İnci Aral: Eğer elimde bende kalmışbir belge olsaydı daha önce dava açabilirdi

Güncelleme Tarihi:

İnci Aral: Eğer elimde bende kalmışbir belge olsaydı daha önce dava açabilirdi
Oluşturulma Tarihi: Haziran 22, 2017 12:45

İnci Aral: Eğer elimde bende kalmışbir belge olsaydı daha önce dava açabilirdi

Haberin Devamı

Buse ÖZEL / İSTANBUL, (DHA) İNCİ Aral'ın Yılmaz Güney'den esinlenerek kaleme aldığı romanı 'Sevgili'ye Fatoş Güney 'intihal' suçlamasında bulunmuş ve dava açmıştı. Bunun üzerine kitabın basımını gerçekleştiren yayınevi Kırmızı Kedi bir basın açıklaması yaparak bunun doğru olmadığını belirtmişti.

DHA'ya konuşan kitabın yazarı İnci Aral ise Fatoş Güney ile 20 yıldır tanıştıklarını, eskiye dayanan bir dostlukları olduğunu belirtti ve "Çok üzüldüm" dedi. Güney'in kendisine ait belgeleri yazar İnci Aral'ın aldığı suçlamalarına yanıt veren Aral, "Eğer bir belge olsaydı daha önce dava açabilirdi. Beni filminin galasına da çağırmaz ve daha önce çıkardığı kitabını bana imzalamazdı" dedi.

"ROMAN YAZMA FİKRİ 20 YIL ÖNCE OLUŞTU"

Aral, dostluklarının Tuncel Kurtiz aracılığıyla 20 yıl önce başladığını belirtti ve roman yazma fikrinin nasıl oluştuğunu anlattı:

"Roman yazma fikri 20 yıl önce oluştu. Çünkü 20 yıl önce Fatoş Güney ile bir senaryo çalışması yaptık. O zaman Yılmaz Güney hakkında bilinmeyen, henüz kamuoyunun çok fazla bilmediği, bazı özel saydığı bilgileri bana verdi senaryoda kullanmamız için. Bunlar bana sözlü olarak anlatılmış şeylerdi. Burada bir belge, mektup ya da iddia edildiği gibi bir senaryo taslağı, hiçbir şey yoktu. Ben önce 40-50 sayfalık bir film hikâyesi yazdım. Fatoş hanım okudu ve onun üzerine de bunu senaryo olarak çalışmaya başladık. Bu çalışma 1,5 yıl sürdü. Son derece büyük bir anlayış ve dostluk içinde yürüttük bu çalışmayı. Öyle çok profesyonel anlamda bir çalışma da olmadı, mesela bir sözleşmemiz bile yoktu ama arada bir ortak dostumuz vardı: Tuncel Kurtiz. O önermiş beni ve bana da söyledi. Böyle çalıştık." 

"FATOŞ GÜNEY 'BEN DE YAZACAĞIM' DEDİ"

Yılmaz Güney'in hayatının çok ilginç, güzel bir hikâye olduğunu, kendisinin de insan olarak ilginç ve önemli bir insan olduğunu belirten Aral sözlerine şöyle devam etti:

"Birçok şey yapmış. Türk sinemasını adeta kendi kılıfından çıkarmış. Bir açılım sağlamış, yeni bir anlayış getirmiş, kitapları olan, romanları olan, mesela Boynu Bükük Öldüler romanıyla Orhan Kemal Ödülü'nü almış, çok yönlü bir sanatçı, iyi bir oyuncu. Dolayısıyla hikâyesi de hem çok hazin hem de çok etkili bir hikâyeydi. Ben o zaman senaryo çalışmamız bittikten sonra Fatoş Hanım'a bunu yazacağımı söyledim. O da bana 'Ben de yazacağım' dedi. 'Tamam, sen de yaz. Ben bir romancıyım. Ben bir roman olarak anlatmak istiyorum. Sen de ne tür istersen öyle yap. Farklı bakışlarımız olacaktır.' diye konuştuk. Hatta bunu şu salonda konuştuk. 'O zaman gerçek ismini kullanma' dedi. Zaten kullanmam, senaryoda bile kullanmamıştık. Ama hikâyenin bir Yılmaz Güney hikâyesi olduğunu biraz bilen herkes zaten görebilir, anlayabilir. Hiçbir romanımda da kullanmam ben gerçek isimleri.

