Güncelleme Tarihi:
Gülseli KENARLI - Cemal KÖYÜK/İSTANBUL, (DHA) Kıbrıs konulu panelde konuşan Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Her halde İngiltere gelip de Doğu Akdeniz'de bir takım yerlere yerleşmiş en başta Kıbrıs'ta üsler almışken, Amerika koca donanmasını oralarda gezdirirken, Almanlar bile nereden akıllarına geldiyse oralara yerleşmek istiyorlarsa, Rusya da kendine bir yer arayacak. Hal böyleyken bazı insanların Kıbrıs'a masraf kapısı diye bakması şaşılacak bir şey, enteresan bir şey. Bunu anlamanın hiçbir imkanı yok. Nereyi masraf kapısı olarak görüyorsunuz. Acaba Türkiye'de her hangi bir yere verdiğimiz sübvansiyonlardan daha mı az miktarda Ne kadar aptal yerlere para sarf ettiğimizi biliyor muyuz diye konuştu.
Birlikte Türk Milletiyiz Hareketi ve Milli Düşünce Merkezi'nin, “Kıbrıs'ta son söz! Kim söyleyecek başlıklı paneli Marmara Oteli'nde düzenlendi. Panele, Milli Düşünce Merkezi Genel Başkanı Sadi Somuncuoğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Prof. Dr. İlber Ortaylı, TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ ve emekli büyükelçi Şükrü Elekdağ katıldı.
“MİLLİ MESELEMİZE TÜRK MİLLETİNİN SAHİP ÇIKMASI LAZIM
Panel öncesi Milli Düşünce Merkezi Genel Başkanı Sadi Somuncuoğlu bir sunum yaparak, “Kıbrıs'ın tamamını Helen adası saymadığımız sürece, tamamını Rumlara vermediğimiz sürece her anlaşmanın sonunda tavizler alınmış olsa da Rumlar sonuca itiraz edip anlaşmayı bozuyorlar. Burada da böyle bir şey olacak diye endişemiz var. Çünkü onlar hepsini istiyorlar. Geçmişte de Girit'in hepsini istiyorlardı ve aldılar. Ancak her görüşme süreci bittikten sonra verilen tavizler daha sonraki sürecin başlangıç noktası, kazanımları olarak önümüze konuluyor. Biz bunları maalesef dikkate almıyoruz. Bu bakımdan bu milli davamıza, milli meselemize Türk milletinin sahip çıkması lazım. Mülkün sahibi Türk milletidir. Kıbrıs'ta dahil haklarımızın ve hukukumuzun yaşadığı her yerde bunun sahibi Türk milleti ve onun adına egemenliği kullanan devleti ve devletimizin organlarıdır dedi.
“DENETLEME VE DENGELEME MEKANİZMALARININ HİÇ BULUNMADIĞI BİR BAŞKANLIK REJİMİ
Metin Feyzioğlu da panelin açılışında bir konuşma yaparak, “Denetleme ve dengeleme mekanizmalarının hiç bulunmadığı bir başkanlık rejimi anayasa değişikliği yoluyla getirilmek istenmektedir. Toplum bu açıdan da gerilmekte ve maalesef bölünme sinyalleri veren çok derin bir kamplaşmaya daha sürüklenmektedir. İşte böyle bir ortamda Kıbrıs Türkleri ve Türkiye açısından hayati önemdeki Kıbrıs meselesinin çözümü Rumlar ve Yunanistan açısından müjdeli, Kıbrıs Türkleri ve Türkiye açısından ise tehlikeli bir yolda ilerlemektedir. Ağır saldırılar altında bunalmış, bilgi edinme kaynakları elinden alınmış, hayatını günlük yaşamaya başlamış olan Türk toplumu ise gelişmelerden büyük ölçüde habersizdir. Oysa konu sadece Doğu Akdeniz'i kimlerin kontrol edeceği konusu değildir. Ortadoğu'nun yeniden şekillendirilmesinde aslında tam merkezde yer alan ancak bilinçli şekilde perdelenen Kıbrıs meselesi, tıpkı Suriye'nin kuzeyinde ayrı ve ırkçı bir devletimsinin kurulmak istenmesi, İslamiyet'i alçak emellerine alet eden vahşi IŞİD'in doğuşu gibi ülkemizin güvenliği meselesidir. Kıbrıs bizim için yavru vatan değil, ana vatandır. Kıbrıslı Türkler küçük kardeşlerimiz değil can kardeşlerimizidir. KKTC'ye hizmet etmek bir lütuf değil asli görevimizdir. Türkiye ile KKTC iki devletiz ama tek milletiz, Türk milletiyiz. Bu gerçeği hem biz unutmamalıyız, hem de dünyaya anlatmalıyız şeklinde konuştu.
“KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ İLE TÜRKİYE TAM EKONOMİK ENTEGRASYONA GİDECEKTİR
Feyzioğlu, “Müzakerelerde Türk tarafının vazgeçilmez ön koşul olarak ileri sürdüğü garantörlükten, egemenliğe sahip iki kesimli devletten, cumhurbaşkanı yardımcısının veto yetkisini taşımasında, iki meclislilikten vazgeçilmesi söz konusu olmamalıdır. Türkiye bunlardan birinden vazgeçtiği takdirde Kıbrıs'tan ve bir adım sonra da kendinden vazgeçeceğini mutlaka bilmelidir. Müzakereler otururken şu kararlılıkla söz başlamalıdır; bu müzakereler bu ilkeler çerçevesinde sonuçlanmazsa bir daha toplumlar arası müzakereye gidilmesine gerek yoktur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye tam ekonomik entegrasyona gidecektir ifadelerini kullandı.
ORTAYLI'DAN KIBRISLI TÜRKLERİN ETNİK KÖKENİ AÇIKLAMASI
Bir diğer açılış konuşmasını ise Prof. Dr. İlber Ortaylı yaptı. Ortaylı, “Etkin kökeni çok belli olan ve tevsik edilen tek Türk unsur Kıbrıslılar. Buna göre doğrudan doğruya Toros Dağları'ndan indirilme göçebe Türkmenlersiniz, bu çok açık bir şey. Başka hiçbir tarifi yok. Bu etnik kökeniyle iftihar eden insanlar ki edilecek bir gruptur olabilir, olmayabilir. Ama coğrafya ve tarih bizim tayin edebileceğimiz bir platform değildir. Kıbrıs'a yerleştirilen Türkmenler gayet başı dik. Çukurova'ya yerleştirilirken de kavga ediyorlardı. Kendi bildiklerinden şaşmayan, oldukça da Ortodoks İslam anlayışından uzakta, bizim atalarımızın inanç ve yaşayışına yakın… Zaten bugünkü Kıbrıslılar'ın da laik bir toplum olması Volteir okumalarından değil doğrudan doğruya dedelerinin huyunu suyunu devam ettirmelerinden ileri gelir dedi.
“ÖDEDİĞİMİZ CEHALET VERGİSİNİN MİKTARI ARŞI ALAYA ULAŞMIŞ VAZİYETTE
Ortaylı, “Bazı şeyleri çok iyi anlamının zamanı gelmiştir. Kıbrıs olmadığı takdirde Türkiye boğulur çünkü stratejik önemi devam eden bir yerdir. İnsanlar burnunuzun dibinde İsrail ile bir arada petrol arıyorlarsa biraz uyanmanızı rica ederim. Bu çok önemli bir şeydir. İnsanlar sizin burnunuzun dibinde, Rusya Suriye'ye yerleşiyorsa biraz uyanmanızı rica ederim. Rusya bir kara devletidir, denizcilik tarihi 3 asrı geçmez. Kendine göre eksikleri var o alanda ama unutmayalım nükleer bir deniz gücüdür. Her halde İngiltere gelip de Doğu Akdeniz'de bir takım yerlere yerleşmiş en başta Kıbrıs'ta üsler almışken Amerika koca donanmasını oralarda gezdirirken, Almanlar bile nereden akıllarına geldiyse oralara yerleşmek istiyorlarsa Rusya'da kendine bir yer arayacak. Hal böyleyken bazı insanların Kıbrıs'a masraf kapısı diye bakması şaşılacak bir şey, enteresan bir şey. Bunu anlamanın hiçbir imkanı yok. Nereyi masraf kapısı olarak görüyorsunuz. Acaba Türkiye'de her hangi bir yere verdiğimiz sübvansiyonlardan daha mı az miktarda Ne kadar aptal yerlere para sarf ettiğimizi biliyor muyuz Dağları taşları istemeyen üniversitelerle donattık. Ödediğimiz cehalet vergisinin miktarı arşı alaya ulaşmış vaziyette. Bir takım yerlere fabrikalar açmışız. Bunlarla, bu iş acaba tartışma konusu yapılabilir mi dedi.
Ortaylı, “Verdiklerimizi, yaptıklarımızı hesaba katmak zorundayız. Öyle büyük annesinin çeyiz sandığını dağıtan deli kız gibi hareket edemeyiz. ifadelerini kullandı.
(FOTOĞRAF)