Güncelleme Tarihi:
Hayati KILIÇ- Özden ATİK/İSTANBUL,(DHA) Sözcü Gazetesi'ne 19 Mayıs'ta başlatılan soruşturma ve gözaltılar, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde protesto edildi. İstanbul Barosu, Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası temsilcileri ile CHP Milletvekilleri, Sözcü Gazetesi'nin bazı yazarları, çalışanları ve gazete okurları biraraya gelerek "Özgür basın susturulamaz" sloganları attı. "Sözcü susarsa Türkiye susar" pankartı da açan grup adına gazetenin avukatlarından Celal Ülgen açıklama yaptı.
"SÖZCÜ ÇALIŞANLARI DİK DURUŞUNU SÜRDÜRECEK"
"Bugün bir hafta süren bir soruşturma sürecinin sonuna gelmiş bulunuyoruz" diyen Ülgen, "Bir haftadır çok üzüldük. Çünkü hayatın olağan akışına aykırı Sözcü'nün duruşuna aykırı, Sözcü yazarlarının düşüncelerine tavırlarına aykırı, çok alçaltıcı ve küçültücü bir ithamla karşı karşıyaydık. Bu ithamın Sözcü'ye yakışmayacağını, Sözcü'yle herhangi bir ilişkisinin olmayacağını anlatıp durduk. Soruşturma sürecinde, emniyetteki kolluktaki ifade sürecinde, doğrusu bu absürtlüğün bir daha ortaya çıktığını gördük. 45 yıllık meslek hayatı deneyimimde çıkardığım sonuç yargıca bile havale edilmeden bu şüpheli arkadaşlarımızın serbest konusundadır. Ancak ütün buna rağmen yargının içinde bulunduğu durumu, yargıçların özgür ve bağımsız karar veremediklerini düşünerek yine de bir pay bırakmak istiyorum. Absürtlükle başlamıştım, gerçekten Sözcü'nün patronunun sayın Burak Akbay'ın FETÖ okullarında yetiştiği konusunda yandaş medyada sık sık görseller ve fotomontajlar yayınlıyordu. Bu işin ilk tetikçiliğiydi. Bunun sonucunda da böle bir iddiayla karşı karşıya kaldık. Burak Akbay'ın babası geçtiğimiz günlerde çok ayrıntılı açıklamalar yaptı. Oğlunun hangi okullarda yetiştiğini anlattı. FETÖ ile ilişkisinin olmadığını anlattı" dedi.
"BU OPERASYON NİÇİN YAPILIR?"
Ülgen, "Çok acıdır arkadaşlar, bir kimsenin herhangi bir suç işlemediğini, veya herhangi bir örgüte mensup olmadığını anlatmak zorunda bırakılması korkunç bir iştir, acı bir iştir. Ancak bir çelişkiyi anlamak istiyorum. 17-25 Aralık'ı birileri milat kabul etmişti hani? Hani FETÖ ile dostluklarını sorgulamayacaklardı da 17-25 Aralık'tan sonraki dostlukları sorgulayacaklardı? Biz abdestimizden eminiz .Biz inancımızdan eminiz. FETÖ ile ilişkimiz olmadığı gibi, FETÖ karşıtlığımızla tanınırız. Sözcü, FETÖ ile mücadelesini 2008 yılındaki, Ergenekon, Balyoz, Odatv gibi süreçlerin başladığı dönemde sürdürmeyi bilmiş ve kararlılığını göstermiştir. O halde bugün geçmişte cemaat okullarında okuduğu iftirasına dayanılarak bu operasyon niçin yapılır? Siz dün bütün kurumlarınızla ortaktınız. FETÖ bu ülkenin bütün kurumlarının kılcal damarlarına işledi. Hiç ses çıkartmadınız ve bundan mutluluk duydunuz. Bu örgütlenmenin yargı içerisinde neler kotardığını ve ülkede neler yapacağını defalarca anlattık. Sözcü manşetlerine taşıdı tınmadınız. Şimdi bu ironi nedir? Şimdi bu alay etme nedir? Sözcü etkin Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde ve muhalefetini sürdüren bir gazetedir. Sözcü susmayacak, susturulmayacak. Sözcü biziz, Sözcü hepimiziz. Önümüzdeki günlerde bütün bu baskılara karşın, bütün bu yıldırma politikasına karşın, bütün iftiralara karşın Sözcü, Sözcü'nün yazarları, Sözcü'nün çalışanları dik duruşunu sürdürecek ve muhalefete devam edecek. Çünkü halkın haber alma hakkına saygılı bir gazetedir Sözcü" dedi.
