Güncelleme Tarihi:
Hakime TORUN-Mehmet İlkay ÖZER-Akın ÇELİKTAŞ /İSTANBUL (DHA) - CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan CHP'nin başlattığı 'Adalet yürüyüşü'ne ilişkin, "Terör örgütü mensupları ile işbirliği içinde hukuku çiğnemenin milli güvenliği tehdit eden eylemlere girişmenin elbette bir müeyyidesi olacaktır. Bugün ortalığı ayağa kaldıranlar FETÖ ile işbirliklerini sorgulamalıdırlar. Sizin 15 Temmuz'dakilerden ne farkınız var? Onların elinde F-16'ları vardı. Tanklar, toplar ile saldırıyorlardı. Sizlerde yollarda yürüyüşleri yapıyorsunuz akşam da karavanlarda istirahat ediyorsunuz. Sizler kalkıp TEM'i, E-5'i işgal ederiz diyecek olursanız o zaman durum aynen 15 Temmuz'a dönüşür. Ona da tabii ki müsaade etmek gibi bir lüksümüz asla yok. Yasal yollardan gidişiniz şu anki hükümetimizin bir inceliği, lütfudur. Hukuk önünde hiç kimse dokunulmaz değildir. Kendi istedikleri kararlar çıkmadığında yargı kurumuna saldırınlar en büyük zararı bu ülkeye veriyorlar. Adalet yollarda değil, adliye binalarında aranır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tarabya Köşkü'nde medya temsilcileri ile bir araya geldiği iftar programında konuştu. Haber ilkelerine vurgu yapan Erdoğan, "Sizler basın yayın hayatımızın farklı alanlarında yer alan bireyler, yöneticiler olarak gerçekten kritik görevler üstelendiniz, üstleniyorsunuz. Ülkemizde, dünyanın dört bir köşesinde yaşanan hadiseler hakkında kamuoyunu sizler bilgilendiriyorsunuz. Bu çalışmaların tarafsız hakkaniyete ve mesleğin temel ilklerine riayet edilerek yürütülmesi şüphesiz çok ama çok önemli. Hakikatin en yalın hali ile okuyucuya, izleyiciye iletilmesi bu mesleğin olmazsa olamazıdır. Yanlı tek taraflı hatta kasıtlı bir haber gerçek anlamda bir haber değildir" ifadelerini kullandı.
"MEDYA KENDİSİNİ SİYASETİN, YARGININ, YASAMANIN YÜRÜTMENİN ERİNE KOYAN BİR KONUMDA OLMUŞTUR"
Erdoğan, "Maalesef ülkemizde senelerce haber yerine özelikle de dezenformasyon ile ağır bir propaganda bombardımanı ile hep karşı karşıya kaldık. Bil hassa medya dünyasının köşe başlarında bulunanlar ellerindeki bütün gücü milletin sesini duyurmak için, demokrasinin gelişmesi için değil özelikle de kendi ideallerini yansıtabilmek, ısrarla sürdürebilmek için kullandılar. Medya halk adına kamuoyu oluşturan bir kuvvet olmaktan ziyade kendisini siyasetin, yargının, yasamanın yürütmenin özellikle yerine koyan bir konumda olmuştur" açıklamasında bulundu.
"DARBE DÖNEMLERİNDE TÜRK MEDYASININ NASIL KÖTÜ BİR İMTİHAN VERDİĞİNİ SİZLER ÇOK DAHA İYİ BİLİYORSUNUZ"
"Özellikle darbe dönemlerinde Türk medyasının nasıl kötü bir imtihan verdiğini sizler çok daha iyi biliyorsunuz" diyen Erdoğan, "Özellikle darbe dönemlerinde Türk medyasının nasıl kötü bir imtihan verdiğini sizler çok daha iyi biliyorsunuz. 40 yıllık siyasi hayatım boyunca hem yerel hem de uluslararası medyada karalama kampanyalarının muhatabı olmuş birisiyim. Şu anda da genel başkanı olduğum partim parlamentoda kahir ekseriyete sahip olduğu bir dönemde partim kapatılmak istendi" açıklamasında bulundu.
