IHA
Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2016 13:09
DERMATOLOJİ UZMANI DR. GÜL YILDIRIM, YAŞLANMANIN ÇEVRESEL VE GENETİK ETKENLERİN BİLEŞİMİ SONUCU ORTAYA ÇIKAN DOĞAL, ANCAK PEK DE HOŞLANMADIĞIMIZ BİR DURUM OLDUĞUNU BELİRTTİ.
Dermatoloji Uzmanı Dr. Gül Yıldırım, yaşlanmanın çevresel ve genetik etkenlerin bileşimi sonucu ortaya çıkan doğal ancak pek de hoşlanmadığımız bir durum olduğunu belirtti.
Dr. Plus Dermatoloji Klinikleri Genel Koordinatörü Dermatoloji Uzmanı Dr. Gül Yıldırım, “Kozmetik dermatoloji ile ilgilenen bir dermatalog olarak sizlere yaş yönetimini dermatolojik yönden anlatmaya çalışacağım. Yaşlanma çevresel ve genetik etkenlerin bileşimi sonucu ortaya çıkan doğal ancak pek de hoşlanmadığımız bir durum. Cildin yenileme kapasitesinin yaşla azalması sonucu karşımıza incelmiş, esnekliğini ve homojenliğini kaybetmiş daha ileri dönemde deformasyonların gözlendiği cilt yapısı olarak çıkar.” dedi.
Dr. Gül Yıldırım, cilt bakımı hakkında şöyle konuştu:
“Yaşlanma belirtilerini geri çevirmek için estetik uygulamaların ilk dönemlerinde yaşlanma karşıtı olarak tanımlanan tamamen kırışıklıkları yok etme, boşlukları doldurmaya yönelik abartılı uygulamalar yapılıyordu ve sonuç doğal hatlarını kaybetmiş, ifadesiz eskisinden tamamen farklı yüzler olarak karşımıza çıkıyordu. Günümüzde yaşlanma karşıtı uygulamalar, yerini aging management olarak ifade edilen yaş yönetimi felsefesini benimseyen uygulamalara bırakmıştır. Yaş yönetimi öncelikle korumayı, bilinçlendirmeyi ve kişiye özel tedaviler sunulmasını hedefler. 20-30 yaş aralığında cildin erken yaşlanmasına neden olabilecek faktörler engellenir. Güneşten korunma, uyku düzeni, bilinçli cilt bakımı için doğru ürün kullanımı, kış mevsiminde peeling uygulamarı, mimik çizgilerinin önüne geçmek için naturel botox uygulamarı mevsim dönümlerinde cildin savunmasını arttıran ışık dolguları gibi işlemlerle cildin uyarılması ve kollajen sentezinin optimum seviyede tutulması amaçlanır. Hyalluronik asid içeren dolgular bir yandan cildin kaybettiği hyaluronik asidi yerine koyarken diğer yandan cilt için gerekli antioksidanlar sayesinde dış etkenlere karşı cildi korur.40-50 yaş aralığında saydığım önlemlere ilave olarak yağ dokusunun azalmasına bağlı oluşan çökmeleri tedavi etmek üzere dolgu uygulamaları yapıyoruz. Dolgu uygulamalarında boşluk doldurmak yerine artık doğal kıvrımların korunduğu, yeteri kadar volüm kazandırılarak daha doğal sonuçlar elde ettiğimiz yeni teknikler kullanıyoruz. Yüzde aynı zamanda lifting etkisi yaratan kanülü vektörel çalışmalarla seanstan hemen sonra farkı görebiliyoruz. Aynı zamanda cildin elastikiyet kaybının hissedilmeye başlandığı bu yaşlarda cildi soymadan ısıtarak sıkılaştırmayı sağladığımız ütüleme tedavileri ile oldukça iyi sonuçlar alıyoruz.50-60 yaş aralığında yağ dokusu kaybı derin dolgu uygulamaları ile düzeltilirken fraksiyonel lazer tedavileri ile cilt sıkılığı ve kalitesini yeniden kazanabiliyoruz.”