Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA) İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve UCLG Başkanı Kadir Topbaş, BM Genel Sekreteri Ban-ki Moon ve dünya şehirlerinin belediye başkanlarına Türkiye’de yaşanan hain darbe girişimi ve FETÖ Terör Örgütü hakkında bir mektup gönderdi.
Topbaş mektubunda, " Saygıdeğer Mevkidaşım, FETÖ’nün DAEŞ’ten hiçbir farkının olmadığını belirtmek isterim. Diyalog, barış gibi iyi duyguları istismar eden eğitim ve kültür kurumları ile dünyanın birçok yerinde mevzilenen FETÖcü şer yuvaları ve benzer örgütler yapılandıkları her yerde, her daim benzer faaliyetlerde bulunabilirler. Bu nedenle yerel yönetimler olarak, bu ve benzer sinsi faaliyetlere karşı çok duyarlı olmalı ve kentlerimizdeki yapılanmalarına son vermeliyiz" dedi.
Kadir Topbaş tarafından kaleme alınan mektup şöyle;
"Saygıdeğer Mevkidaşım,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, ülkemiz tarihindeki en menfur terör saldırısını dile getirmek üzere bu mektubu yazmaktayım.
15 Temmuz 2016 tarihinde uzun yıllardır ABD’nin Pensilvanya şehrinde yaşayan Fethullah Gülen’in başında olduğu Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) üyesi teröristler; ülkemizdeki demokratik düzene, insan haklarına, istikrara ve huzura karşı affedilemeyecek bir darbe girişiminde bulunmuştur. Bu teröristler, milletimizin güvenliği için tesis edilmiş savaş uçaklarını, helikopterleri, tankları ve muhtelif askeri mühimmatı gasp etmiştir. Asker üniformasını giymiş hainler tereddüt etmeden bu silahları halka doğrultmuş, kamu düzen ve huzurunun temini emniyet birimlerini bombalamış, ağır silahlarla taramış, Genelkurmay Başkanımızı ve kuvvet komutanlarımızı rehin almış, ülkemizin seçilmiş Cumhurbaşkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ının bulunduğu otele tam teçhizatlı komandolar ile öldürme amacıyla saldırıda bulunmuştur. Sözde darbe bildirisi ile halka korku salarak halk sindirilmeye çalışılmış, hukuksuz eylemlerinin Türk ve dünya kamuoyunda duyulmasını engellemek amacıyla ulusal televizyonlar işgal edilmiş, TÜRKSAT merkezi bombalanmış ve özgür basın kuruluşlarına baskınlar düzenlenerek, halkın örgütlenmesi durdurulmak istenmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın, aziz halkımızı demokrasiye sahip çıkmak için meydanlara, sokaklara davet etmesiyle Dünya tarihinin şahit olduğu en büyük demokrasi mücadelelerinden biri verilmiştir. Halkımız tüm farklılıklarını bir kenara bırakmış, meydanlara çıkarak darbeye hayır demiştir. Terörist başı Fethullah Gülen’in yönettiği darbecilerin işgal ettiği birçok kamu kurum ve kuruluşlarında protesto amaçlı olarak toplanan halkımızın üzerine, darbeciler tarafından tanklarla, helikopterlerle, ağır silahlarla tereddütsüz ateş açılmıştır. Ancak halkımız büyük cesaretle, ölümü göze alarak, tankların önüne yatarak darbecilere karşı koymuş ve emniyet güçleri ile birlikte darbecileri püskürtmeyi başarmış, daha fazla tankın kışlalardan çıkmasına, savaş uçaklarının havalanmasına ve hatta darbe planının parçası olan füze rampalarını taşıyan kamyonlara geçit vermemiştir. Başarılı olamayacağını anlayan FETÖ’ye mensup teröristler ülkemiz demokrasisinin kalbi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne savaş uçakları ile saldırmış, defalarca bombalamıştır. İnancıyla, vatan sevgisiyle tanklara, savaş uçaklarına meydan okuyan demokrasiye sahip çıkan kahramanlarımızdan 246’sı şehit olmuş, 2185’i yaralanmıştır. Ülkemizin 81 ilindeki meydanlarda demokrasi nöbetleri büyük halk kitleleriyle halen devam etmektedir.
Ülkemizdeki bu darbe girişimi sonrası 13.003 kişi gözaltına alınmış, 5.346 kişi tutuklanmıştır. Uzun yıllar boyunca hain emellerine ulaşmak için devletin her kademesine sızmış bu terör örgütüne mensup kişiler şüphesiz ki temizlenecektir. Şimdiye dek başta eğitim sektörü olmak üzere toplamda 45.484 kamu personelinin açığa alınması söz konusu terörist yapının devlet birimleri içinde nasıl emellerle örgütlendiğini ortaya koymaktadır. Vatandaşlarımızın, ülkemizin huzur ve istikrarının hızlı bir şekilde tekrar temini için üç ay süreli “Olağanüstü Hal” ilan edilmiş olup söz konusu düzenleme katiyetle insan hak ve özgürlüklerini kısıtlamak amacıyla kullanılmayacaktır.
Saygıdeğer Mevkidaşım, FETÖ’nün DAEŞ’ten hiçbir farkının olmadığını belirtmek isterim. Diyalog, barış gibi iyi duyguları istismar eden eğitim ve kültür kurumları ile dünyanın birçok yerinde mevzilenen FETÖcü şer yuvaları ve benzer örgütler yapılandıkları her yerde, her daim benzer faaliyetlerde bulunabilirler. Bu nedenle yerel yönetimler olarak, bu ve benzer sinsi faaliyetlere karşı çok duyarlı olmalı ve kentlerimizdeki yapılanmalarına son vermeliyiz."