Güncelleme Tarihi:
Deniz Kılınç / İstanbul, 2 Ağustos (DHA) – Hollanda Türkiye Ticaret Odası (HTTO) Başkanı Ethem Emre, Türkiye ve Hollanda arasındaki olası işbirliği imkânlarının ekonomik ve ticari fırsatlara dönüştürülmesi için “yoğun çaba sarf edildiğini” söyledi.
Türkiye ve Hollanda ilişkileri, siyasi gerginlik döneminde iki ülke arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin nasıl etkilendiği ve son dönemde atılan siyasi yumuşama adımlarına paralel olarak ekonomik ve ticari ilişkilerin ne yönde ivme kazanabileceği konularına ilişkin HTTO Başkanı Ethem Emre, DHA’nın sorularını yanıtladı.
Türkiye Hollanda ilişkileri hakkında Emre şu bilgileri verdi:
“Türklerle Hollandalılar arasındaki ticari ilişkiler 400 yıl öncesine dayanmaktadır. Önceleri Hollandalı tüccarlar tarafından satın alınan başlıca ürünler Suriye ve İran’dan ipek, Asya’dan da baharat olmuştur. 17’nci yüzyılda da Türkiye Hollanda’ya Angora yünü ve pamuk ihraç etmeye başlamış, Hollanda da buna karşılık İzmir ve İstanbul’a pamuklu ve yünlü kumaş göndermiştir. 19’uncu yüzyılda tütün, Türkiye’den Hollanda’ya ihraç edilen en önemli tarım ürünü olmuştur.
“Çağdaş Türkiye ile Hollanda arasındaki ticari ilişkilerin güçlendirilmesi için 1934’te Türk Hollanda Derneği kurulmuş ve takiben çok uluslu şirketlerden Philips ve Unilever Türkiye'de üretime başlamıştır. 1996 yılında Avrupa Topluluğu ve Türkiye arasında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması, sanayi ürünlerine uygulanan vergileri kaldırarak, iki ülke arasındaki ticaretin artmasına yardımcı olmuştur.
“Hollanda tarih boyu her zaman için, Türkiye'nin en önemli ticaret ortakları arasında yer almıştır. 2017 yılı verilerine göre Hollanda Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında dokuzuncu, en çok ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında da 15’inci sıradadır. Yani toplam dış ticaret hacmine göre ise 7.5 milyarı aşan dış ticaret hacmiyle 13’üncü sırada gelmektedir. Özetle toplam dış ticaret hacmine göre en fazla dış ticaret yaptığımız ilk 15 ülke içindedir. Bunun yanı sıra Türkiye’ye yapılan doğrudan dış ticaret yatırımlarında Hollanda ilk sırada geldiği gibi, yurtdışına, bilhassa Avrupa’ya açılmak isteyen Türk müteşebbislerinin, Avrupa’da ilk tercih ettiği ülkelerden birisi de Hollanda’dır.”
Siyasi gerginlik döneminin Hollanda ve Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari ilişkileri ne düzeyde etkilediğine ilişkin sorulan soruya Emre, şu şekilde cevap verdi:
“Biz politik bir kuruluş değil, ticari ve ekonomik işbirliği kuruluşuyuz. Ancak, herkesin malumu olduğu üzere, doğal olarak politik gelişmeler ekonomik ve ticari ilişkileri de olumlu ya da olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Ancak yukarda ilk sorunuzda da bahsettiğim gibi, her iki ülke arasında tarihsel olarak süregelmekte olan köklü ticari ekonomik ilişkiler, görüldüğü üzere söz konusu gerilimi de 16 ay gibi kısa bir sürede aşılmasını sağlamıştır.”
