Güncelleme Tarihi:
İbrahim YILDIZ/İSTANBUL,(DHA) BAHREYN yolculuğu öncesi açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "16 Nisan aynı zamanda 15 Temmuz'un bir cevabı olacaktır. 15 Temmuz'a önemli bir çıkış olacaktır. Ve 'hayır' diyenlerin konumu aslında 15 Temmuz'un bir yerde de yanında yer almaktır. Bunu kimse sağa sola çekmesin" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan, Körfez ülkelerini kapsayan resmi ziyaretlerinin ilk durağı olan Bahreyn yolcuğu öncesi Atatürk Havalimanı’nda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Suriye meselesinden 16 Nisan’da yapılacak olan Anayasa Referandumu’na ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, 16 Nisan’da yapılacak Anayasa Referandumu ve yapılan anketlerle ilgili sorulan soru üzerine yaptığı açıklamada şöyle konuştu:
" Şu anda tabi sağlıklı bir anket döneminde değiliz. Tabi ki anketler de geliyor ama asıl anketlerin bize akışı arzayiye çıkışla beraber daha da yoğunlaşacaktır. Şu anda ben halkımızın henüz Cumhurbaşkanlığı sistemini tam olarak anlama konumuna geldiğine ihtimal vermiyorum çünkü bunu halkımıza iyice anlatmamız lazım. Yazılı bir çok broşürler falan halkımıza ulaştırılmaya çalışılıyor. Ben bu konuda halkımızın hassasiyetine inanıyorum. Ama şunu Mersin ve Aksaray'da gördüm, şu anda daha araziye inilmemesine rağmen halkın birçoğu da bir defa kapmış. Kaptığı şey nedir? 'Tabii ki evet.' diyor. Bu noktaya gelmiş vaziyette. Çünkü sıkıntıları halkımız da hakikaten neler olduğunu, işin ucunun nereye vardığını gayet iyi biliyor. Çünkü bir tarafta bu ülkeyi bölmeye, parçalamaya çalışan bir terör örgütü var. Bölücü terör örgütünün beraber hareket edenleri var. Şimdi bölücü terör örgütü ne diyor? 'Hayır' diyor. Bizim değerler silsilemiz içerisinde şunu unutmayın, kişi sevdikleriyle beraber haşrolunacaktır. Dolayısıyla şu anda Kandil'de olanlarla beraber hareket edenler, onların uzantılarıyla beraber hareket edenler ne diyor? Hepsi birden 'Hayır' diyor. Öyleyse benim milletim, o Kandil'dekilerle beraber, benim 248 şehidimi, o şehadete gönderenlerle beraber, 2 bin 193 gazimi gazi yapan ve devletimin, ordumun o uçaklarıyla, helikopterleriyle, tanklarıyla, toplarıyla, modern silahlarıyla bir tarafta öldürenler, yaralayanlar var, onlarla beraber hareket etmeyecektir. Onlara da 16 Nisan'da ben inanıyorum ki 'Evet' demek suretiyle gereken cevabı verecektir. Çünkü 16 Nisan aynı zamanda 15 Temmuz'un bir cevabı olacaktır. 15 Temmuz'a önemli bir çıkış olacaktır. 'Hayır' diyenlerin konumu aslında 15 Temmuz'un bir yerde de yanında yer almaktır. Bunu kimse sağa, sola çekmesin."
DEAŞ GÜÇLERİ EL-BAB’I TERKEDİYOR
Bir gazetecinin Fırat Kalkanı Herakatı’na ilişkin sorduğu bir soru üzerine Erdoğan,
"Şu anda El-Bab, gerek bizim tarafımızdan, gerekse Özgür Suriye Ordusu tarafından dört bir yandan kuşatılmış vaziyette ve güçlerimiz Özgür Suriye Ordusu ile birlikte de merkeze inmiş vaziyette. En önemli nokta olan hastane kısmı. Zaten birkaç gün önce tamamen alınmıştı ki orası hakim bir noktaydı. Bu hakim noktayı bizler ele geçirdikten sonra süreç çok daha hızla lehte gelişmeye başladı. Şu anda da merkeze girilmiş vaziyette. Merkeze de girilmesi hasebiyle artık DEAŞ güçleri tamamıyla El-Bab'ı terk etme süreci içerisine girdi. Öyle zannediyorum ki artık bundan sonrası an meselesidir. Planlama, planlanan uygulama da şu anda yürütülmektedir. Biz de arkadaşlarımızdan bu bilgileri gerek arazide gerekse buradan, karargahtan yapılan takiple alıyoruz. Planlanan istikamette şu anda gelişmeler devam ediyor" yanıtını verdi.
