FETÖ/PDY'nin medya yapılanması davası (2)

Güncelleme Tarihi:

FETÖ/PDYnin medya yapılanması davası (2)
Oluşturulma Tarihi: Eylül 19, 2017 17:17

FETÖ/PDY'nin medya yapılanması davası (2)

Haberin Devamı

Özden ATİK /İSTANBUL,(DHA) FETÖ'nün medya yapılanması davasında savunmasına devam eden gazeteci Nazlı Ilıcak, "Çocuklarıma yük olmaktan yoruldum. Cezaevinde olmaktan yoruldum. Burada sürekli suçsuzluğumu anlatmaktan yoruldum. Tahliyemi talep ediyorum" diyerek ağladı. Sanık gazeteci-yazar Ahmet Altan ise silahlı darbe yapmakla suçlandıklarını belirterek "Tek bir kanıt gösterin, temyiz hakkımdan vazgeçeceğim. Ömrümün geri kalanını bir hapishane hücresinde sessizce geçirmeye razı olacağım" dedi.

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmanın öğleden sonraki oturumunda savunmasına devam eden Nazlı Ilıcak, "Hakkımda karar verirken FETÖ ile cemaat arasındaki farkı gözetin lütfen. Bu yapı bir terör örgütünden çok daha tehlikeli. Bir terör örgütü darbe yapabilir mi? Bir terör örgütü devletin bütün kurumlarının gizlice ele geçirebilir mi? Ben bu örgütün gerçek yüzünü geç anlamış olabilirim ama katiyen suç işlemek kastıyla hareket etmedim" dedi.


 

NAZLI ILICAK "YORULDUM" DEYİP AĞLADI

AK Parti'ye oy vermiş bir insan olduğunu ve yıllardır birlikte mücadele ettiğini ifade eden Ilıcak, "Memleketimi seviyorum. 40 yıldır gazeteciyim, 70 yaşını geçtim hiçbir zaman ülkemin dışında yaşamak istemedim. Bundan sonra da kaçma niyetim yok. Delilleri karartma şüphesi yok asla. Digitürk'ü iptal etmedim, Bankasya'da hesabım yok. Samanyolu'nda çalışmadım. Ben hiçbir zaman tercih etmedim buralarda çalışmayı. Özgürce yazamayacağımı biliyordum. Mücadeleci bir yapım var. Çocuklarıma yük olmaktan yoruldum. Cezaevinde olmaktan yoruldum. Burada sürekli suçsuzluğumu anlatmaktan yoruldum. Tahliyemi talep ediyorum" diyerek gözyaşı döktü. 


 

AHMET ALTAN: "TEK BİR KANIT GÖSTERİN, TEMYİZ HAKKIMDAN VAZGEÇECEĞİM"

duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılan gazeteci-yazar Ahmet Altan ise devleti devlet yapanın yargıçlar olduğunu vurgulayarak "Yargıçlık vasfını kaybeden bir yargıç görevine devam ederse, onu o görevde tutan devlet de devlet olma vasfını yitirir. Bir yargıç mahkemede yalan söylediğinde kendi yargıçlığıyla birlikte devleti de yok eder. Bir yıl önce Mehmet Altan'la birlikte darbecilere subliminal mesaj verme suçlamasıyla gözaltına alındık. Sonra bu gülünç iddia ortadan kayboldu ve biz 15 Temmuz'da darbe yapmak ve hükümeti silahla devirmeye kalkışma suçundan tutuklandık. Biz silahlı darbe yapmışız. İsnat edilen suç bu. Hakkımızdaki bu tuhaf iddialarla ilgili bir tek somut kanıt gösterin, ben bir daha savunma yapmayacağım ve hakkımda en ağır hüküm verilse bile temyize gitmeyeceğim. Çok net söylüyorum. Tek bir kanıt gösterin, temyiz hakkımdan vazgeçeceğim. Ömrümün geri kalanını bir hapishane hücresinde sessizce geçirmeye razı olacağım" dedi. 