Hollanda ile Türkiye arasındaki söz konusu ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi için konusunda HTTO’nun ne tür katkılarda bulunmayı hedeflediğine ilişkin Emre, şöyle konuştu:
“İşin aslına bakarsanız, şu ana kadarki sorularınızı yanıtlarken, Hollanda ve Türkiye arasında ne denli önemli bir ticaret bağı olduğunu vurgulamaya çalıştım. Ancak yine de ortada her iki ülkenin de istifade edip uygulamaya dönüştürebileceği ve maalesef daha henüz tam anlamıyla aktive edilememiş oldukça büyük bir potansiyel mevcuttur. Çok somut rakamlara dayalı bir örnek vermek gerekirse, 2017 yılı sonu itibarıyla Ticaret Bakanlığı verilerine göre Türkiye’ye Doğrudan Yabancı sermaye gittiğinde 24 milyar dolar ve yüzde 16.1’lik pay ile Hollandalı kurumlar açık ara birinci sırada yer almaktadırlar. Hollanda’yı 11.5 milyar civarında bir toplam doğrudan yabancı yatırım girişiyle ve yüzde 7.6’lık pay ile ABD takip etmektedir. Ancak diğer bir açıdan da bakacak olursak Hollanda’nın yurtdışına yapmış olduğu doğrudan yabancı yatırımlarda Türkiye’nin almış olduğu pay sadece yüzde 2.0 civarındadır. Bu rakamları sadece bir hususta bir örnek olmak üzere verdim size. Özetle her konuda daha ortada harekete geçirilebilecek çok büyük bir potansiyel bulunmaktadır.
“Zira her iki ülkenin de işbirliğini geliştirilebilmesi yönünde büyük avantajları söz konusudur. Sözgelimi en başta göze çarpan bir unsur olarak, Hollanda stratejik konum açısından Avrupa’da en kazançlı tüketici pazarlarının yüzde 95’ine 24 saat mesafededir ve Avrupa’nın lojistik ve network merkezidir. Stratejik konumunun yanı sıra, gerek teknik anlamda gerekse hukuksal anlamda gelişmiş altyapısı ile sekiz binden fazla uluslararası kuruluşa ev sahipliği yapmakta ve gayrisafi milli hasılasının yüzde 50’sini yabancı kaynaklardan temin etmektedir. Özetle ifade etmek gerekirse, Hollanda ülke olarak sadece doğrudan yabancı yatırım yapan bir ülke değil, aynı zamanda, yoğun miktarda doğrudan yabancı yatırım da çeken bir ticaret merkezi konumundadır. İki kıta arasında bir köprü olması, tarihi İpek Yolu’nun en stratejik konumlarından birisi üzerinde yer alması gibi unsurları göz önüne aldığınızda, Türkiye’nin avantajları da gayet açıktır. O zaman da doğal olarak bu potansiyeli daha nasıl geliştirmeli diye sormadan edemiyor insan.
“HTTO da bu misyon ve vizyonla hareket eden bir kuruluş. HTTO, Hollanda ve Türkiye’de yerleşik özel ve kamu kuruluşlarının ticari ve ekonomik aktivitelerinin, belirlemiş oldukları kurumsal hedefler doğrultusunda ilerlemelerinde katkıda bulunmak amacıyla kurulmuş bir kurumdur. Her iki ülke hakkındaki iş kültürü ile ilgili hususlarda ve ilaveten endüstriyel, teknik, teknolojik, ticari, hukuki ve sektörel konularda destek verme adına Türk ve Hollanda iş dünyasına hizmet etmektedir. Kurum olarak her biri teknoloji, finans, hukuk vb. gibi farklı konularda ve farklı sektörlerde uzman ekibimiz ve de anlaşmalı çözüm ortaklarımızla; hemen her çeşit sektörde faaliyetlerini sürdüren kamu ve özel kurum ve kuruluşlarının, sektörel bazda meslek odalarının, ekonomik ve ticari çalışmalarında, sektörel bilgi ışığında daha sağlam ve daha güçlü adımlar atmalarına, geniş iletişim ağımız vasıtasıyla (gerektiğinde) gerek yerel gerekse uluslararası teşvik ve destek imkânlarından da yararlanarak stratejik hedeflerine ulaşabilmelerinde, özgün çözümler üreterek destek vermekteyiz. Özetle ifade etmek gerekirse, her iki ülke arasındaki işbirliği imkânlarını, ekonomik ve ticari fırsatlara dönüştürebilmek için yoğun çaba sarf etmekteyiz.