KONU HASSAS, DİKKATLİ ŞEKİLDE GÖTÜRME GAYRETİMİZ VAR
"Bahçeli, Rusya'nın Türk birliği El-Bab'ta vurmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yanlış koordinat meselesini kabul etmediğini açıkladı. Sizin de bu konudaki görüşleriniz nelerdir?" sorusu üzerine ise Erdoğan yaptıkları açıklamanın tamamıyla gerek Silahlı Kuvvetler, gerekse Milli İstihbarat Teşkilatından kendisine verilen bilgiler çerçevesinde olduğunu söyledi. Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
“Bunun dışındaki açıklamalar herhalde itibar edilecek açıklamalar değildir. Şunu da kararlılıkla ifade etmem gerekir ki bu süreç içerisinde bizlerin işleri çok daha hassas, dikkatli şekilde götürme gayretlerimiz var. Zira CIA Başkanının gelişiyle, bu arada Amerika Birleşik Devletleri Başkanı ile yaptığımız görüşme ve bu arzu edilmeyen olay sonrası Sayın Putin ile yaptığımız görüşme, Genel Kurmay Başkanlarımızın birbirleriyle yapmış olduğu görüşmeler, hepsi bu hassasiyetin nereden nereye varmakta olduğunu göstermesi bakımından çok çok önemli. Zira bizim buradaki hedeflerimizi biliyorsunuz. Ben bu hedefi tekrar açıklıyorum. O da terörden arındırılmış bir güvenli bölge için biz bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışmanın en doğu ayağında Cerablus vardır, en batı ayağında El-Rai vardır. Güneye doğru ilk etapta Dabık halloldu. Ondan sonra El-Bab şu anda hallolmak üzere. Bundan sonraki süreçte doğuya yönelik Mümbiç ve Rakka olayı vardır."
ONLARA KENDİ ÜLKELERİNE DÖNME FIRSATI VERMİŞ OLACAĞIZ
Konuyla ilgili olarak ABD’nin yeni yönetimi ve CIA ile düşüncelerini paylaştıklarını söyleyen Erdoğan, “Hedef nedir? Hedef burada, 4-5 bin kilometre karelik terörden arındırılmış güvenli bölgedir. Bu güvenli bölgenin halliyle birlikte de hem Suriye'den göçü, ilticayı önlemek, onlara orada yerleşim alanlarını temin etmek hem de bizim kamplarımızdaki insanları kendi topraklarına döndürmek. Tabii bunu yapabilmek için de onlara bizim oralarda adeta yeni şehirler kurmak gibi bir gayretimiz var. Ben bu düşüncelerimi Sayın Trump ile de paylaştım. Koalisyon güçleriyle de başta Almanya olmak üzere, onlarla da paylaştım. Bizler burada her türlü altyapı çalışmalarında görev alırız. Burada dayanışma ile bunu başarırsak, sağlarsak, orada tüm sosyal donatı alanlarına varıncaya kadar konutlarını eğer yapacak olursak, burada yeni bir süreç başlayacaktır. Çadırda, başka ülkede yaşamak, ister konteyner olsun, ne olursa olsun... Kendi ülkesi gibi rahat olmayacaktır. 'Onlara da kendi ülkelerine dönme fırsatını vermiş olacağız' dedi.