 

"KANITSIZ YARGILAMAYI SÜRDÜRÜRSENİZ YARGIYI, DEVLETİ YOK EDECEKSİNİZ"

"15 Temmuz'da silahlı darbe yaptığımızın somut kanıtlarını bize ve dünyaya gösterin. Gösteremeyeceksiniz. Öyle bir kanıt olmadığını siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum. Çünkü bu iddialar baştan aşağı yalan" diyen Altan, "Eğer kanıtsız bir şekilde bizi yargılamayı ve hapsetmeyi sürdürürseniz, yargıyı ve devleti yok edeceksiniz. Çok ciddi bir suç işleyeceksiniz. Türkiye, suçluların suçsuzları yargıladığı bir haydutluk ve zorbalık cangılı olacak" şeklinde konuştu.

 

MEHMET ALTAN:

Daha sonra Mehmet Altan savunmasını yaptı. Savunması için gerekli olan kitaplarına ve belgelerine cezaevinde el konulduğunu söyleyen Mehmet Altan, "Darbeyi nasıl biliyoruz, bunun hiçbir kanıtı yok. İspatı yok" dedi. Altan, "İddianamenin çıkış noktası televizyon programındaki konuşmalara göre darbeyi bildiğimizdir, savcıya göre darbe olabileceğini söylüyorsak darbeciler ile iştirak hâlimiz vardır. Yoksa darbe olabileceğini nasıl söyleriz? Hukuktan ayrılmanın ağır neticeleri olacağını 1990 yılından beri darbeleri yazan, anlatan 40 yıllık hoca ve bir yazar, bir gazeteci düşünemez, öngöremez öyle mi?" ifadelerini kullandı. 


 

"GİZLİ SAKLI İŞİM OLSA 1 DOLARLARI NEDEN TUTAYIM"

Altan, iddianamede aleyhine delil olan 1 dolar için ise şunları söyledi: "Bugün sizin de gözlerinizle göreceğiniz gibi, yırtık, tedavülden kalkmış, koridordaki vestiyerde kullanılmayan yıpranmış bir kadın çantasında eski seyahatlerden unutulmuş, F serisi 1 dolara beyhude bir anlam yükleme çabası görülmektedir. Ancak bu iddianamenin özelliği zaten budur. Ayrı bir yerde, özel olarak muhafaza edilmesi söz konusu değil, odamdaki küçük miktardaki dövizler gibi, eski, yırtık, tedavülden kalmış bir seyahat bakiyesi olduğu aşikârdır. Ben örgüt üyesi olmadığıma göre, F serisi 1 doları neden, niçin, hangi maksatla saklayacağım. Anlamı ne olacak? Doğrusu, bir iddianame daha ciddi olmak zorunda değil midir? İkincisi, 15 Temmuz sonrası 1 dolar bulundurmak suç aleti silah bulundurmaktan daha tehlikeli bir hâle gelmişti. Gizli saklı bir işim olsa, ben 1 dolarları neden tutayım?"


 

"BEN NEDEN FETÖ'NÜN MEDYA AYAĞIYIM, BEN HOCAYIM"

Benzer suçlardan yargılanan birçok sanığın tutuksuz yargılandığına da değinen Mehmet Altan, "Amaç bireysel olarak zulüm etmek ise bu hukukun dışında bir durum, ona bir şey diyemem. Ama ben mahkemelere, yargıya ve yargı bürokrasisine hâlâ güvenmek istiyorum. Adil, yansız, bağımsız, objektif ve hukuktan yana olduklarına inanmak istiyorum. Gerisi kararlara imza atanların bileceği iş. Ben sizin meslek hayatınız kadar hocalık yaptım. 30 yıllık profesörüm. Ben neden FETÖ'nün medya ayağıyım. Ben İstanbul Üniversitesinde hocayım, profesörüm" dedi. Duruşmaya ara verildi. 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!