Fikret Seçen tutuklattığı kişiyi Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine ifade vermeye zorlamış

Güncelleme Tarihi:

Fikret Seçen tutuklattığı kişiyi Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine ifade vermeye zorlamış
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 11, 2016 16:54

Fikret Seçen tutuklattığı kişiyi Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine ifade vermeye zorlamış

Haberin Devamı

Yüksel KÜÇ/İSTANBUL,(DHA) 17 Aralık soruşturmasının savcıları Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç hakkında hazırlanan iddianamede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutuklu bulunduğu Pınarhisar Cezaevi’nde ziyaret eden Mahmut Çelik’in ifadelerine de yer verildi.

Uyuşturucu ticareti yaptığı gerekçesi ile 2011 yılında Fikret Seçen’in yürüttüğü operasyon sonucu tutuklanarak cezaevine konulan Mehmet Çelik, iddianameye giren ifadesinde Zekeriya Öz ve Fikret Seçen’in kendisini o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve çevresi aleyhine ifade vermeye zorlandığın söyledi.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından 17 Aralık savcıları Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç hakkında hazırlanan iddianamede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Pınarhisar Cezaevi’nde ziyaret eden Mahmut Çelik müşteki sıfatı ile yer aldı.

İddianamede Çelik’in müşteki sıfatı ile verdiği ifade de yer aldı. Çelik, Yüksel Kocaman ile birlikte Recep Tayyip Erdoğan'ı Pınarhisar Cezaevi’ne geldiğini, kendisinin de bir defa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyarete gittiğini söylediği öğrenildi.

‘EFKAN ALA VE MUSTAFA ERDOĞAN HAKKINDA BİLGİ İSTEDİLER’

Çelik’in iddianameye geçen ifadesinde özetle şunları söyledi:

“Yüksel Kocaman vasıtasıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kardeşi Mustafa Erdoğan ile tanıştım. 2008 yılında Pınarhisar'daki çiftliğini satarak İstanbul Bahçelievler'de bir kuyumcu dükkânı açtım. 2011 yılı ocak aylarında da ben, kardeşlerim, eşimin de aralarında bulunduğu 30-40 kişi hakkında uyuşturucu ticareti gerekçesi ile operasyon yapıldı. Operasyonda ne bende, ne de akrabalarımda herhangi bir uyuşturucu yakalanmadı. Narkotik Şubeye gittiklerinde bir gün bekledik. Ertesi gün gündüz 11:00 sıralarında yukarı çıkarılarak Narkotik Şube Müdürü’nün odasına alındım. Yanında üç kişi daha vardı. Bu üç kişi emniyet istihbarattan olduklarını söylediler. Ben uyuşturucu ile bir alakamın olmadığını söyledim. Narkotik şube müdürü, ‘senin uyuşturucu ile bir alakan olmadığını biliyoruz’ dedi. Ben de o zaman, ‘neden beni ve kardeşlerimi gözaltına aldınız’ dedim. ‘Sen bize bir hususta yardımcı ol, eğer bu konuda sen bize yardımcı olursan, biz seni serbest bırakacağız’ dediler. ‘Sen Efkan Ala, Mücahit Arslan, Mustafa Erdoğan ve Hasan Yeşildağ hakkında bize bilgi ver. Sen onlarla ilişki halindesin, onlara kadın ayarla ve onların yaptıkları işlerle ilgili bize bilgi ver. Bunlar hangi ihaleleri alıyorlar, kimlerle çalışıyorlar, ne yapıyorlarsa bize bu bilgileri topla ver’ dediler. Ben de Efkan Ala'yı tanımadığımı, Mücahit Arslan ile bir iki defa görüştüğümü, samimi olmadığını, Mustafa Erdoğan ile Hasan Yeşildağ’ı da tanımadığımı’ söyledim ve tekliflerini kabul etmedim. Aynı gün saat 21:00 sıralarında yine Narkotik Şube Müdürünün odasına çağırdım. Bu defa odada narkotik şube müdür yardımcısı, istihbarattan gelen 3 kişi vardı. Aynı teklifi yinelediler. Kabul etmedim. 3. gün yine Narkotik Şube Müdürü’nün odasına götürdüm. Yine ilk seferdeki kişiler orada bulunuyordu. Başbakana sinkaflı küfür ettiler. İstihbaratçı polis de, ‘bu kişinin 30 milyar dolar parası var. Sen buna güveniyorsun. Bunların başına bak neler gelecek. Yakında göreceksin’ diye bağırdı. Bana da hakaret etti, 2-3 tokat vurdu. Bana ‘oğlum akıllı ol. Boşuna kendini de aileni de yakma adam gibi anlat, adam gibi kabul et, İstanbul da bir numara adam olursun’ dediler.