ÖZGÜR SURİYE ORDUSU ÇOK ŞEHİT VERDİ MÜCADELELERİ İNKAR EDİLMEZ
Belirlenen bölgede ikinci adımın uçuşa yasak bölge konusu olduğunu altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz burayı yapıyorsunuz ama bu terörden arındırılan bölgeyi eğer uçuşa yasak bölge olarak ilan etmediğiniz sürece orada güvenlik tabii ki olamayacaktır. Onu da uçuşa yasak bölge olarak ilan edip ki bunu Amerika ile de Rusya ile de paylaştık, görüştük, o zaman orada güvenlik olacağı gibi bir de kendi içinde onlar milli ordusunu da oluşturmak suretiyle kendini güvende hissedecektir. En önemlisi tabii ki bir eğit-donat olayıdır. Bu eğit-donatı da başından itibaren zaten bizler yürütüyoruz. Özgür Suriye Ordusu bu eğit-donat kapsamında yetiştirilmiş bir ordudur. Onlar da orada yerli halk olması, ağırlıklı olarak oranın insanı olmaları, tabii can siparhane bu mücadelenin içerisinde yer almaları hasebiyle hakikaten şu ana kadar çok çok faydalı olmuşlardır. Çok da şehit vermişlerdir ama bu mücadelede ortaya koydukları performans inkar edilemez."
TÜRKİYE OLARAK BURADA KALMAK GİBİ BİR HEDEFİMİZ YOK
Bir gazetecinin “El Bab operasyonuyla ilgili Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, 'El Bab'tan sonra Fırat Kalkanı Operasyonu biter' ifadesini kullandı. Acaba 'Bitecek mi?" şeklindeki sorusunu ise Erdoğan, şöyle cevapladı:
"El Bab'tan sonra durmak; böyle bir şey de yok. Orada bir iletişim sıkıntısı olabilir. Bir defa El Bab, bizim nihai hedefimiz değildir. Bizim nihai hedefimiz, DEAŞ'tan bu bölgenin temizlenmesidir. Kaldı ki biz şu anda biliyorsunuz, üç bini aşkın DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik. Fakat, DEAŞ'ın asıl merkezi El Bab değil, asıl merkezi Rakka ve Rakka temizlendiği andan itibaren özellikle bu bölge terörden arındırılmış bir bölge haline gelmiş olacak. Buradaki nihai hedef de 5 bin kilometrekarelik bir alanı temizlemektir. Bizim Türkiye olarak burada kalmak gibi bir hedefimiz yok. O ayrı bir konu ama nasıl Cerablus temizlendi, DEAŞ oradan defedildi ve oraya Cerablus'un kendi insanı yerleşti. Er-Rai temizlendi Er-Rai'ye geldi oranın kendi halkı yerleşti. Dabık, keza öyle. El Bab, tamamen oradan DEAŞ gittiği zaman bitti demek değil. Oraya da gelecek El Bablı yerleşecek. Fakat bakın bir Münbiç'te, Münbiç'in aslında yüzde 90 halkı Arap'tır ama şu anda oraya kendi halkı yerleşememiştir. Niye? PYD, YPG orayı şu anda işgal etmiş vaziyette. Bize verilen söz, orayı onların boşaltacağıdır, daha boşaltmadı bunlar. İşte şimdi DEAŞ'ı, YPG'yi ve PYD'yi buralardan boşalttıktan sonra Rakka'dan da DEAŞ'ı boşalttığımız anda, oradan defettiğimiz anda oraya Araplar gelip, kendi halkı gelip yerleşecektir. Kendi halkı yerleştikten sonra kendi milli ordusuyla da inşallah buraları güvence altına, koruma altına aldıktan sonra zaten bizim orada kalmamız çok ama çok lüks olur. Bizim orada durma diye bir durumumuz da olmaz. Onun durumunu o gün değerlendirmek lazım. Şimdi bunları konuşmak çok da erken olur, diye düşünüyorum."
GUTERRES İLE İLGİLİ GÖRÜŞME
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yapılan görüşme ile ilgili sorulan soru üzerine Erdoğan, “Bizim Sayın Guterres ile dün yaptığımız toplantıda benim başından itibaren teklif ettiğim üç başlık var. Bu üç başlık; bir, bir defa eğit-donat, iki, uçuşa yasak bölge, üç, terörden arındırılmış güvenli bölge. Sayın Guterres ile bu başlıklar noktasında mutabıkız. Yani BM'den böyle bir şey çıkmadı diye bir şey yok. Yeter ki BM Güvenlik Konseyi böyle bir kararı versin, bunun gerisi gelir. Burada bir sıkıntı yok" dedi.
(FOTOĞRAF)