Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA)- YAŞ ilerledikçe tepeden tırnağa yaşlanma belirtilerinin gün yüzüne çıktığını söyleyen, Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Yusuf Orhan Uçal "Yaşlanmayla yüze hacim veren yağ dokuları azalıyor. Bir zaman sonra bu dokuların yerini tutan destek dokular ve deri gevşiyor. Yer çekiminin etkisiyle aşağı doğru sarkıyor. Bu sarkıklık nedeniyle çene kontürleri bozuluyor. Ancak istenildiği takdirde cilt eski haline dönüştürülebiliyor" dedi.
Kemiklerde oluşan hacim kaybının; cilt sarkması, gözlerin aşağı doğru kayması, yüzün çökmesi, göz kapağının sarkması gibi nedenlere yol açtığını belirten Op. Dr. Yusuf Orhan Uçal, sağlıklı cildin bağ dokusunda bulunan hyalüronik asitin, doğal bir şeker olduğunu, bu asitin su moleküllerini bağlayarak cildi nemlendirdiğini ve cilde elastik özelliğini verdiğini ifade etti.Op.Dr. Uçal, gün geçtikçe azalan hyalüronik asit miktarının, cildin kuruması ve incelmesi gibi sorunlara yol açtığını bu şekilde kırışıklık ve kıvrımları da belirginleştirdiğini dile getirdi.
YAŞLANMANIN ETKİLERİNİ EN AZA İNDİRİN
Hyalüronik asitin çok önemli olduğunu vurgulayan Uçal, “Yaşlanmanın etkilerini aza indiren yüz dolguları hyalüronik asit içeriyor. Cilde eklenen hyalüronik asit, kaybedilen sağlıklı görünüm ve elastikiyeti geri kazandırıyor. Bununla birlikte bu uygulama geri dönüştürülebilir özelliğe sahip. Yani istenildiği takdirde cilt eski haline dönüştürebiliyor” dedi.
“Her insanın yaşlanma şekli ve yüzünde oluşan değişiklikler farklıdır.” diyen Uçal, “Bu sebeple yüz dolgusu için doğru bir değerlendirmeye ve planlamaya gereksinim duyulur” uyarısını yaptı.
UYGULAMA SONRASI DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Yanlış miktarda yanlış derinliğe yapılan uygulamaların, doğallığını kaybetmiş, şişkin yüzlere yol açabileceğini belirten Op. Dr. Uçal, bu gibi risklerle karşılaşmamak için radikal değişiklikler yerine, yavaş yavaş ilerlemenin en güvenilir yol olduğunu söyledi.
Gençleşmek isteyen bireylerin en büyük korkusunun ‘gençleşmek isterken farklı bireylere dönüşmek’ olduğunu vurgulayan Uçal, ancak yavaş yavaş izlenen yolların doğallığı kaybetmeden ciltteki canlılığı geri kazandırabileceğinin altını çizdi.
Yusuf Orhan Uçal, bu gibi uygulamaların geçici olduğunu dile getirerek şöyle dedi: “Devam etmek istemediğiniz takdirde; hyalüronik asit doğal olarak iz bırakmadan cildiniz tarafından emilir, sonuçlar gözle görülmez hale gelir. Burada dikkat etmeniz gereken konuların başında ise güneşten, saunadan, UV ışınlarından ve çok soğuk havalardan kaçınmak geliyor. “
(FOTOĞRAF)