Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL (AA) - Japon kredi derecelendirme kuruluşu Japan Credit Rating (JCR) Eurasia Başkanı Orhan Ökmen, "Türkiye'nin mevcut yatırım politikaları kaliteli bir büyüme ve istihdam modeli üretme gücü azalmıştır. Ortaya çıkan mevcut büyüme oranı, işgücüne katılım hızını karşılayabilecek yeterlilikte ve yetkinlikte olamaması ekonominin ve sosyal ortamın en önemli problemi haline gelmiştir" dedi.
Ökmen, yaptığı yazılı açıklamada, büyüme oranının, işgücüne katılım hızını karşılayamadığını kaydetti.
Türkiye'nin mevcut yatırım politikalarının kaliteli bir büyüme ve istihdam modeli üretme gücü azalttığını aktaran Ökmen, ortaya çıkan mevcut büyüme oranının, işgücüne katılım hızını karşılayabilecek yeterlilikte ve yetkinlikte olamamasının ekonominin ve sosyal ortamın en önemli problemi haline geldiğini ifade etti.
Yapısal sebepleri olan düşük büyümenin nedenin faiz olmadığına dikkati çeken Ökmen, küresel ekonomik döngü içerisinde, Türkiye'nin mevcut yatırım ve üretim politikalarının işlevsizliği ile faiz oranlarının seviyesi arasında neden-sonuç ilişkisi bulunmadığını kaydetti.
Ökmen, mevcut yatırım ve üretim politikalarının fonksiyonel zayıflığının en önemli sebeplerinden birisinin sanayiden ziyade inşaat yoluyla büyümeye daha fazla ağırlık verilmesi olduğunu belirterek, şunları ifade etti:
"Sanayinin kurulum aşamasındaki ithal makine ve teçhizat bağımlılığının seviyesi düşürülememiştir. Sanayinin araştırma - geliştirme faaliyetlerinin ve ulusal politikaların eksikliğine bağlı olarak, kurulum aşamasında gerekli olan makine ve teçhizatının tamamen ithalata dayalı olma zafiyeti hala devam etmektedir. Kamu ekonomik dengelerinde güçlü yapı devam ederken, yüksek enflasyon, tasarruf açığı, jeopolitik riskler, düşük hukuk standartları ekonominin ve sosyal yapının kırılganlık unsurları olarak devam etmektedir.
Düşen döviz ihtiyacının yarattığı iyimserlik dış kırılganlık algısını değiştirmeye yetmiyor. 2015 yılında Türkiye'nin ihracat ve turizm gelirlerinde düşme beklemiyoruz. Ancak, enerji fiyatlarındaki gerilemeye ve büyümedeki yavaşlamaya paralel olarak Türkiye'nin küçülen döviz açığının, küresel fonlama koşulları nedeniyle dış kırılganlık seviyesinde yarattığı ya da yaratacağı iyileşmeleri önemli ölçüde sınırlıyor. Ayrıca döviz ihtiyacının azalması ekonominin kendi performansından kaynaklanmıyor."
- "Olası faiz indirimleri ilave döviz talebi yaratacaktır"
Olası faiz indirimlerinin ilave döviz talebi yaratacağına dikkati çeken Ökmen, dış fonlama ihtiyacı içerisindeki gelişmekte olan ülkelerde faizlerin yönü yukarı doğru iken, faizler genel seviyesinin ekonomi dışı nedenlerle düşürülmesi halinde Türkiye'nin dış fonlama sürecinin kesintiye uğrayabileceğini ve döviz talebinin yukarı yönlü ivmeleneceğini ifade etti.
Bankacılığın bilanço içinde ve bilanço dışında taşıdığı ters yönlü yabancı para pozisyonlarının, karşı taraf riski ile yenileme ve çevirme risklerini içerdiğini dile getiren Ökmen, ekonominin hala en önemli koruyucu dayanaklarından birisi olmaya devam eden Türk bankacılık sektörünün 2008 yılından beri bilanço için yabancı para pozisyon açıklarının en yüksek seviyesine ulaştığı bilgisini verdi.
Türk bankacılık sektörünün bilanço içi yabancı para varlık ve yükümlülüklerin farkından kaynaklanan döviz pozisyon riskine karşı bilanço dışında yapılan hedge işlemlerinin oldukça yüksek karşı taraf riski taşıdığını kaydeden Ökmen, ayrıca hedge işlemleri olarak yapılan para swaplarının vadelerinin, bilanço içinde taşınan pozisyon açıklarının vadelerinden daha kısa olduğu için ciddi yenileme veya çevirme riskleri de içerdiğini aktardı.
Ökmen, verilen krediler nedeniyle, reel kesimin kur riskinin dolaylı olarak bankacılık sektörünün kur riski olduğuna değinerek, şunları ifade etti:
"Döviz ve TL kaynakların maliyet farkları Türk bankacılık kesiminin kaynak bileşiminde etkileyici ve bozucu boyutları geçmiştir. Küresel düzeyde para politikalarındaki normalleşme sürecinin ötelenme olasılığına ve enerji fiyatlarındaki düşme eğilimini temel eğilim olarak esas alınmasına yönelik ekonomik politikalar üretilmesine dair politik baskılara dayalı yönetsel değişiklik riski Türkiye'de hala devam etmektedir. Küresel oynaklığın Türkiye ekonomisine olan olumsuz etkilerini sınırlamaya ve enflasyon görümünde yaşanan bozulmayı gidermeye yönelik politikalara 2015 yılında devam edeceğine yönelik Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın açıklamalarını önemsiyoruz."