Erdoğan, Genelkurmay Başkanları konferansında konuştu (2)

Güncelleme Tarihi:

Erdoğan, Genelkurmay Başkanları konferansında konuştu (2)
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 2016 14:56

Erdoğan, Genelkurmay Başkanları konferansında konuştu (2)

Haberin Devamı

Özgür ALTUNCU - Taner YENER/İSTANBUL, (DHA) CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Hilton Otel'de düzenlenen 10. Balkan Ülkeleri Genelkurmay Başkanları Konferansı'nda konuştu.
"Suriye ve Irak'ta DAEŞ'in verdiği kayıp bizim onlarla mücadelemizde 3 bine ulaşmıştır" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “DEAŞ ile mücadele konusunda kaynak ülkeler hiçbir adım atmazken, gerekli istihbarat paylaşımına gitmezken, her şeyi Türkiye'nin yapması beklenmiştir. Hatta bu süreçte birçok haksız, insafsız ve mesnetsiz ithamlarla da mücadele ettik. Bu tablonun ilanihaye devam etmesi mümkün değildir. Türkiye'yi DEAŞ'a yardım eden ülke olarak göstermek gibi, kusura bakmayın biraz ağır olacak ama alçaklığa gidenler olmuştur" dedi.
Suriye krizinde mültecilere harcanan paranın 10 milyar doları aştığını belirten Erdoğan, “Bu milli bütçeden. Faturalı olan harcamalar bunlar. Ama bir de STK'larımızın, belediyelerimizin yapmış olduğu harcamalar var ki onlarla beraber bu hesabı yapınca yaklaşık 20 milyar dolara ulaşmıştır" diye konuştu.
10. Balkan Ülkeleri Genelkurmay Başkanları Konferansının, bölgesel ve küresel gelişmeler bağlamında kritik bir dönemde icra edildiğini söyleyen Erdoğan, Avrupa-Atlantik Bölgesi, Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana en ciddi sınamalarla, en ciddi belirsizlik ortamıyla karşı karşıya bulunduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylesi bir kırılmaya, sonuçları itibariyle bu tarz büyük bir değişime, dünya en son 1991 yılında Sovyetlerin dağılmasıyla şahit oldu. Bizlerin içinde yer aldığı geniş coğrafya, hem Soğuk Savaş'ı ve hem de akabinde yaşanan gelişmeleri birinci elden yaşadı. Duvarların yıkılması, tüm bölgede yeni umutların yeşermesine, kalıcı barış ve istikrar beklentilerinin artmasına sebep oldu. Yarım asırlık gerilimin sona ermesi, en çok, senelerce özgürlükleri gasp edilen, tek tipçi, baskıcı yönetimlere mahkûm edilen Kafkaslar ve Balkanlar'daki kardeşlerimizi sevindirmiştir"diye konuştu.

ÇIKARLAR İÇİN GERİLİMLERİ TIRMANDIRMA
Bir süre sonra başlayan etnik temelli çatışmaların yeni umutlara büyük darbe vurduğunu belirten Erdoğan," Maalesef, 90'lar boyunca bilhassa Balkan coğrafyasında, hepimizin yüreğini burkan, içini acıtan olaylara şahit olduk. Krizleri 'çözmek' yerine 'dondurmanın', bunları görmezden gelmenin doğru bir yaklaşım olmadığını çok acı tecrübelerle öğrendik. Bunun yanında çıkarlar adına gerilimleri tırmandırmanın sonuçlarının, sadece birkaç ülkeyle sınırlı kalmadığını, krizin tüm bölgede telafisi uzun süren tahribata yol açtığını gördük. Balkanlar, küresel barış ve güvenliği sağlamakla mükellef olan kurumların ataletinin yükünü en fazla çekmiş bölgedir" dedi.

GEREKLİ DERSLER ÇIKARILMADI
Bugün uluslararası kuruluşların 1990'larda yaşanan acı tecrübelerden gerekli dersi çıkarmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan," Küresel güvenlik ve istikrarın teminatı olması gereken kuruluşlar, bir kez daha iç çekişmelere, kısır siyasi hesaplara taraf yapılarak yıpratılıyor. Komşumuz Suriye başta olmak üzere, birçok kriz ve çatışma bölgesinde süregiden hadiseler, bunun en somut, en acı tezahürüdür" ifadesini kullandı.

