IHA
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2015 13:01
Usta öykücü Hüseyin Su, “Öykümüzün Hikayesi” adlı seminerinde “Günümüz Türk Öyküsünü” anlattı. Günümüz öyküsünü son yirmi beş yıldan itibaren ele alan Hüseyin Su, öykünün ve öykücülerin artık prestij sahibi olduğunu, öykü kitaplarının, yayınevlerince önemsendiğini söyledi.
Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen “Öykümüzün Hikayesi” adlı seminerinde, öykücülüğü sekiz ayrı alanda, edebiyat kronolojisiyle mantığını kurarak ve ana hatlarıyla özetleyen Hüseyin Su, son dersinde günümüz öyküsüne değindi. Son dönem Türk öyküsü kavramının, anlaşılması güç bir ifade olduğunun altını çizen Su, “Son dönem Türk öyküsünün çerçevesini çizmek esasında zor. Çünkü ne zaman başlıyor, yazarlara göre mi, ilk yazarlara göre mi belirleyeceğiz, kim belirleyecek, tarihe göre mi belirlenecek? Bu konularla ilgili kesin bir şey söyleyemeyiz. Sanırım son yirmi beş yılı değerlendirerek, günümüz öyküsünü ana hatlarıyla anlamak mümkün” dedi.
Siyasal düşüncenin edebiyatı belirlediği 80’li yıllardan başlamanın günümüz öyküsünün çerçevesini belirleyebileceğini düşündüğünü ifade eden Hüseyin Su, “Edebiyat tarihindeki dönemler birbirinden etkilendiğinde bir zincirin halkaları gibi birbirine eklenmeli. Bizde maalesef öyle olmuyor. 80 yıllar ve 90 yıllar arasında da farklar görüyoruz.” diyerek günümüz öyküsünün son yirmi beş yılda çerçevesini çizen konuları değerlendirdi.
“YAYINEVLERİ BİLİNÇLİ OLARAK ÖYKÜ KİTABI BASIYOR”
“Bana göre öykü türünün son 25-30 yılda ilgi görmesi öykümüz için çok mühim. Öykü artık saygı görüyor. Öykü, bir zamanlar yayınevleri için sadaka olarak basılırken, bugün yayınevleri bilinçli olarak öykü kitabı basıyor. Bu süreçten daha önce kadın öykücü sayısı bir elin parmağını geçmezken, 80’den sonra kadın öykücü sayısı artmıştır. Bu artış insanı hissetmek anlamında öykümüze bir duyarlılık taşımıştır. Öykü dergilerimiz de son yirmi beş yılda artmıştır. Bu süreçten önce ancak dört beş öykü dergisi varken son yirmi beş yılda Öykü dergiciliği büyük ivme kazandı. Düzenlenen öykü günleri, öykü ödülleri ve yarışmalar da öykümüze ilgiyi arttırmış, gençlerin öyküye yönelmesini sağlamıştır” sözleriyle son yirmi beş yıldaki öykü serüvenini ele alan Hüseyin Su, bu artış ve ilginin öyküye faydası ve zararını da şu sözlerle özetledi: “Öyküyle ilgili düzenlenen günler ve ödül çalışmalarında biraz indirgeme yöntemi kullanılıyor, bu öykümüze zarar veriyor gibi. Fakat bu çalışmaların faydasının daha çok olduğunu düşünüyorum. Son yirmi beş yıldaki bu çabalar öykümüzün hikayesine büyük katkı sağlamıştır. Öykü ve öykücü artık bir prestij sahibi. Bu çok önemli, çünkü öykü, ilgi gördükçe sanatçılar da motive oluyor. Peki, bugünün bu ivmesinden, birikiminden yarına ne kalacak? Öykünün değeri, öykücünün ısrarı bu sorunun cevabını belirleyecektir. Bugünün öyküsünü esas olarak yarın konuşmak lazım”.
Hüseyin Su; program sonunda seminerini sekiz ay boyunca takip eden ve aralarında eleştirmen Ömer Lekesiz, öykücü Cemal Şakar, İsmail Isparta, Aykut Ertuğrul, Recep Seyhan ve Güray Süngü gibi günümüz edebiyatından önemli isimlerinin de bulunduğu dinleyicilerine ilgilerinden dolayı teşekkür etti.