Erdoğan İstanbul'da gençlerin sorularını cevapladı (GENİŞ)

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Mayıs 04, 2018 22:21

Erdoğan İstanbul'da gençlerin sorularını cevapladı (GENİŞ)

Haberin Devamı

Harun UYANIK/İSTANBUL,(DHA)-CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Yenikapı Avrasya Gösteri Merkezi'nde düzenlenen İstanbul Gençlik Festivali'nde gençlerin sorularına cevap verdi.
"ZOR OLAN SEÇİLMEK DEĞİL, ZOR OLAN SEÇMEK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir üniversitesi öğrencisinin seçilme yaşının 18'e indirildiğini hatırlatarak, idealist bir gençken kendisinin en çok kimlerden ve hangi olaylardan etkilendiğinin sorulması üzerine, "Öncelikle ben tabii sizler gibi bu kadar genç yaşta siyasete girme şansını tahsilli olarak bulamadım. Çünkü bizim zamanımızda biliyorsunuz 30 yaş sınırı vardı. Fakat biz dedik ki 'Niye 30 yaş? Bunu indirmemiz lazım.' Fakat verdiğimiz mücadelelerden o zaman netice alamadık. Ne zaman ki iktidar olduk, dedik ki 'Biz bu yaşı indirelim.' Ve hedefe kilitlendik, önce bunu ancak 25'e indirebildik. Sonra bir şey de dikkatimizi çekiyordu, seçme yaşı 18, seçilme yaşı 25. Niye seçme 18 de seçilme 25? Halbuki zor olan seçilmek değil, zor olan seçmektir." dedi.

"PROJE BAZINDA HAZIRLIKLARIMI YAPMIŞ VAZİYETTEYİM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir üniversite öğrencisinin başkanlık sistemine geçildiğinde yapılacak ilk reformların neler olduğu ve bu reformların gençlere katkılarını sorması üzerine, "Öncelikle başkanlık seçimine geçişte malum şu anda 25 bakanlı bir kabine var. Başkanlık sistemine geçerken bizim kabinemiz kaç kişiden oluşacak? Parlamentodan gelecek milletvekillerinden oluşacak bir kabine yok artık. Dışarıdan oluşturacağınız bir kabine olacak. Bunların öyle hazırlığı yok. Bunlarda var mı bir tane Yavuz Sultan Selim Köprüsü hazırlığı, bir tane Marmaray hazırlığı var mı? Bunlarda bir tane şu anda bizim bitirmek üzere olduğumuz 29 Ekim'de açılışını yapacağımız 3. Havalimanı hazırlığı var mı? Biz açılışa hazırlıyoruz, onlar ise şu anda daha bu işin projesinde bile değiller. Biz Osman Gazi Köprüsü açtık, bitirdik. Bunların böyle bir Osman Gazi Köprüsü var mı? Bunların bir İstanbul-İzmir otoyol projesi var mı? Biz bitirdik. Bunlar daha yolun başında bile değiller. Niye? Bunların hayalleri yok ki ürünleri olsun. Daha çok söyleyeceğim şeyler var. Bütün bunlar şu anda bu manifestonun, seçim beyannamesinin içinde yer alıyor." şeklinde konuştu.

"BUNLARIN İÇİNDE DOKTOR, MÜHENDİS, EBE, DOKTORLAR VAR"
Mısır Çarşısında dolaşırken her dükkanda Suriyeli, Faslı, Cezayirlinin çalıştığını ve Türkçe konuştuklarını gördüğünü aktaran Erdoğan, "Biz de kendimize bir hedef belirledik, dedik ki, 'Biz bu insanları gerekirse vatandaşlığa alalım. Vatandaşlığa almadığımız zaman ne oluyor? Kaçak çalışıyor. Bunların içinde doktor, mühendis, ebe, doktorlar var. Eğer bunlar bizim vatandaşımız olursa kendi ekmeklerini kazanmış olur. Hep biz bakalım onlar geçinsin yok, onlar kendi kendilerini geçindirir hale gelir." dedi.

