Güncelleme Tarihi:
Gül KABA- Özgür KUMANOVALI/İSTANBUL, (DHA) - KORE Savaşı sırasında yaşamları kesişen Astsubay Süleyman Dilbirliği ile Ayla'nın yıllar sonra beyaz perdeye aktarılan ve milyonları gözyaşlarına boğan 'Ayla' filmine benzer bir yaşam hikayesi daha ortaya çıktı. Kore Gazisi 90 yaşındaki Mehmet Çavuş, bölüğün önünde bulduğu 4 yaşındaki erkek çocuğa baktığını söyledi. O günleri anlatırken gözleri dolan Mehmet Çavuş, "Çok sevimli, güler yüzlü, komik bir çocuktu, hatırladıkça boğazıma bir şeyler düğümleniyor" dedi.
Kore Savaşı'nın başka yüzünü gözler önüne seren, Türkiye'nin yanı sıra dünyanın birçok ülkesinde izleyenlerin yüreklerini sızlatan, Ayla ile Süleyman Astsubay'ın hikayesinin anlatıldığı 'Ayla' filmi, Türkiye'nin 2018 yılı Oscar aday adayı da olmuştu. Benzer bir hikaye, savaşın 65'inci yıl dönümünde 90 yaşındaki Mehmet Çavuş'tan geldi. 1950 yılında savaşa giden ilk tugayda yer alan Mehmet Aziz Erkmen, 1 yıl kaldığı Kore'de bölüğün yanında buldukları 4 yaşındaki erkek çocuğa bir ay boyunca baktıklarını fakat şartlar el vermediği için Güney Kore'nin Suwon şehrinde kimsesiz çocuklar için açılan Ankara Okulu'na bıraktıklarını anlattı.
'UFACIKTI, KIYAFETLERİ ÜZERİNDEN SARKIYORDU'
Erkmen, Ankara Okulu'nu, Tugay Komutanı Seyfi Binbaşı'nın açtığını ve orada kimsesiz çocuklara yiyecek, içecek yardımının yanı sıra Türkçe okuma ve yazma öğretildiğini de aktardı. "Allah savaşı hiçbir millete göstermesin" diyen Erkmen, Koreli küçük çocukla geçirdiği zorlu 1 ayı şu sözlerle anlattı:
"4 yaşında bir erkek çocuğu bölüğün yanında bulduk aldık, ona kıyafetler giydirdik ama ufacık çocuk kıyafetler sarkıyor. Çok sevimli, güler yüzlü, komik bir çocuktu. 1 ay bizle kaldı, bölük komutanımız 'Çocuğa bakamazsınız, küçük, hastalanır, Suwon şehrine götürün' dedi. Orada da sıhhiye bölük komutanı Seyfi Binbaşı kimsesiz çocuklar için Ankara Okulu açtı. Bu çocuklar orada toplandı, yiyeceklerini tugay temin ediyordu. O okulda bu çocuklara Türkçe okuma ve yazma öğretildi. Tugay orada durduğu süre zarfında çocuklara bakıldı. Komutanımız bana 'bu çocuğu Suwon'a götür' dedi, ciple aldım götürdüm, çocuğa bir isim vermemiştik. İlk savaşta bizimle birlikte 10 binlerce Kore halkı da geri çekildi. Çocuklar ağlıyor, kadınlar, yaşlılar kafileye ayak uyduramamış, hastalar terk edilmiş, 10-12 yaşındaki çocukların sırtında kardeşleri veya pirinç torbaları, aç, sefil bir vaziyette onlarca insan kaçıyordu. Bunları anlatırken boğazıma bir şeyler düğümleniyor o kadar feci bir durum. Allah savaşı hiçbir millete göstermesin."
'600 ARKADAŞIMIZ ŞEHİT OLDU'
1950 yılında Kore Savaşı'na giden ilk tugayda yer aldığını belirten Mehmet Aziz Erkmen, 5 bin kişi gittiklerini 600 şehit verdiklerini ifade etti. Birçok arkadaşının esir düştüğünü, ölen arkadaşlarının cenazelerini alamadıklarını söyleyen Erkmen, "Baskın oldu karşımızda 3 tümen var biz 1 tugayız karşımızda 10 misli bir güç var. Geri çekilmek zorunda kaldık. Bizimle birlikte Amerikan ve Güney Kore birlikleri de geri çekildi. bir yerde konakladık, bir yüzbaşı askeri arabanın üzerine çıkıp, 'biz geçmişi şan ve şereflerle dolu milletin evlatlarıyız, yarın toparlanıp arkadaşlarımızın intikamını kat kat alacağız, moralinizi bozmayın' diyor ama dinleyen yok çünkü o güç karşısında bütün birlikler bozulmuştu" diye konuştu.
'YORGUN ASKERLERE EKMEK VEREN ÇAVUŞ BENDİM'
Hiç unutamadığını anılarını da anlatan Erkemen, "Bir aracımız bozulmuştu, teğmen Niyazi bana 'git aracı getir' dedi. Yakıt deposu başka bir araca sürtmüş, yarılmış getirmek mümkün değil. Arabanın içerisi arazi haritaları ve ekmekle dolu. Baktım vadiden 70-80 kişilik bizim askerler geliyordu, çok yorgun ve bitkindiler, 'ekmek var' diye bağırdım, canlanıp koşarak geldiler, hepsine dağıtmaya yetişemeyince kendilerinin almalarını söyledim. Hatta sonra döndüm Eyüp'te Zeki adında bir arkadaşlar görüşüyorum o da Kore'deymiş. Zeki, 'Çavuşun biri Kore'de biz bitkin ve açken bir kamyon dolusu ekmek dağıttı' dedi. Ben de 'O çavuş bendim' dedim." ifadelerini kullandı.
'GİDERKEN HİÇBİR ŞEY DÜŞÜNMEDİM, TÜRKLER MUAZZAM DİRENİŞ GÖSTERDİ'
Türk askerinin savaşta muazzam bir direniş gösterdiğini kaydeden Erkmen, "Asker kendisinden 10 kat fazla düşman gücüyle savaştı. Giderken hiçbir şey düşünmedim biz askeriz verilen emri yerine getirmekle mükellefiz. Bizim askerlik anlayışımız budur. O süreçte günlük tuttum sonra onları 'Bir Gazinin Günlüğünden Kore Anıları' diye kitap haline getirdim. Biz taarruza geçtiğimizde birçok arkadaşımız vuruldu, şehit oldu. Çemberi yarıp geçtik ama diğer ülkeler de dahil birçok arkadaşımız gitti. araçlarımızı, erzaklarımızı, silahlarımızı düşman bölgesinde bırakıp canımızı kurtarıp çıktık" dedi.
'GÜNEY KORELİ ASKER 'ALLAH' DİYEREK SON NEFESİNİ VERDİ'
Savaş sırasında başından geçen bir olayı anlatan Erkmen, "15 metrelik bir yer var, tüfek atışı yapılıyor ben de nasıl geçeceğimi düşünüyorum . İki Amerikan askeri hızlı bir şekilde geçtiler, onları görünce geçeceğimi düşündüm, koştum ayağımın altında toprak fışkırmaya başladı. Kendimi yere attım, güneye doğru koşarken başım kuzeye düştü, nasıl oldu anlamadım. O sırada yanımda Güney Koreli arkadaşım vuruldu, onu çekmeye çalıştım ama çok ağırdı, çekemedim. Son nefesini Korece 'Allah' diyerek verdi" diye konuştu.