FETÖ/PDY Adli Tıp yapılanması davası

Güncelleme Tarihi:

FETÖ/PDY Adli Tıp yapılanması davası
Oluşturulma Tarihi: Haziran 12, 2017 14:12

FETÖ/PDY Adli Tıp yapılanması davası

Haberin Devamı

 

Yüksel KOÇ/İSTANBUL,(DHA) FETÖ / PDY’nin İstanbul Adli Tıp yapılanmasına yönelik 37’si tutuklu, 3’ü firari, 52 sanığın, “Silahlı terör örgütüne üye olmak”  suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davaya başlandı. 

Adli Tıp Kurumu’nda raportör olarak çalışan tutuksuz sanık Muhammed Nabi Kantarcı, “Adli Tıp Kurumu’nda kimler FETÖ’cü sorusu üzerine, “Net bir şekilde şunu söyleyebilirim. Islak imza ekibinin sağında solunda kim varsa onlardan olduğunu düşünüyorum. Zaten yapı, kendisini gizleyen bir yapı. Devlet sırrı niteliğinde şeyler var, bunları burada kesinlikle söyleyemem” dedi. 

DAVANIN İLK DURUŞMASI

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanıkların 37’si katıldı. Tutuksuz yargılanan sanıklardan da 9’u duruşma salonunda hazır bulundu.  Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, avukatı bulunmayan sanıklar Esat Şahin, Ahmet Selçuk Gürler, Nurettin Ömür, Mine Ömür, Mehmet Burak Dalbudak, Bünyamin Başpınar için müdafi atanması amacıyla baroya müzakere yazılmasına karar verdi. İddianame hemen hemen herkese gönderildiği için okunmasına gerek olmadığını söyleyen Başkan Dağ, duruşmanın SEGBİS sistemi ile kayda alınacağını ifade etti.

Duruşmada tutuksuz yargılanan İstanbul Adli Tıp Kurumu el yazısı uzmanı Hasan Bayram, 2010 yılında Adli Tıp’ta memur olarak işe başladığını, daha sonra kurumun yaptığı sınavı kazanarak fizikçi olduğunu söyledi. 

‘HIRSIZ 1 DOLARI ÇALMAMIŞ, UNUTMUŞ’

Bayram, “Evimde bulunan 1 dolarlar çok eski tarihli. Çocukluğumdan kalma para biriktirme alışkanlığım vardı. Üniversite yıllarımda da bu parayı 60-70 dolar seviyesine getirdim, hırsız girdi, çoğunu almış, iki tane 1 doları bırakmış. O dolarlar onlar. Şüphelendiğim kişi de aynı okuldan arkadaşımdı” dedi.

Kendisinin Dursun Çiçek hadisesinden sonra Adli Tıp’ta çalışmaya başladığını söyleyen Bayram, “Dursun Çiçek hadisesi bittikten sonra ben oraya geldim. Hiçbir şekilde müdahilliğim olmadı. İmza yetkisi aldıktan sonra da kamuoyuna mal olmuş hiçbir dosyaya imza atmadım. Bank Asya’da bir hesap açmış olduğumu dahi ilk başta hatırlamadım. Sonradan hatırladım, ablama borç verdiğim param vardı, onu alınca Bank Asya’ya yatırdım. Parayı yatırdığım zaman da para yatırılmasına ilişkin bir talimattan kesinlikle haberim yoktu” iddiasında bulundu. 

Açığa alınmasının saçma bir durum olduğunu söyleyen Bayram, “Kurum başkanımız açığa alındığında bir açıklama yapıyor, benim 17-25 Aralık sürecinde FETÖ’nün propagandasını yaptığımı söylüyor. Savcı sorduğunda da bilmediğini söylemiş. İnsanların hayatlarıyla oynamak bu kadar kolay olmamalı” dedi.

Tutuksuz sanık Muhammet Nabi Kantarcı, 2007 yılında Adli Tıp Kurumu’na girdiğini, daha sonra Van’a gönderildiğini belirterek, Dursun Çiçek ve Ergenekon ile ilgili işler bittikten sonra  kurumdaki uzman kadronun Ergenekoncu oldukları gerekçesiyle tasfiye edildiğini savundu. Kurumda uzman kadronun azalması üzerine Van’dan İstanbul’a geri getirtildiğini söyleyen Kantarcı, “Fizik İhtisas Dairesi’nde raportör olarak çalışttım. Sonra da uzman oldum. 17-25 Aralık’tan 5 gün sonra 2. İhtisas Kurulu’na sürgün edildim. Burası sürgün yeri, buraya gelen dosyalar en zor, en kapsamlı dosyalardır. Burada olmamın nedeni iki tanıktır. Beni ihbar eden kişinin de FETÖ’cü olduğunu düşünüyorum” dedi.

Kantarcı, “Islak imzada kumpas davasında yargılanan Fizik İhtisas Dairesi Başkanı Eyüp Kandemir’in odasına, 17-25 Aralık’tan sonra gelmeyen yoktu” dedi.Kantarcı’nın Adli Tıp Kurumu eski Başkanı Haluk İnce’nin baldızını işe aldığını söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, “Bizim memleket biliyorsunuz akrabaya iş vermeyi sever. Nepotizm biliyorsunuz bu memleketin hastalıklarından birisidir” dedi. 

KANTARCI: ISLAK İMZACILAR ONLARDAN

Kantarcı, Başkan Dağ’ın, “Adli Tıp Kurumu’nda kimler FETÖ’cü sorusu üzerine de, “Net bir şekilde şunu söyleyebilirim. Islak imza ekibinin sağında solunda kim varsa onlardan olduğunu düşünüyorum. Zaten yapı kendisini gizleyen bir yapı. Devlet sırrı niteliğinde şeyler var, bunları burada kesinlikle söyleyemem” dedi. Kantarcı, Bank Asya’da hesabının bulunmasına ilişkin soruyu da, “Ben milliyetçi bir insanım. Bütün medya Bank Asya’yı batırmak istendiğini yazıyordu. Bankaya karşı bir linç girişiminin olduğu söyleniyordu, ben de yatırdım. Yüklü dediğiniz miktar 10 bin TL’dir. O zaman zaten terörle ilgisi yoktu. Şimdi pişmanım” diye yanıtladı. Duruşma, tutuksuz sanıkların sorgusu ile devam ediyor.  


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!