2024 AVRUPA FUTBOL ŞAMPİYONASI ADAYLIĞI
Erdoğan, Türkiye'nin 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası adaylığına ilişkin soruya, "Konuyla ilgili Futbol Federasyonu Başkanımız bütün çalışmaları getirdi. Bizim şu anda altyapımız bu işe müsait, altyapıdan yana bir sıkıntımız yok, her şey hazır. Statsa stat, her şey var, otellerimiz, her şeyimiz var. Bu diğerlerinde yok. Eğer reklamsa, 'buyur reklam da yapalım' dedim. Sonra beraber Federasyon Başkanı ile resimlerimizi çektirdik. Yeni formamızın önlü arkalı da resmini çektirdik. Onlar da şimdi sunumlarını yapacaklar. Böylece temenni ederiz ki, Federasyon uluslararası bir yanlışa uğramadan orada bir karar çıkar ve sonucu da hayırlı olur." şeklinde yanıt verdi.

"HİÇ UMMADIĞIM ANDA DARBEYLE KARŞI KARŞIYA KALDIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz'da darbe girişimini ilk öğrendiğinizde ne hissettiniz ve ne yaptınız?" sorusu üzerine, şunları söyledi: 
15 Temmuz gecesinde hiç ummadığım, beklemediğim anda böyle bir komployla, darbeyle karşı karşıya kaldık. Bizim de şöyle bir haftalık tatilimiz vardı. Bu da belki benim yani Başbakanlığım, Cumhurbaşkanlığım döneminde ilk yaptığım tatildi. Çünkü öyle benim sık sık tatile çıkmak gibi bir lüksüm yok. Bunu da bazıları belki şunu söyleyebilir, 'Bunu bir fedakarlık gibi anlatma, madem ki oradasın o zaman tabi ki iznin olmayacak daha çok çalışacaksın' diyenler var. Öyle deseler de biz olanı yine söyleyelim. Bunda da yine böyle oldu. Haber geldiği zaman bu da tabi ilgililerden, yetkililerden gelmedi. Eniştemden bu haber bana geldi. Haber geldikten sonra nedir ne değildir diye biz kovalamaya başladık. Sonra işin ciddi olduğunu öğrendik. Ciddi olduğunu öğrendikten sonra da biz hemen adımımızı attık. Tabi helikopterle bizim bulunduğumuz yerden Dalaman'a geçişimiz, Dalaman'da darbecilerin kendilerinin uçağın bulunduğu yere geliş, girişleri, uçağı kontrol edişleri. Fakat uçağı kontrol ediyorlar ama uçağın içine bakıyorlar bizi göremiyorlar, ondan sonra oradan ayrılıyorlar. Onlar uçağı zannediyorlar ki biz oradayız. Görmeyince o zaman diyorlar, 'Herhalde bunlar İzmir Adnan Menderes'deler.' İzmir Adnan Menderes'e geçiyorlar. Halbuki biz gecikmeli olarak oraya ulaşabildiğimiz için o anda yoktuk. Sonra tabi biz oraya ulaştık. Uçağımıza bindik, oradan kalktık ama son ana kadar tabi pilot da bizim nereye gideceğimizi bilmiyor. Yani Ankara'ya mı, İstanbul'a mı? Sen şöyle bir kalk bakalım, biz sana son anda söyleyeceğiz nereye gideceğini falan. Sonra işte biz son anda artık öyle bir makas noktasına geldiğimizde, dedik ki 'İstanbul'a gidiyoruz' ve İstanbul'a yöneldik. 

 F16'LAR GELİP ÜZERİMİZDEN UÇUYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Saat 01.30 civarında İstanbul'a indiklerini, çağrısına icabet eden halkın sayısının on binler olduğunu vurgulayan Erdoğan, "10 binler Atatürk Havalimanı'nda buluşunca bizim orada o gece halkımızla buluştuğumuzda bakıyorsun, F16'lar gelip üzerimizden uçuyor, helikopterler üzerimizden uçuyor. Ama halk o hali bile hiç umursamadı. Biz de indik. Hemen halkımızın arasına karıştık. Şimdi
bakıyorum, CHP ile bazıları 'Niye orada yoktu?' diyor. Ben oradaydım, nerede orada yoktum? Eşim de oradaydı, çocuklarım da oradaydı, damadım da oradaydı, kızım da oradaydı. Biz ertesi gün öğle namazına kadar, cumaya kadar oradaydık. İş bitti her şey yoluna kondu, artık 16 saat geçtiği anda darbecilerin yapacağı bir şey kalmamıştı." ifadelerini kullandı.