"EĞER ARAMIZDA BİR KIRGINLIK OLSAYDI BANA KİTABINI İMZALAMAZ, GALAYA ÇAĞIRMAZDI"

İnci Aral, Fatoş Güney'in kendisini Yol filminin galasına çağırdığını, eğer belgelerini alıpgeri vermemiş olsaydı ya da bir kırgınlık olsaydı kendisini çağırmaması gerektiğini anlattı ve sözlerine şunları ekledi:

17 yıl geçti. CostaGavras önce istemişti senaryoyu ama sonra çok siyasi bulmuş. 'Ben bir evlilik ve kadın hikâyesi istiyordum' demiş ama evlilik ve kadın hikâyesini bile Yılmaz Güney'den ayıramazsınız. O zaten başlı başına siyasi bir adam. Hayatının her yanına sinmiştir. Dolayısıyla ben bu yanıtı aldım birkaç aylık çalışmamızın sonucunda. Ve senaryo kaldı. Daha sonra Fatoş Hanım bir kitap çıkardı 1 yıl sonra 'Dağlar Kendini Seveni Sever' diye. Beni de Yol filminin Türkiye'deki ilk gösterimine davet etti. O kitabını da bana imzaladı. Dostluğumuz devam ediyordu. Şimdi bana 'Belgelerime el koydu, geri vermedi' iddiasında bulunuyor. Eğer öyle bir şey olsaydı aramızın açılması gerekirdi ve beni o galaya çağırmaması, hatta sevgiyle o kitabı imzalamaması gerekirdi. Böyle bir şey tabii ki olmadı. Zaten bu konuda o kadar tutucu ki herhangi bir belgeyi başkasına getirmek, vermek ne demek, göstermez bile."

"YILMAZ GÜNEY ÜZERİNE BİR SÜRÜ ARAŞTIRMA VE KİTAP VAR"

Kitabı yazarken Yılmaz Güney üzerine medyada yer alan birçok haberin, araştırmanın ve kitabın olduğunu ve bunlardan faydalandığını belirten İnci Aral şunları söyledi:

"Çok severim ben Fatoş Hanım'ı. Çok değerli bir insandır ama çok üzgünüm böyle olduğu için. Niçin olduğunu şöyle yorumluyorum, kendisi de bir kitap hazırlığındaymış ama o kitap benimki çıktıktan sonra 'Şimdi bunu kimse okumaz. Elimde kaldı çöpe gidecek' diye endişe etmiştir. Bir telefon konuşması yaptık. Ben de öyle olmayacağını, onun benim dışardan bakarak anlattıklarımın çok çok fazlasını bildiğini söyledim. Ama şunu özellikle belirtmek istiyorum. Benimki bir roman, bir kurmaca. Kahramanımınve diğer kahramanların hepsinin ismi değişmiş durumda. Ve inanın çok büyük bir sevgiyle yazdım. Çok büyük bir sevgiyle, saygıyla. Ne kendisini temsil eden Nilüfer karakterine ne de Yılmaz Güney'den esinlendiğim Yavuz Günay hakkında en küçük bir kötü söz, kötü olmasa bile onları bir polemik konusu yapabilecek bir şey yoktur. Baştan sona sevgiyle yazılmış bir kitaptır. Sonra bu iddialarla ortaya çıkınca biraz üzüldüm gerçekten, çünkü bunu hak eden bir insan değilim. Çalışmam da böyle bir suçlamayla karşılanacak bir çalışma değil. Bu bir roman. Herkes yazabilir. Yılmaz Güney üzerine zaten bir sürü araştırma var. Bir sürü görüş var. Kitaplar var. Ben bunlardan yararlandım ve 'Benim senaryomu çaldı, üzerine yazdı' gibi bir şey söz konusu bile değil. Senaryo da onun değil. Senaryoyu da ben yazdım zaten. Böyle çelişkilerle dolu bir ifade var ortada. "

(FOTOĞRAFLI)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!