Güncelleme Tarihi:
İstanbul, 24 Ekim (DHA) – Global yönetim danışmalığı firması McKinsey’in analitik desteği ile hazırlanan Hazırgiyim Sektörü Vizyon Belgesi’ni açıklayan İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB), Başkanı Hikmet Tanrıverdi, “Türkiye’yi altı stratejik hamle ile hazır giyim ihracatında dünya üçüncülüğüne taşıyacağız.” dedi.
Avrupalı markaların komşu ülkelerden yaptığı alımın beş yıl sonra 30 milyar dolara ulaşacağını söyleyen Hikmet Tanrıverdi, Türkiye’nin ‘yakın ülke’ kartını kullanarak sadece AB ülkelerine ihracatını 22-23 milyar dolara çıkarabileceğini bildirdi. Tanrıverdi, altı stratejik atağın hayata geçirilmesi durumunda 60 milyar dolar ihracatın yakalanabileceğini vurguladı.
Dünyanın önde gelen araştırma şirketlerinden McKinsey’in analitik desteği ile hazırlanan “Hazırgiyim Sektörünün Vizyon Belgesi” raporunun ışığında oluşturulan ve Türkiye’yi hazır giyim ihracatında dünya 3’üncüsü yapmayı hedefleyen strateji, İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi tarafından kamuoyuna açıklandı.
Tanrıverdi, sektörün önde gelen isimlerinin de yer aldığı toplantıda hazır giyim ve konfeksiyon endüstrisinin Türkiye ekonomisi için hayati önem taşıdığının altını çizdi. Tanrıverdi, 2023 yılı için konulan 60 milyar dolar ihracat hedefinin sektörün orta ve uzun vadede kritik rolünü sürdüreceğinin en önemli işareti olduğunu söyledi. Hazır giyim sektörünü bu iddialı hedefe ulaştıracak alt yapıyı oluşturmak için kamu otoritesi ile el ele büyük bir uyumla çalıştıklarını vurgulayan Tanrıverdi, “Hazır giyim ve konfeksiyonda Türkiye olarak küresel oyuncular arasında yer alıyoruz. Dünyanın yedinci, AB’nin üçüncü büyük tedarikçisiyiz. 60 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabilmemiz için dünya ölçeğinde üçüncü büyük tedarikçi olmak durumundayız. 10 yıllık dönemde Türkiye hazır giyim ihracatı dünya ortalamasının altında büyüdüğü için pazarda da bir daralma ile karşı karşıya kaldık.” dedi.
Hikmet Tanrıverdi, Türkiye’nin hazır giyimde en büyük pazarının AB olduğunu hatırlatarak, hızlı teslim ve tasarım gücüyle rakiplerinden ayrıştıklarını ve Avrupalı alıcı tarafından farklı bir yere konulduklarını söyledi. Sektör olarak alternatif pazarlara yoğunlaşmanın bir sonucu olarak Türkiye hazır giyim ihracatında AB’nin payının yüzde 71-72’lere düştüğünü hatırlatan Tanrıverdi, “Dünyanın en büyük üç ihracatçısından biri olabilmek için kimsenin oynayamadığı bir oyunu oynamak zorundayız. Bu oyunu oynayabileceğimiz tek sahne var, o da AB pazarı. Türkiye olarak Avrupa’nın yakından tedarik pazarının yarısına sahibiz. Avrupa’daki perakendeci dostlarımız 2023 yılında 30 milyar dolara yakın alım yapacaklar. Biz işte bu noktada ‘yakın ülke’ kartımızı oynayacağız ve yakından tedarik pazarındaki payımızı yüzde 75’e yükseltip AB’ye yıllık ihracatımızı 22-23 milyar dolarlar seviyesine taşıyacağız.” dedi.
Hikmet Tanrıverdi, Türk hazır giyim sektörüne Avrupa’da daha fazla alan açmanın yolunun tasarım ve markalaşmadan geçtiğinin altını çizerek, Türkiye’yi 60 milyar dolar ile hazır giyim ihracatında dünya üçüncülüğüne taşıyacak stratejiyi şöyle özetledi:
En dijital tedarik zinciri: Üreticilerin dijitalleşmeye yatırımını teşvik ederek, Türkiye en dijital tedarik zinciri konumuna taşınacak. Böylece küresel alım gruplarıyla stratejik işbirliğini arttıracak alt yapı güçlendirilecek.
Küresel ilk 100’de 5 Türk markası: Küresel ilk 100’de bir perakende markası olan Türkiye’nin, yükselme şaşı oaln markalarınızı destekleyerek bu rakamı en az beşe çıkarmak için kamu otoritesinin gücünden yararlanarak çalışmak.
Verimlilikte öncü üretici: Üretimde birim maliyetleri düşürebilmek için üyelerin verimlilik odaklı yatırımlara teşvik edilmesi ve orta fiyat seviyelerinde rekabet gücünü arttırmak.
Hızlı moda tasarımı ve katma değerli ürünlerde öncü: Hızlı moda tasarımı ve yüksek katma değerli üretim yetkinliğini arttırarak bu konuda en çok bilinen beş ülke arasına girmek.
Made Fully in Turkey: Hazır giyim değer zincirinin tüm alanlarında oynama yeteneğine sahip bir oyuncu olarak rekabetçi bir Made Fully in Turkey markası yaratmak ve yakın mesafe içinde üretimin çevresel avantajlarından faydalanarak en çevreci üretici pozisyonunu güçlendirmek.
Perakende değer zincirinde oyun alanını genişletmek: Özellikle Avrupa pazarında çok markalı ve markasız perakende mağazaları ile kuvvetli iş birlikleri kurarak Türkiye’den tedarik yapan hazır giyim toptancıları yaratmak.