"BİZDEN ÖNCE GELDİ O ORAYA"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, saat 23.17'de Kılıçdaroğlu'nun da havaalanına geldiğini hatırlatarak, şunları söyledi:
"Bizden önce geldi o oraya. Geldikten sonra tabi oradan tankların hemen adeta korumasında oradan çıkıp biliyorsunuz Bakırköy Belediye Başkanının evine gitti. Bunların hepsi yani adeta belgesel çeker gibi kayıtlarda var. Sizin kayıtlarda da var bunlar. O kayıtlarda zaten bunları görüyoruz. Şimdi sen bu kayıtlara girmişsin, zaten senin artık günah defterin hazır. Şimdi yalan söylemene gerek yok. 'Ben farkında olmadım, onun için Bakırköy Belediye Başkanının evine gittim, orada bir kahve içtik, falan filan o esnada da bunlar olmuş' desen yutarlar ama sen bunları gizleyeceksin, hala yalan söyleyeceksin. Ya bunu kimse yutmaz, kayıtlardasın sen. Adeta bu dünyanın kiramen katibinleri tutmuş onun ve sen kayıttasın.

"BÜTÜN MÜDAHALE YOK EDİLDİ "
Bazı CHP'lilerin konuyla ilgili TBMM'de yaptığı konuşmalara değinen Erdoğan, şunları kaydetti:
Adamları çıkıyor Meclis'te falan filan konuşuyorlar, yalan yanlış şeyler. Bunu da bizim gözümüzün önünde yapıyorlar. Ama şimdi özellikle bu kampanya boyunca televizyonlarda, meydanlarda bunların hepsi tabi ortaya yine dökülecek. Fakat dediğim gibi biz burada kararlı bir şekilde o gece yaşadıklarımızı... Hamdolsun inançla, kararlılıkla geldik, sağ olsun Valimiz oraya geldi, Birinci Ordu Komutanımız oraya geldi. Birinci Ordu Komutanımıza 'Sen çık bir açıklama yap' dedik. O bir basın açıklaması yaptı. Biz bir basın açıklaması yaptık. Daha sonra da o gece ben bir taraftan Sayın Binali Bey'le irtibat kurarak, diğer taraftan da o gece Birinci Ordu Komutanını Genelkurmay Başkanlığına vekaleten atamak suretiyle, çünkü komuta kademesi boşluk kabul etmez. Yani siz oraya hemen ne yapacaksınız? Neyse boşluk mu var atamayı yapacaksınız. Biz o gece oraya hemen anında daha Atatürk Havalimanı'ndayken atamayı yaptık. Ümit Paşa vekaleten Genelkurmay'ı idare etmeye başladı. Boşluk olmadan oradan bütün bu müdahale evelallah yok edildi. Ertesi güne çok daha huzurlu, çok daha rahat girmiş olduk.
"Siyaset dışında en çok ne yapmaktan keyif alırsınız?" şeklindeki soru üzerine ise Erdoğan, "Şöyle biraz evime zaman ayırabilirsem ne mutlu bana. Hele hele torunlar... Allah size de torun sahibi olmayı nasip etsin, evlat sahibi olmayı nasip etsin ama en az 3. Bunların tadı başka." yanıtını verdi.