"BU GÜN VERİLECEK KARAR YARGININ KENDİSİYLE İLGİLİ OLACAK"
İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu ise açıklamasında "Bu gün sıradan bir olayla karşı karşıya değiliz. Türkiye de yargının siyasallaşmasından itibaren başlayan süreç, artık hepimiz için başka bir anlam ifade ediyor. Yargı siyasal stratejilerin parçası olmaya dönüşü. Siyaset yargı eliyle doğrudan doğruya kendi stratejilerini uygulamaya başladı. Aslında bir süredir devam eden bu sürecin bu gün de bir parçasındayız. Sözcü Gazetesi ne olduğu, ne yaptığı, ne yazdığı yazarlarıyla haberleriyle belli olan bir gazetedir. Yıllardır İstanbul Barosu olarak herkesin cemaatle bir biçimiyle işbirliği yaptığı dönemlerde bizim yanımızda hissettiğimiz, o mücadeleyi birlikte yapabildiğimiz nadir basın organlarından bir tanesiydi. Kumpas davaları sırasında tavrını açıkça ortaya koymuş olan bir basın organıydı. Medya üzerinde yapılmaya çalışılan baskılar yargı eliyle biçimlendirilmeye çalışılıyor. Önemli olan budur. Bu gün yapılacak olan soruşturma sonucunda ortaya çıkacak olan kararda aslında değiştirilmeye çalışılan yargının kendisini yargılaması anlamına geliyor. Bu gün verilecek karar Sözcü ile ilgili olmayacaktır, yargının kendisiyle ilgili olacaktır. Yargı ne kadar bağımsız olabildiğini, ne kadar tarafsız olabildiğini, eğer öyleyse, öyle bir iddia varsa bugün biraz sonra ortaya koyacaktır" diye konuştu.
"SÖZCÜ LEKE TUTMAYACAKTIR"
Türkiye Barolar Birliği Başkanvekili Hüseyin Özbek ise yaptığı açıklamada, "Demokrasilerin ölçütü, çıtası ve saygınlığı yargısıyla doğru orantılıdır. Eğer bir ülkede yargı düzgün işliyorsa, siyasetin patronajı altına girmemişse, o ülkenin saygınlığı uluslararası düzeyde demokrasi çıtası açısından sorunsuz olarak algılanır. Maalesef siyasallaşan müdahale edilen yargı, Türkiye'deki demokrasinin hukuk düzeyinin, hukuk güvenliğinin de bir ölçütü olarak, aynası olarak dünya kamuoyuna yansımaktadır. Bu gün yine yargımızın ve hukukumuzun test edileceği bir süreçteyiz. Birkaç saat sonra bu test edilmiş olacak. FETÖ ile bir cemaat yapılanması ile hiçbir şekilde bireysel düzeyde, kurumsal düzeyde, paralellik kurulması mümkün olmayan , paralel yapıyla hiçbir zaman paralelliği olmamış bir gazete üzerinden bir operasyon sürdürülmektedir. Sözcü'ye yapılan bu çamur, izafe edilen bu suçlama akıp gidecektir. Sözcü bu anlamda hiç leke tutmayacaktır. Yargının yandaşlaştırılmasının ne ölçüde vahim sonuçlara yol açtığı görülmüştür. Gerçekten bir ülkedeki demokrasinin temel ölçütü de basının özgürlüğüdür" şeklinde konuştu.
(FOTOĞRAF)