükte kalacak. Biri yapmaz ama birisi gelip yapar" şeklinde konuştu.

 HERŞEYİ BELİRLEYECEK
  Cumhurbaşkanı yardımcıları konusunda net bir rakam verilmemiş olmasını eleştirmeyi sürdüren Kılıçdaroğlu, "Açıyorum 18 maddeyi ne 1 rakamı var, ne 2 rakamı var, ne 3 rakamı var. Ne var? Cumhurbaşkanı başkan yardımcılarını tayin eder. Arzu ettiği kadar. 5 mi ? 5 de olur. 500 mü ? 500 de olur. Takdir kime ait ? Bir kişiye ait. İstanbul'da kaç tane vali var? 1 tane. Nerede yazılı, kanunda yazılı. Paris'te kaç tane büyükelçi var. Bir tane var. Nerede yazılı. ? Kanunda yazılı" dedi. Bakanlıkların sayısını da TBMM yerine bir kişinin belirleyeceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, " Peki sadece bakanlıkların sayısını mı belirliyor? Hayır. Devlette görev alacak bütün kadroların niteliklerini ve atamalarını da kendisi belirleyecek. Devlette müsteşar olmak için hangi kritirlere sahip olmak lazım? Bugünkü modelde bunu TBMM belirliyor. Yeni modelle, kimin hangi niteliklere sahip olacağını TBMM değil, Başkan belirleyecek. Mesela şunu yapabilir; dayısının oğlu vardır. Ortaokul mezunudur. Önemli değil. Bir kararnameyle, 'müsteşar olmak için ortaokul mezunu yeterlidir' deyip , ortaokul mezununu herhangibir yere müsteşar olarak tayin edebilir .Büyükelçi olarak tayin edebilir. Genel müdür olarak tayin edebilir. Engel var mı? Engel yok. Çünkü TBMM devrede değil" diye konuştu.

 FATURAYI 80 MİLYON ÖDER

"Bu kadar bir yetkili bir kişiye vermek, yazık günah değil midir ?"diyen Kılıçdaroğlu, " Hata insana aittir. Ailede bireylerden birisi hata yaparsa faturayı o aile öder. 80 Milyonu temsil eden bir kişi hata yaparsa, faturayı 80 Milyon öder. O nedenle devlet yönetimlerinde bütün yetkiler bir kişiye verilmez. Yetkiler paylaştırılır ki, bir kişi hata yaptığında, o hatayı giderecek mekanizmalar devreye girsin" dedi.

 FETÖ ÖRNEĞİ...

"Eğer bir kişi ikna ederseniz, bir kişiyi satın alırsanız veya bir kişiyi kandırırsanız en geç 24 saat içinde Türkiye Cumhuriyeti devletini ele geçirirsiniz" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, "Nasıl mı? Bütün müsteşarlar, bütün emniyet müdürleri, bütün komutanlar, bütün genel müdürler, bütün müftüler, bütün daire başkanlarını 24 saat içinde bir kararname ile tamamını değiştirebilirsiniz. Bu yetki var. Hani deniyor ya, 'FETÖ 30-35 yılda devletin içine sızdılar'. Hiç 30-35 yıl devletin içine sızmaya gerek yok. Bir kişiyi ikna edeceksin. Bir kişiyi satın alacaksınız. Veya kandıracaksınız. Kararname listesini önüne koyacaksınız. İmzalayacak. Yayınlanacak. Bitti. Başka birşey yapmanıza gerek yok. Koskoca Türkiye cumhuriyetini böyle bir sürecin içine sokmak doğru mudur? Kararı siz vereceksiniz. Böyle bir yetkinin dünyada örneği yok" şeklinde konuştu.

 BİRGÜN RESMİ GAZETEDE OKURSUNUZKİ...

Kılıçdaroğlu, " Ne diyor; 'Devletin yapısı ve işleyişiyle ilgili her türlü kararı alır'. Bir sabah kalkıp, muhtarlıkları kaldırabilir. Mesela 'kıdem tazminatı fonunu kaldırdım' diyebilir. 'Asgari ücreti dondurdum' diyebilir. Bugünkü modelde muhtarların yetkilerini kim kaldırabilir. Kaldırma yetkisi TBMM'dedir. Kanun çıkması lazım. Komisyonu gelir, görüşülür. Muhtarlar davet edilir. Görüş alınır. Genelkurula iner. Kim kaldırılmasını istedi, kim istemedi, görürsünüz. Yeni sistemde görmenize gerek yok. Birgün resmi gazetede okursunuz ki, 'muhtarlıklar kaldırılmıştır'. Hepinize geçmiş olsun" şeklinde konuştu.

BAKAN SORUYA KÜRSÜDEN CEVAP VERMEZ

Bu düzenleme ile, gazi TBMM'nin yetkilerinin artırılması gerekirken yetkilerinin alın bir kişiye verildiğini söyleyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bir muhtar milletvekilini arayıp, 'şu sorun çözülmüyor. Bir bakana sorar mısınız?' Milletvekili çıkar, meclisin kürsüsüne sözlü soru sorar. 'Sayın Bakan İstanbul'da şu sokakta yıllardır bu sorun çözülmüyor'. Muhtar arkadaşlarım diyorlar ki, 'sayın bakana sorun bu sorun neden çözülmüyor'. Bugünkü Anayasaya göre o bakan, TBMM'de kürsüye çıkıp bu sorunun cevabını vermek zorundadır. Kaçamaz. Peki yeni modelde, milletvekili bu soruyu asla soramaz. Bakan da meclis kürsüsüne gelip bu soruya cevap vermez. Çünkü Kaldırıyorlar. Anayasa göre böyle birşey yok" şeklinde konuştu.