KIRMIZI ÇİZGİLERİN AŞILMASINA RAĞMEN
Erdoğan, "6 yıldır Suriye'de tüm kırmızıçizgilerin aşılmasına, yaklaşık 600 bin insanın hayatını kaybetmesine rağmen bir adım atılmadı. Yemen, Irak, Ukrayna konusunda halen umut verici gelişmeler yaşanmıyor. Göç krizi ve terör sorunu ise bırakın çözülmeyi, giderek daha çok ülkeyi, daha çok insanı etkisi altına alacak şekilde genişliyor, çetrefilleşiyor. Suriye meselesi, sonuçları ve yansımaları itibariyle artık yerel, hatta bölgesel bir sorun olmaktan çıkmış, küresel bir tehdit haline dönüşmüştür" dedi.

BALKAN ÜLKERİ AĞIR YÜK ALTINDA
"Türkiye gibi Balkan ülkelerinin de, bu noktada çok ağır bir yükün altına girdiğini, ciddi maliyetlerle yüzleştiğini biliyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hani derler ya damdan düşenin halinden damdan düşer anlar...Biz bu anlayışla, gerek kendimizin, gerek Suriyeli mazlumların, gerekse tüm bölgemizin güvenlik ve huzuru için, ilk günden itibaren bu sorunun kalıcı olarak çözülmesi yönünde yoğun çaba sarf ettik. Savaştan ve zulümden kaçan 3 milyon Suriyeli ve Iraklıya sahip çıktık" diye konuştu.


10 MİLYAR DOLAR HARCAMA YAPTIK
Erdoğan, "Dünyada eşi benzeri olmayan bir ev sahipliğini şuanda Türkiye yapıyor. Bunun başka bir örneği yok. Acaba bize Avrupa'dan para gelecek mi veya dünyadan bize yardım gelecek mi veya BM Mülteciler Konseyi'nden bize para gelecek mi, biz bunları düşünmedik. Ve biz kendi milli bütçemizden şu ana kadar 10 milyar doları aşkın harcama yaptık. Bu milli bütçeden. Faturalı olan harcamalar bunlar. Ama bir de STK'larımızın, belediyelerimizin yapmış olduğu harcamalar var ki onlarla beraber bu hesabı yapınca yaklaşık 20 milyar dolara ulaşmıştır bu. Batının halen yaklaşım tarzına baktığımızda; 'Verelim mi, vermeyelim mi? Bu mülteci sorununu nasıl hallederiz? Göç nasıl duracak'. Ya biz zaten böyle bir şey düşünmüyoruz. Biz gelenlere de kapımızı kapamadık. Onların yaptığı gibi üzerlerine biz güvenlik güçlerimizi sürmedik. Çünkü o bombalardan kaçan insanlara kapımızı kapamanın da bir zulüm olduğuna inandık" ifadesini kullandı.

AB'YE VE BM'YE ELEŞTİRİ
Erdoğan, "Ama bakın 3 Milyar Euro yılda destek verme kararına varan Avrupa Birliği, daha henüz buraya doğru düzgün bir desteği, yardımı direkt olarak yapamamıştır. Biz milli bütçemize destek istemiyoruz. Biz Suriyeli ve Iraklı mültecilere destek istiyoruz. Ama ne yazık ki batı bu işin farkında değil. Bize bu güne kadar BM'den gelen destek 450 milyon dolardır. Yaptığımız resmi harcama 10 milyar doları aşmıştır. İnsani görevlerimizi yerine getirirken, bu insanların ihtiyaçlarını karşılarken asla kuruşun dahi hesabını yapmadık.Türkiye, tüm süreci, dışarıdan ciddi hiçbir destek almadan tamamen kendi imkânlarıyla yürütmek zorunda kalmıştır" dedi.

DEAŞ'IN VERDİĞİ KAYIP 3 BİNE ULAŞTI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "DEAŞ ile mücadele konusunda kaynak ülkeler hiçbir adım atmazken, gerekli istihbarat paylaşımına gitmezken, her şeyi Türkiye'nin yapması beklenmiştir. Hatta bu süreçte birçok haksız, insafsız ve mesnetsiz ithamlarla da mücadele ettik. Bu tablonun ilanihaye devam etmesi mümkün değildir. Türkiye'yi DEAŞ'a yardım eden ülke olarak göstermek gibi, kusura bakmayın biraz ağır olacak ama alçaklığa gidenler olmuştur. Bizim şuanda DEAŞ ile yaptığımız mücadeleyi hiç bir ülke yapmıyor. DEAŞ'a karşı verdiğimiz kayıpları hiç bir ülke vermedi. Bu kayıpları verirken DEAŞ'a çok ciddi kayıplar verdirdik. Şuanda sadece Suriye ve Irak'ta DEAŞ'ın verdiği kayıp 3 bine ulaştı. Bu mücadeleyi veren bir ülke DEAŞ'a nasıl destek veriyor? Böyle bir yaklaşım olabilir mi?" dedi.