ÜNİVERSİTELERİN BÖLÜNMESİ...
Üniversitelerin bölünmesiyle ilgili soru üzerine Erdoğan, bunun ciddi manada kendisini rahatsız eden konu olduğunu söyledi.
Aslında mevcut isimlerin kaldırılmadığını ifade eden Erdoğan, İstanbul Üniversitesi'nin (İÜ) öğrenci kapasitesinin 105 bine tırmandığını, açık öğretim kısmının ise 300 binin üzerinde olduğunu anımsattı. Erdoğan, 105 bine varan kapasitenin kaliteyi düşürdüğünü dile getirerek, bu nedenle YÖK'le görüşerek bir çalışma yapmalarını istediklerini, bu konuda çalışan YÖK'ün de "Biz burayı ikiye bölelim ve fakültelerdeki sayıları da öğrenci kapasitesi esas alınmak üzere bir bölünmeye gidelim." dediğini aktardı.
YÖK'ün kendilerine önce Çapa Tıp'ın esas alınmasını, diğer tarafta da Cerrahpaşa Tıp'ın esas alınması teklifini söylediğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sonra buna bir tepki aldık. 'Çapa Tıp'ta İbni Sina ismi söylensin' denildi. Peki ne olsun? Dekanlarla YÖK Başkanımız toplantı yaptı. Sonra da şu oluştu, İstanbul Tıp bir olsun, öbür tarafta da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa bir olsun. Ama öğrenci kapasitesi ne olsun? O ikisinde de 52, 50 bin civarında olsun. 50 binin altına düşürmeyeceğiz. Mesela, önce ilk çıkanda iktisat işletme Çapa tarafındaydı, o da Cerrahpaşa tarafında alınmak suretiyle her ikisinde de öğrenci kapasitesi 50 ila 52 bin civarına geldi. Öğrenci kapasitesi itibarıyla pek fark kalmadı. Böyle bir noktaya geldiler. YÖK bu noktada adımını atmış vaziyette ama her ikisinde de İstanbul Üniversitesi adı var ve bunun yanında her ikisinde de o konuda da bir çalışma şu anda yapılıyor, İstanbul Üniversitesi'nin logosunu kullanma durumları da söz konusu. Sadece bir ilave olarak belki Cerrahpaşa orada ilave olarak kullanılacaktır.

"ÜNİVERSİTE YILLARIM DAHİ HEP SİYASETTE GEÇTİ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasette olmasaydı, hangi mesleği yapmak isteyeceğine ilişkin soru üzerine de, "Biz yolu belirledik. Artık yolun da neredeyse sonuna doğru geliyoruz. Hayatım içerisinde yaş 18, siyasetin içindeyim. 18'den bu yana geldi ki, siyasette yürüdük. Eğer siyasetle hiç uğraşmamış olsaydık ne olurduk durumuna gelince, bu konuyla ilgili olarak da doğrusu o yanını işin hiç düşünmedik dersem doğrudur. Çünkü ağırlıklı olarak çalıştığım üniversite yıllarım dahi hep siyasette gitti." dedi.

FIRAT KALKANI VE ZEYTİN DALI HAREKATLARI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarına ilişkin de, uluslararası hukuktan doğan hakları hukuka uygun şekilde kullanırken bazı ülkelerin tavrının yenilir, yutulur olmadığını söyledi. 
Ne yapılırsa yapılsın bildiklerini okumaya devam edeceklerini belirten Erdoğan, "Bu hukuk onların hukuku mu uluslararası hukuk mu? Eğer uluslararası hukuksa bu hukuku biraz biz de biliriz. Bizim de hukukçularımız var. Uluslararası hukukta mesafe almış insanlarımız var. Onlarla masaya yatırıyoruz, bunu çalışıyoruz sonra da adımlarımızı atıyoruz. Eğer biz Fırat Kalkanı'na başladıysak ne diye başladık? Burada bizim ertelenmiş müdahale hakkımız var. Niye ertelenmiş müdahale hakkı diyorum? Çünkü bizim, Zeytinlik Harekatıydı bu harekatın adı, Fırat Kalkanı'nın adı Zeytinlik Harekatıydı. Gecikti o, onu daha önceden yapmamız lazımdı. Daha önceden yapsaydık Kilis bu kadar vurulmazdı. Biz orada geciktirilmiş veya gecikmiş olan harekatı dostlarımız sayesinde öyle yaptık. Özgür Suriye Ordusu kahramanca savaştı. Biz 60 şehit verdik. Özgür Suriye Ordusu 200'ün üzerinde şehit verdi. Ama 3 bin 500'e yakın etkisiz hale getirilen terörist var. Demek ki bizim o noktada askerimizin ufku daha isabetli. Şu anda kararlı bir şekilde Afrin'de duruyoruz. Orada güvenliği tamamen tesis edene kadar oradayız. Ondan sonra önümüzde İdlib var, Ter Rıfat var, Munbiç var. Görüşmeler yapılıyor. Maksat daha fazla kan akmasın diyoruz. Duma'yı falan da bu şekilde inşallah halledelim diyoruz. Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok ama Suriye halkının huzuru, refahı bizim için çok çok önemli." şeklinde konuştu.

Programı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, İstanbul Gençlik Festivali Danışma Kurulu Başkanı Bilal Erdoğan da izledi.
(FOTOĞRAF)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!