Güncelleme Tarihi:
Samiye ULUSOY/İSTANBUL, (DHA)-TBMM Başkanlığı'na sunulan, çocuğun cinsel istismarı suçuna ilişkin yeni düzenlemeleri çeren yasa tasarısına hukuk çevrelerinden eleştiriler geldi. Tasarıyla, cinsel istismara getirilen cezaların üst sınırının 20 yıldan 40 yıla çıkarılması ve kastrasyon (hadım) öngörülmesinin, suçu önlemeye yetmeyeceğini söyleyen Doç. Dr. Hasan Sınar "Modern,çağdaş ceza hukukunda istismarı, sadece cezaları artırarak önleyemeyiz. Bizde esas sorun cezaların yetersizliği değil. Burada cezaları artırmaktan ziyade, bu suçların önlenmesine ve çocukların korunmasına öncelik veren bir zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var” dedi.
Cinsel istismar suçlarına ilişkin düzenlemeleri içerenTürkCeza Kanunu (TCK) ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair KanunTasarısı TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Öğretim ÜyesiDoç. Dr. Hasan Sınar yeni düzenlemeleri içeren yasa tasarısı konusunda açıklamalarda bulundu.
"TOPLUMDAKİ İNFİALE KARŞI YAPILMIŞ PANİK BİR DÜZENLEME"
Yasa tasarısını, kamuoyunda çocukların cinsel istismarına karşı oluşan toplumsal infial sonucunda yapılmış panik bir düzenleme olarak nitelendiren Doç. Dr. Sınar "Bilimsel hesaplara göre hazırlanmış düşünülmüş değil ve içerisinde suçu önlemeye yönelik hiçbirçalışma yok. Sadece cezaları ağırlaştırmak suretiyle kamuoyunun gazını almaya yönelen bir düzenlemeyle karşı karşıyayız" dedi.
“2014 yılınakadarbusuçuncezası 10 yıldı ve 2014 yılındaonu 20 yılaçıkardılar. Aradangeçen dörtyıldasuçunişlenmesindeherhangibirazalmaoldu mu?”diyesoranSınar şöylekonuştu:
“Yoksa aksine kamuoyunda kamu vicdanını daha çok yaralayan örneklerle mi karşılaştık? Dolayısıyla modern, çağdaş ceza hukukunda cezaların ağırlaştırılması suretiyle suçların önlenebileceği düşüncesi artık geçerli değildir. Bu suç tipi açısından kanunda düzenlenen yürürlükteki cezalar yeterlidir. Önemli olan burada uygulamanın düzeltilmesidir. Bizde kanundan kaynaklı yetersizlik yok ki, ceza 20 yıldan başlıyor.”
“KORUYUCU AİLE MÜESSESESİ GELİŞTİRİLMELİ”
Cinsel istismara karşı yürürlükteki yasanın ceza yönünden yeterli olduğunu ancak uygulamada sorunlar bulunduğunu ifade eden Sınar “Birincisi ülkemizde bu suçların önlenmesi için özellikle çocukların korunmasına yönelik hem mevzuat hem uygulama son derece zayıf. Çocuklarımız son derece korunaksız bir halde. Ben bu konuda birçok yerde konferanslar veriyorum o kadar çok örnekler varki heleki ensest meselesi gündeme geldiğinde; aile içinde veya yakın akraba tarafında böyle istismara uğrayan çocuklara susup buna katlanmaktan başka hiçbir yol tanınmış değil. Devletin orada proaktif davranması gerekiyor. Mesela bizim hep altını çizerek söylediğimiz bir koruyucu aile müessesi var. İstismara uğradığından şüphelenilen çocuk derhal o ortamdan alınıp koruyucu aile ortamına verilmeli. Bunun geliştirilmesi için hiçbir çaba sarfedilmiyor. Ama ‘cezaları ağırlaştırıp kurtulalım’ deniyor’” dedi.
”TASARIDAKİ 1’İNCİ MADDE TAMAMEN GEREKSİZ”
TBMM’ye sunulan yasanın birinci maddesinde yer alan 'Çocukların cinsel istismarından mahkum olan kişinin devlet memuru olamayacağı, memurluktan çıkarılacağı' hükmünü göz boyamaya yönelik olarak nitelendiren Doç. Dr. Sınar “657 sayılı kanunda zaten açık hüküm var. Bir yıldan fazla kasten suç işleyen bir kişi devlet memuru olamaz” diye konuştu. Sınar, çocuğun cinsel istismarı suçunda failin 18 yaşından küçük bir çocuk olması halinin çok tartışıldığını ancakyeni tasarıda bununla ilgili hiçbir düzenleme bulunmadığını da belirtti.
“KİMYASAL HADIM AİHM’DEN DÖNECEKTİR
Yasa tasarısında yer alan kimyasal hadımla ilgili hükmün de sorunlu olduğuna dikkat çeken Sınar şöyle devam etti;
“Kimyasal hadımda da sorun var. Sadece hukuki bir ted bir olarak görmüşler, halbuki kastrasyon dediğiniz şey kişiye bir takım ilaçların verilmesi, tıbbi bir müdahale ve bu tıbbi müdahale her somut vakada uygulanacak kişi üzerinde somut etkiler yaratacağından bunun hekimler tarafından verilip onların hazırlayacağı rapor doğrultusunda bunu uygulanması gerekir Oysa tasarıda ‘hukuki bir şekilde denetimli serbestlikten yararlanması süresi geldiğinde çıkmasına yakın olarak ben onazorla ilaçveririm diyor’ bunun hekim kararıyla incelenmesi gerekir. Zorunlu olarak herkese uygulamaya kalkarsanız bu çok büyük bir ihtimalle AİHM'den dönecek bir düzenleme olur. Gönüllülük esasına göre bir biçimde hastalığıolana rahatsızlığı nedeniyle bu dürtülerinin bastırılması gereken kişilere kastrasyon uygulanmalı. Çünkü bunlara uygulanan hormonal ilaçlar insanın sesinin incelmesine, göğüslerinin büyümesine kadar vücudunda ve ruhsal durumunda ciddide ğişikliklere yol açabiliyor. Amatasarı ‘sen çocukistismarından mahkum oldun ben sana bunu uygularım’ diyor.”
“CEZALAR AĞIRLAŞTIKÇA MAHKUMİYETLER AZALIYOR”
“Cezalar bu kadar ağırlaştırıldığı zaman mahkumiyetler azalıyor” diyenSınar “Biz bunun örneğini gördük. 30 yılceza vermeye hiçbir hakim kolay kolay cesaretedemiyor. Onun yerine bir şekilde beraatla savuşturma yoluna giriyorlar en tehlikeli yanı da bu” şeklinde konuştu.
Çocuk istismarında en büyük sorunun delillendirmede ortaya çıktığını belirtenDoç. Dr. Sınar buna ilişkin olarak çocuğun cinsel istismarı suçunda soruşturma faaliyetinin sadece bu konuda yetiştirilmiş kolluk güçleri ve psikolog tarafındayürütülmesi gerektiğini söyledi.
(FOTOĞRAF)