GEREKLİ ADIMLARI ATMAKTA KARARLIYIZ
"Biz DEAŞ'ın elindeki silahların batının hangi ülkelerine ait olduğunu biliyoruz" diyen Erdoğan, "Hatta ben bir çok dostlarımıza 'Yanlış yapıyorsunuz. Bu uçakları buralara indirmeyin' dediğimizde işte filanca yer düşüyor onun için indirmek zorundayız diyenler maalesef gönderdikleri yardımın yarısı DEAŞ'a yarısı da terör örgütü PYD'ye gitmiştir. Bunları kendileri ile açıkça görüştüğüm için söylüyorum. Bu sorunu Suriye halkının meşru talepleri temelinde çözmeden, ne bölgeye, ne de diğer coğrafyalara huzur gelecektir. Biz, başta kendi vatandaşlarımızın güvenliğini temin etmek için, sınırımızın öte tarafını terör örgütlerinin sığınağı olmaktan çıkaracak adımları atmakta kararlıyız" diye konuştu.

BALKANLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin Balkanlara yönelik yaklaşımının temelini, bölgesel sahiplenme ve kapsayıcılık ilkeleri oluşturmaktadır. Bölgemizde, hiçbir ülkenin güvenlik kaygıları, bir diğerinin hilafına giderilemez. Türkiye'nin Güney Doğu Avrupa Tugayını güçlendirme amacıyla başlattığı teşebbüs, hepimizin ortak çıkarına olan kıymetli ve önemli bir adımdır. Sizlerin de bu girişime somut katkı ve destek vermenizi bekliyoruz" şeklinde konuştu.

KARADENİZİN GÜVENLİĞİ
Karadeniz'in güvenliği ile ilgili de konuşan Erdoğan "Karadeniz'i, kıyıdaşlar arasında işbirliğini esas alan güvenlik anlayışı temelinde, tekrar bir istikrar havzası kılmalıyız. Kısa bir süre önce Stoltenberg ülkemizdeydi. Ziyareti esnasında kendisine de söyledim. Bakın dedim, 'Karadeniz'de görünmüyorsunuz. Karadeniz'de görünmeyişiniz Karadeniz'i adeta Rusya'nın bir gölü haline dönüştürüyor.' Burada kıyıdaş ülkeler olarak hepimiz üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Olayın gerek deniz, gerek kara, gerek hava, bütün alanlarda atılması gereken adımları NATO üyeleri olarak hep birlikte atmak zorundayız. Eğer atmazsak tarih bizi affetmez. Mevcut işbirliğimizi bölgesel sahiplenme anlayışına uygun olarak derinleştirmeliyiz. Bu konudaki somut önerilerimizi önümüzdeki dönemde Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerle paylaşacağımızı da bu vesileyle ifade etmek isterim" dedi.

ORTAK GÜVENLİĞİMİZ
"Ortak güvenliğimizin yalnızca askeri açıdan sağlanamayacağını hepimiz kabul ediyoruz" diyen Erdoğan, "Güneydoğu Avrupa'da siyasi diyaloğun gelişmesi ve karşılıklı fayda temelinde ekonomik ve ticari bağların pekiştirilmesi de gerekiyor. Ulaştırma ve iletişim kanallarının güçlendirilmesi, Türkiye olarak savunduğumuz başlıca hedeflerdendir. Ayrıca, ortak kültür mirasımızı hep birlikte sahiplenerek gelecek nesillere taşımamız son derece önemlidir. Bu anlayışla, başta Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci ve bu oluşumun operasyonel kolu niteliğindeki Bölgesel İşbirliği Konseyi'ne tam destek veriyoruz. Bölgesel sahiplenmenin parlamenter boyutunun da geliştirilmesini arzu ediyoruz. Bu amaçla, Güneydoğu Avrupa ülkeleri arasında mevcut olan parlamenter asamblenin daimi sekretaryasının İstanbul'da kurulmasını teklif ediyoruz. Konferans sonucunda imzalanacak “ortak bildirinin” bölgedeki işbirliği ve dayanışmayı geliştirmesini diliyoruz. Bu konularda atacağımız adımların, sadece ülkelerimiz değil, bölgemizin de ötesinde müspet sonuçları olacağına inanıyorum" diye konuştu.

TOPLU FOTOĞRAF ÇEKTİRDİ ÖĞLE YEMEĞİ YEDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının ardından konferansa katılan Genelkurmay Başkanlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi. Erdoğan daha sonra katılımcıların onuruna öğle yemeği verdi.
Konferansta Yunanistan, Sırbistan, Romanya, Karadağ, Bosna Hersek, Makedonya, Bulgaristan ve Arnavutluk yer aldı. Slovenya ve Hırvatistan - gözlemci üye ile katıldı. Sadece Romanya Genelkurmay yardımcısı düzeyinde katıldı.
(FOTOĞRAF)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!