Güncelleme Tarihi:
Betül Karabacak/Oral Okayben, İstanbul, 26 Eylül (DHA) - MEMORIAL Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, 29 Eylül Dünya Kalp Günü dolayısıyla altın değerinde tavsiyelerde bulundu. Sönmez, "İlk kalp kontrolü anne karnında yapılmalı" dedi. Kalp ve damar hastalıklarında kişilerin risk grubunda olup olmadığını anlamak ve erken teşhis için ilk kontrolün bebek daha anne karnındayken yapılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Bingür Sönmez, "İlk kalp kontrolünün yapılış zamanı en sık sorulan sorulardan bir tanesi. Bugün artık 3 aydan sonra bütün gebeliklerde anne karnında ultrason yapılarak tüm organların fonksiyonları teşhis edilebiliyor. Daha sonra ilk 5 yaş içerisinde mutlaka bir eko yapılmalı. İlk 20 yaş içerisinde mutlaka tansiyon kontrolü, birkaç kez kan yağları kontrolü ve şeker kontrolü yapılmalı. Daha sonra 30 ve 40'lı yaşlara gelince 2 grup hastamız oluyor; risk grubu olanlar ve risk grubu olmayanlar. Risk grubu olanlar ailesinde diyabet ya da erken kalp ölümleri olan, kilolu, yüksek tansiyonlu insanları risk grubu olarak kabul ediyoruz. Risk grubu olanlar 30 yaşından itibaren, bunun dışındaki gruplar da 40 yaşından itibaren mutlaka yılda 1 kez efor testi yaptırmalı. Bütün risk faktörlerini de dışlamak lazım. Sigara içiliyorsa bırakılmalı, fazla kilo varsa verilmeli, düzenli yürüyüş yapılmalı, tansiyon ve kan şekeri mutlaka kontrol altında tutulmalı."Değiştirilebilen ve değiştirilemeyen risk faktörleriRisk faktörleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Bingür Sönmez, şöyle konuştu:"Genellikle insanlar kalp hastası olmamak için ne yemeleri gerektiğini soruyorlar. Bir yiyecek sayesinde kalp hastalığına hiç yakalanmama düşüncesi doğru bir yaklaşım değil. Kalp hastalıklarının oluşması çok fazla faktöre bağlıdır. Örneğin erkek cinsiyet, değiştirilemeyen bir faktör. Erkeklerde daha çok görülüyor. Genetik de değiştirilemeyen bir etken. Bunların yanında değiştirilebilen faktörler var. Obezite, yanlış, beslenme, sigara, stres de değiştirilebilen faktörler arasında. Gelişmekte olan bir ülke olarak stresimiz çok yüksek. Trafikte insanlar birbirleriyle kavga ediyorlar, işyerleri stres yüklü, öfke yönetimi söz konusu değil, ciddi bir öfke problemimiz var. Bunlarla beraber gelen obezite. İlkokul çocuklarında sofra adabı kaybedildi. İngiltere'de yapılan bir çalışmaya göre sabah ailece kahvaltı yapan ailelerin çocuklarında obezite daha az görülüyor. Biz gerek sabah gerek öğlen gerekse akşam sofra adabımızı kaybettik. Fast food tüketimi çok yaygın. Obezite ilkokul çağına kadar indi. Bu çocukların hepsi 20 yaşından sonra ciddi anlamda koroner kalp hastası olacaklar."Mısır şurubu şerbetinin zararlarıHazır gıdalarda bulunan mısır şurubu şerbetinin zararlarına değinen Prof. Dr. Sönmez, "Korkunç alışkanlık yapıyor. Çocuklarda büyüme geriliği yapıyor, ileri dönemde pankreas kanseri yapıyor, karaciğer sirozu yapıyor ve ciddi damar sertliği yaratıyor. Çok ucuz, raf ömrü uzun, dolayısıyla endüstriyel tatlıların hepsinin içerisinde mısır şurubu şerbeti var. Bisküviden gofretten tutun da reçellere, sahte ballara kadar mısır şurubu şerbetinden üretiliyor" dedi.Kalp yogası yapınKalp yogasının koroner kalp hastalıklarına iyi geldiğinin altını çizen Sönmez, "Stres yönetimi koroner kalp hastalıklarında çok önemli. Burada biz haftada 2 gün kalp yogası yaptırıyoruz. Yoga 4-5 bin yıl geçmişi olan bir gelenek. Basit bir ısınma döneminden sonra hastalara derin gevşeme yöntemleri öğretiyoruz. Özellikle hızlı konuşan, merdivenleri ikişer üçer çıkan ya da agresif , kavgacı kişilerin 3-4 seans sonra son derece sakin olduklarını görüyoruz. Bunun için öfke kontrolü yapamayan, ailesinde yüksek kalp riski olan herkese kalp yogası yapmalarını tavsiye ediyorum" diyerek sözlerini noktaladı.