‘KORUDUĞUN BU KİŞİLERLE F TİPİ CEZAEVİNDE BİRLİKTE KALIRSIN’

Daha sonra savcılığa çıkarıldık. Fikret Seçen'in odasına çağırdım. Narkotik şubede gördüğüm istihbaratçı polis de odadaydı. Odada ayrıca savcı Zekeriya Öz, komiser H. ve Fikret Seçen'in katibesi vardı. Katibeyi dışarı çıkardılar. Fikret Seçen bana, ‘seni uyuşturucu ile bir alakan yok. Senin iki kardeşin uyuşturucu kullanıyor ancak onları tutuklamaya da gerek yok. Ben burdayım, emniyetteki arkadaşların söylediklerini bende sana soruyorum, bunu kabul et. Sen İstanbul da uyuşturucu satsan bile sana kimse dokunmaz. Biz her konu da senin yanındayız, sen sadece bizim dediklerimiz yapacaksın. Biz sana maddi manevi her türlü desteği vereceğiz’ dedi. Kabul etmeyince Fikret Seçen, ‘eğer kabul etmezsen 20 yıldan erken dışarıyı göremezsin, seni ve aileni yatırırım’ dedi. Kabul etmedim. Bunun üzerine Zekeriya Öz, ‘sen bunlara ne güveniyorsun. Sen ne korkuyorsun. Ne babalar geldi buraya. Sen kimsin sen kendini ne zannediyorsun, teklifimizi kabul etmiyorsun’ dedi. ‘Fikret Seçen de ‘sen bunları kabul etmezsen cezaevine gidersin. Senin koruduğun bu kişilerle birlikte F Tipi Cezaevinde birlikte yatarsın. O zaman anlarsın aklın başına gelir’ dedi.

Cezaevine girdikten yaklaşık 6 ay sonra tekrar Beşiktaş'taki adliyeye götürdüm. Fikret Seçen bana, ‘daha önceki söylediklerimi kabul et seni kurtaralım. İnanmazsan biraz sonra 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini çağıracağım buraya gelecekler’ dedi. 15 dakika sonra da 13. Ağır Ceza mahkemesi başkanı ve bir üyesi geldi. Fikret Seçen yine onların yanında bana, ‘Mahmut sen teklifimizi kabul et. Mahkemen yakın, sen ve kardeşin tahliye olsun’ dedi. O iki hâkimin de ‘sen bize güven sana söz veriyoruz, Fikret'in teklifini kabul et seni tahliye edelim’ dediler. Kabul etmedim. Beni tekrar cezaevine gönderdikler.

Bundan yaklaşık 1 hafta 10 gün sonra beni yine Beşiktaş'taki adliyeye getirdiler. Müfettişler vardı. Bana, ‘Mustafa Erdoğan ve Hasan Yeşildağ cezaevine gelerek bana baskı yaptıkları için bu güne kadar konuşmadım şeklinde bize ifade ver’ dediler. Yine kabul etmedim. Aynı gün Fikret Seçen ve Cihan Kansız yine bana baskı yaptı kabul etmedim. Askerlere, ‘bunu alın götürün’ dediler.

CEZAEVİNDE DAYAK

Adliyede görüştüğüm müfettişler kaldığım cezaevine geldi. Müdürün odasına götürüldüm. Müfettişler, ‘adliyedeki teklifimizi kabul et. Namus ve şeref sözü, sen ve kardeşin 2 saat içerisinde tahliye olacaksınız’ dediler. Kabul etmedim. Bunun üzerine gardiyanlar beni karanlık bir odaya getirdikler, ‘soyun, sadece kilodun kalsın’ dedikler. Beni iki sivil çok dövdü. Bana bir evrak imzalattılar. Sonradan bunun gizli tanık olmak istediğim bir belge olduğunu öğrendim. Fikret Seçen'in bu dilekçeye istinaden beni çağırdı. ‘Gizli tanık olmak istiyormuşsun dilekçen geldi’ dedi. Ben de, ‘zorla imza aldıklarını böyle bir şeyi kabul etmediğimi’ söyledim. Beni bu şekilde Başbakan ve çevresi aleyhine bilgi toplamak için kullanmaya çalıştılar.”
 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!