 SEÇİMLE GELMEYEN MİLLİ İRADEYİ TEMSİL EDEMEZ

Cumhurbaşkanı vekaletini de gündeme getiren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, " Cumhurbaşkanı herhangi bir yere gittiğinde ona TBMM Başkanı vekalet eder. Seçimle gelmiştir. TBMM tarafından seçilir. Ve bütün parti gruplarına karşı tarafsızdır. Yeni modelde TBMM başkanının vekalet etmesi söz konusu değildir. Kim vekalet edecek ? Seçimle gelmeyen bir başkan yardımcısı vekalet edecek. Seçimle gelmeyen birisi, milli iradeyi temsil edebilir mi ? Seçimle gelmeyen birisi, seçimle gelen Cumhurbaşkanını temsil edebilir mi ?" ifadelerini kullandı.

 80 MİLYONUN İRADESİNİ BİR KİŞİYE BAĞLAMAK

Seçimle gelmeyenlerin Türkiye'yi sadece darbe dönemlerinde temsil ettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, " Bu Anayasa değişikliğiyle Türkiye farklı bir darbe sürecinin içine giriyor? Evet yeni bir darbe sürecinin içine giriyor. Çünkü TBMM, yani milli irade, saraya bağlanmış oluyor ? 80 Milyonun iradesini bir kişiye bağlamak doğru mudur ?Çocuklarınıza nasıl bir miras bırakmak istiyorsanız öyle davranın" dedi.

 2010 REFERANDUMUYLA YARGITAY'A 160 MİLİTAN ATANDI
12 Eylül Anayasası referandumuna hayır oyu verdiğini ve bununla gurur duyduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, " 2010 referandumunda da hayır oyu kullandım. Çünkü 2010 Anayasa değişikliği, Türkiye'yi 15 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıya bıraktı. Sadece Yargıtay'a 160 militan atandı? Nasıl oldu ? O Anayasa referandumuyla oldu. Yargı bağımsızlığı sağlanacaktı. Nasıl bir yargı bağımsızlığıdır ki, bu 160 tane militanı atıyorsunuz. Ve onların büyük bir kısmı hala hapiste. Peki atayanlar nerede ? Atayanlar diyorlar ki, 'bize yeni haklar verin'. 12 Eylül darbe Anayasasından çok daha geniş haklar verin. Üstelik 1 kişiye verin" diye konuştu.

 PADİŞAHIN BU KADAR YETKİSİ YOKTU

" Osmanlı'da bile padişahın bu kadar yetkisi yoktu" diyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu eleştirilerini şu sözlerle sürdürdü: Osmanlı'da Sadrazam var, Başbakan. Vezirler var, bakan. İstişare var. 141 yıllık parlamento geleneğimiz var. Tarihe bağlıyız. O zaman tarihe bağlıysak, niye bundan vazgeçiyoruz ? Bu neyi doğurur ? Bu bir parti devletini doğurur. Cumhurbaşkanı partili, bakanlar partili. Başkan yardımcıları partili. Valiler partili. Kaymakamlar partili, emniyet müdürleri partili. Hakimler partili. Nedir bunun adı ? Parti devletidir. Parti devletinde ne olur ? O partinin üyesi olmayanlar ikinci sınıf vatandaş olurlar. Bu Anayasa değişikliği geçerse, yabancı sermaye Türkiye'den kaçar. Hiçbir yabancı gelip, burada yatırım yapmaz. Niçin ? Hukuk yok ki, niye gelsin ? Mal güvenliği var mı ? Hayır. Can güvenliği var mı ? Yine hayır. Bugünkü düzenden bahsediyorum. OHAL nasıl ilan ediliyor? Önce MGK toplanıyor. Arkasından karar aldıktan sonra Bakanlar Kuruluna tavsiyede bulunuyor. Sonra bakanlar kurulu bunu TBMM'ye getiriyor. TBMM 'de görüşülüyor. OHAL ilanına karar veriliyor. Akıl süzgecinden geçmesi lazım, her aşamada. Yeni modelde bunlar tamamen bitiyor. Bir kişi kalkıp, bir sabah ben 'Türkiye'de OHAL ilan ettim' diyor. Aliye de kızmış. 'Ali'nin de mal varlığı var'. Bir kararnameyle onun da mal varlığına el koyuyor. Hak arayacağım, hukuk arayacağım. Anayasa mahkemesine gideceğim. Gidemez. Kontrolsüz güç felaket getirir. Demokrasinin varlık nedeni, gücü kontrol etmektir. Anayasanın varlık nedeni nedir? Devletin gücü karşısında vatandaşın hakkını güvence altına almaktır. Bundan şimdi vazgeçeceğiz. Eğer izin verirseniz. 'Hayır vazgeçmeyelim, herkesin hakkı, hukuku korunsun adalet devletin temeli olmaya devam etsin' diyorsanız, o zaman gideceğiz, onurumuzla, gururumuzla çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için 'hayır' oyu kullanacağız....Devletin forsunu kullanıyorlar. Devletin arabalarını kullanıyorlar. Devletin uçaklarını kullanıyorlar. Devletin televizyonlarını kullanıyorlar. Devletin paralarını kullanıyorlar. Buna rağmen vatandaşa neden evet demesi gerektiğini bir türlü anlatamıyorlar. Ama biz neden hayır denmesi gerektiğini, hayır oyunun ne kadar hayırlı bir iş olduğunu anlatıyoruz. Bizim güvendiğimiz ne? Biz Allah'ımıza ve milletimize güveniyoruz.

  (FOTOĞRAF)

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!