Güncelleme Tarihi:
İstanbul, 8 Ocak (DHA) – Kamuoyunda Avrupa Birliği (AB) desteği ve AB algısı kamuoyu araştırması sonuçlarını değerlendiren İktisadi Kalkınma VAkfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, “AB üyeliği Türkiye için geride bırakılmış, geçerliği olmayan bir hedef değil. Tam tersine, tüm zorluk ve engellere rağmen, güncelliğini ve geçerliğini koruyor” dedi.
İktisadi Kalkınma Vakfı’nın (İKV) tarafından, 18 ilde 1311 katılımcı ile gerçekleştirilen Kamuoyunda AB Desteği ve AB Algısı kamuoyu araştırması sonuçları İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu tarafından açıklandı.
Araştırmada sorulan, “Türkiye’nin Ab üyeliğinin desteklenip desteklenmediği” sorusuna katılımcıların yüzde 78.9’unun AB üyeliğini desteklediği ve bu puanın 2016 yılına göre yüzde 13.7 artış gösterdiğini söyleyen Zeytinoğlu, “2017’de AB ile yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, araştırmadan % 78,9’luk bir destek çıkması son derece önemlidir. Bu yüksek destek düzeyi, hükümetimize de bir mesaj niteliğindedir. AB sürecinde gerekli reform adımlarının atılması ve AB ile yeniden yakınlaşma yönünde halkın iradesinin var olduğunu ortaya koymaktadır. Aynı zamanda, AB için de bir uyarı niteliğindedir. Türkiye’yi gözden çıkarmak ya da AB’den dışlamak yönündeki politikaların vizyonsuz ve sağduyusuz olması yanında, AB üyeliğini çoğunlukla destekleyen 80 milyonluk bir ülkeyi dışarda bırakmanın ahlaki ve stratejik açıdan da son derece yanlış olacağını ortaya koymaktadır” dedi.
Yakın gelecekte Türkiye’nin AB’ye üye olacağını düşünen katılımcıların, 2016 yılına göre yüzde 4.4 azalarak yüzde 31.2 olarak gerçekleştiğini bildiren Zeytinoğlu, “2016’da AB üyesi olunacağına dair inanışın az da olsa artmasında o dönemde, mülteci krizi sebebiyle AB ile bir yakınlaşma olması, yeni fasılların açılması ve vize serbestliği sürecinde yol alınmasının etkili olduğu düşünülebilir.”
Katılımcıların yüzde 62.1’inin AB üyesi olunacağına dair inancının azaldığını söyleyen Zeytinoğlu, “Bu sonuçlar, Türkiye’nin AB üyelik sürecinde yaşanan sorunların, sürecin durma noktasına gelmesinin, bazı AB üyesi devletlerin olumsuz yaklaşımlarının ve Türkiye’de AB reformlarının yavaşlamasının halkın genel olarak sürece duyduğu inancı azalttığını ortaya koymaktadır. Genel olarak üye olunacağına dair bir ümit kaybı ve hayal kırıklığı söz konusudur” dedi.
Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların AB üyeliğini destekleme nedenleri, yüzde 48.3 ile refah ve ekonomik gelişmişlik düzeyi, yüzde 38.1 ile demokrasi ve insan haklarının gelişmesi ve yüzde 34.5 ile Avrupa’da dolaşım, yerleşme ve eğitim imkanı olması yönündeki beklentiler oldu. Zeytinoğlu AB üyeliğini destekleme sebepleri hakkında, “Bu sonuçlar AB üyeliğine verilen desteğin büyük ölçüde yaşam kalitesini doğrudan etkileyen ve yeni olanakları gündeme getiren unsurlarla bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır “ dedi.
AB üyeliğini desteklememe nedenleri ise, yüzde 25.2 ile üyeliğin kültür ve kimliğe zarar verme endişesi, yüzde 24.6 ile AB’nin geleceği olmadığı yargısı ve yüzde 23.5 ile AB’nin Türkiye’ye çifte standart uyguladığı algısı olduğunu söyleyen Zeytinoğlu, “ AB üyeliğinin ulusal egemenlik ve bağımsızlığı zedeleyeceği algısı ise yüzde 17.2 ile dördüncü sırada belirtilen seçenek olmuştur. Sonuçlar AB üyeliğini desteklemeyenlerin büyük ölçüde AB ile ilgili olumsuz bir imaja sahip olduklarını ve AB’nin Türkiye’ye yaklaşımına tepki duyduklarını ve kimlik ve kültür açısından özelliklerini koruma endişesi taşıdıklarını göstermektedir” dedi.
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’nin AB üyeliğinin önündeki en önemli engellerin neler olduğu sorulduğunda ise, yüzde 46.6 ile ekonomik sebepler, yüzde 44.3 ile çifte standart uygulaması ve yüzde 25.3 ile AB kamuoyundaki önyargı ve algılar gelirken, dini ve kültürel farklılıklar yüzde 23.6 ile dördüncü sırada engel olarak kaydedildi. Türkiye’nin AB müzakere sürecindeki vetoların sebebi olan Kıbrıs meselesi ise katılımcıların sadece yüzde 4.3’ü tarafından en önemli engel olarak nitelendirildi.