“Türk ve Hollandalı iş dünyasına bu hizmetleri sunarken tarafımıza talepler başlıca iki şekilde gelmektedir. İlk tipte, Türk ve Hollandalı iş dünyası temsilcileri talep ettikleri hizmeti alabilmek için, iletişim bilgilerimiz üzerinden bizlerle temasa geçerek talepte bulunmaktadırlar. Talepler genel bilgileri içeriyor ve HTTO arşivlerinde bulunuyorsa, herhangi bir ücret ödemeden bu bilgileri iş dünyası ile paylaşıyoruz. Ancak, şahsa ya da firmaya özel, örneğin, pazar araştırması gibi belli spesifikasyonlara sahip iş/yatırım ortağı temini vb. gibi özel uzmanlık gerektiren talepler olursa, tabii ki masrafları talibinden tahsil ederek, uzman çözüm ortakları kanalıyla hizmet vermek de mümkün. İkinci tipte ise sektörel meslek odalarını, ilgili üniversite araştırma merkezlerini vb., bizzat ziyaret ederek taleplerini dinliyor ve çözümler üretiyoruz, ki biz buna proaktif yöntem adını veriyoruz.”
HTTO olarak yüz yüze görüşmelerin ikili kurumlar arasında daha aktif bir rol oynadığına değinen Emre, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Örneğin, son dönemde her iki ülke arasındaki siyasi gerginliğin atlatılması ve yumuşama ortamına geçilmesine paralel olarak, bizlerde stratejik olarak, ekonomik ve ticari anlamda proaktif yönteme daha ağırlık vermiş durumdayız. Örneğin son bir ay içinde çeşitli Hollanda Meslek Odaları, KOBİ Birlikleri vb. kuruluşlarla yüz yüze toplantılar yaparak onların görüş ve önerilerini de dinledik. Yine 10 Ağustos’tan, Ağustos sonuna kadar olan dönemde de Uluslararası Projeler ve İş Geliştirme Koordinatörümüz ve çözüm ortaklarımızdan biri olan Green & Black International Başkan Vekili Sayın Adnan Büyükbilgin’de İstanbul, Ankara, Samsun ve zaman anlamında mümkün olabilirse Kayseri illerinde çeşitli sektörel meslek odalarını, borsaları, üniversite araştırma merkezlerini, kamu ve özel teşebbüs kurumlarını ziyaret edecek. Özetle talepleri bizzat yerinde gözlemleyecek ve de kurumsal hedeflerine ulaşmada bizden talep ettikleri hususlarda ne tür çözümler üretebileceğimiz/önerebileceğimiz ve de hangi hususlarda ne tür yardımcı olabileceğimiz konularında görüş alışverişinde bulunacaklardır.
“Takdir edersiniz ki uluslararası İşbirliği denildiğinde, pratikte ülke dışında yerel ortak bularak distribütörlük anlaşmaları yapmaktan, yurtdışında iştirak/ofis/şube açmaya; lisanslı üretim işbirliğine girmekten, yerli ve/veya yabancı ortaklarla yurt içi veya yurtdışında ortak teşebbüsler kurmak ve/veya ortak yatırımlar yapmaya ve hatta şirket birleşmelerine kadar, değişik uluslararası iş birliği çeşitlerine ve uygulamalarına rastlamak mümkündür. Bu nedenle zaman zaman kurumlarla yüz yüze görüşerek konuları karşılıklı irdelemek ve kurumun/kurumların hedef ve stratejilerine uygun iş modellerini karşılıklı istişare ederek geliştirip önermek daha etkin bir yöntem olmaktadır. Ve bizlerde HTTO olarak, yukarda da değindiğim gibi, bilhassa bu dönemde, ekonomik ve ticari anlamda proaktif çalışmalara daha ağırlık vermiş durumdayız. Kurumumuz herhangi bir spesifik sektör ayrımı gözetmeksizin her türlü işbirliği imkanlarında, gerek hukuki, gerek mali ve gerekse teknolojik anlamda her türlü desteği sunabilmektedir.” (Fotoğraflı)