Kamuoyu araştırmasının konusunu oluşturan AB algısına ilişkin sorunun cevaplarını yorumlayan Zeytinoğlu, “’AB sizin için ne ifade ediyor’ sorusuna karşılık, katılımcıların yüzde 41.4’ü yüksek refah düzeyi ve ekonomik gelişmeyi tercih ederken, yüzde 30.8 demokrasi ve özgürlük, yüzde 26.5 serbest dolaşım ve sınırların kalkması, yüzde 26.2 kültür ve uygarlık seçeneklerini seçmiştir. Buradaki yanıtlar da “AB üyeliğini destekleme nedenleri” sorusuna verilen cevaplar ile uyumludur. Vatandaşımızın gözünde AB öncelikle bir yüksek refah, demokrasi ve özgürlük alanı olarak görülmekte ve bu alandaki serbest dolaşım hakkı da belirgin bir özellik olarak öne çıkmaktadır” dedi.
Zeytinoğlu, araştırmada AB algısına ek olarak, katılımcıların Türkiye’nin diğer ülke ve ülke grupları ile olan ilişkisine dair düşüncelerinin de sorulduğunu söyledi ve ekledi, “Buna göre, Türkiye’nin en önemli ekonomik ortakları sorulduğunda ilk sırada yüzde 27.8 ile AB yer alırken, bunu yüzde 19.3 ile Rusya ve Orta Asya Cumhuriyetleri, yüzde 18.9 ile Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler ve yüzde 18.6 ile Ortadoğu ülkeleri takip etmektedir. AB’nin temel ekonomik partner olduğu görüşü reel veriler ile de uyumludur.”
Araştırmaya göre, Türkiye’nin siyasi olarak en önemli ortakları sorulduğunda ise yüzde 24,1 ile AB’nin ikinci sırada yer aldığını söyleyen Zeytinoğlu, “Az bir farkla Rusya ve Orta Asya Cumhuriyetleri yüzde 24.9 oranında en önemli siyasi partner olarak nitelendirilmiştir. Üçüncü sırada ise yüzde 23.6 ile Ortadoğu ülkeleri gelmektedir. AB’nin ikinci sırada yer alması son dönemde AB ve bazı Üye Devletler ile yaşanan siyasi gerilimlerin kamuoyunda bıraktığı izlenimi yansıtmakta, Rusya ve Orta Asya Cumhuriyetleri’nin ilk sırada gelmesi ise, Rusya özelinde enerji konusundaki yakın işbirliği ve özellikle son dönemde Suriye sorunu üzerinden yakınlaşmanın etkilerini yansıtmaktadır. Tabi NATO partnerimiz ve müttefikimiz ABD’nin bu sıralamada yüzde 14.3 ile dördüncü sırada gelmesi, son dönemdeki fırtınalı sürecin kamuoyu algıları üzerinde bıraktığı izleri göstermektedir” dedi.
Türkiye ve AB ilişkilerinde sizin için en önemli konular nedir sorusunun ise, yüzde 32.8 ile vize serbestliği, yüzde 31.3 ile gümrük birliği, yüzde 27.9 ile mülteci krizi olarak cevaplandığını söyleyen Zeytinoğlu, “Aslında Türkiye ve AB ilişkilerinde en önde gelmesi gereken ancak bir süredir durma noktasında olan katılım müzakereleri süreci ise yüzde 6.1 ile dördüncü sırada yer almıştır. Bu da AB ile ilişkilerimizdeki trendlerin kamuoyunda da izlendiğini göstermektedir. AB dendiği zaman, Türk halkının vize serbestliği beklentisi diğer konuların önüne geçmektedir. Alman Dışişleri Bakanı, Bulgaristan Başbakanı gibi çeşitli siyasetçiler tarafından geçtiğimiz günlerde gündeme getirilen özel ortaklık türü bir ilişki ise katılımcıların sadece yüzde 1.4’ü tarafından önemli konu olarak nitelendirilmiştir.
Sonuçları birkaç kelime ile şu şekilde özetleyebiliriz;
- AB üyeliğine destek artıyor. Ancak AB üyeliğinin gerçekleşeceğine dair inanç azalıyor.
- AB büyük ölçüde bizim için ekonomik refah, özgürlük ve demokrasi ile serbest dolaşım anlamına geliyor.
- AB üyeliğini desteklememizin arkasında da büyük ölçüde bu sebepler yatıyor.
- Yani AB Türk halkının aş ve iş arayışına ve özgürlük arzusuna tekabül ediyor.
- Bu da demektir ki AB üyeliği Türkiye için geride bırakılmış, geçerliği olmayan bir hedef değil. Tam tersine, tüm zorluk ve engellere rağmen, güncelliğini ve geçerliğini koruyor.