"ASLA ÜMİTSİZLİĞE KAPILMADAN ÇALIŞTIK MÜCADELE ETTİK, EDECEĞİZ"
Erdoğan, "Sayı itibarıyla neredeyse anayasayı değiştirebilecek güce sahip olduğu dönemde bununla karşı karşıya kaldık. Hatta ana muhalefetin başındaki zat o zamanlar, Ankara'da da 'Gerçekten yargıçlar varmış.' gibi ifadeler kullandılar. Bunları kullananlar aynı şeylerin onlara da bizlere de geleciğini düşünmediler. Asla ümitsizliğe kapılmadan çalıştık mücadele ettik. Bundan sonra da aynı şekilde mücadele edeceğiz" dedi.
"İKTİDARLARIMIZ DÖNEMİNDE FARKLI GÖRÜŞLERİN DİLLENDİRİLMESİNE ÖZELLİKLE İMKAN SAĞLAMAYA GAYRET ETTİK"
Erdoğan, "İktidarlarımız döneminde diğer alanlarda olduğu gibi medya sektöründe de farklı seslerin, farklı görüşlerin dillendirilmesine özellikle imkan sağlamaya gayret ettik. Ayrıcalıklarını kaybedenler bundan rahatsız olsalar da bugün medyamızın daha renkli, daha demokratik daha çoğulcu olduğunu bir muhakkaktır, bir gerçektir. Demokraside ulaştığımız seviye itibarıyla ülkemizde artık hiç kimse milli iradeyi yok sayamaz. Kendini milletin ve seçtiklerinin üstünde göremez" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'DE ANAYASA VE YASALAR HERKES İÇİN BAĞLAYICIDIR"
Hukukun üstünlüğüne vurgu yapan Erdoğan, "Türkiye'de anayasa ve yasalar herkes için bağlayıcıdır. Nasıl siyasetçiler hukuk içinde hareket etmek zorundaysa şüphesiz ki gazetecilerin, medya dünyası mensuplarını aynı şekilde hukuka bağlı kalmak zorunda olduğu bir Türkiye'de yaşıyoruz. Özgürlük dediğimiz şey sınırsız hürriyetin olduğu bir şey değildir. Özgürlüklerin de bir sınırı vardır. Benim özgürlük alanıma kadar bir özgürlük. Ben de sınırsız bir özgürlüğe sahip olduğumu söyleyemem. Başkasının özgürlük alanına kadar kullanabilirim" açıklamasında bulundu.
"BATI'DAKİ BAZI KURULUŞLAR SÜREKLİ BİZE GELİRLER HAPİSTEKİ GAZETECİLER TERANESİ, TUTTURMUŞ GİDİYORLAR"
Erdoğan, "Batı'daki bazı kuruluşlar sürekli bize gelirler hapisteki gazeteciler teranesi, tutturmuş gidiyorlar. Biz yurt dışına çıktığımızda aynı şeyi söylüyorlar; 'Sizin cezaevlerinde çok tutuklu gazeteci var.' Bugün ülkemizde, Bakanlığımızın rakamlarını veriyorum, mesleğini gazeteci olarak ifade ederek cezaevinde bulunan 177 kişiden sadece 2'si sarı basın kartı sahibidir. Bu 177 kişiden biri cinayet suçundan, diğerleri de terör örgütleriyle olan ilişkileri sebebiyle cezaevinde bulunuyor. Bunu öyle bir dezenformasyonla Batı dünyasına bildiriyorlar ki Batı dünyası da alıyor onunla bizim önümüze geliyor. Diyoruz ki bakanlığımızın size verdiği bilgilere, belgelere mi bakacaksınız? Yoksa onların yalamalarına mı? Ne derseniz deyin aynı şeyleri döndürüp karşımıza getiriyorlar" ifadelerini kullandı.
"MANŞETİNİ, KALEMİNİ, GAZETE SAYFALARINI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN EMRİNE VERENLER"
CHP'nin başlattığı 'Adalet yürüyüşü'ne ilişkin Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "Son birkaç gündür yapılan tartışmaların bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. Haber peşinde koşmak ile ihanete aracılık etmek farklı şeyler. Manşetini, kalemini, gazete sayfalarını terör örgütünün emrine verenler, eline silah alıp dağa çıkan arasında temelde bana göre hiçbir fark yok.
"ULUSLARARASI KARALAMA KAMPANYALARINA KALEMŞORLÜK YAPMAK DA GAZETECİLİK DEĞİLDİR"
Terör örgütü mensupları ile işbirliği içinde hukuku çiğnemenin milli güvenliği tehdit eden eylemlere girişmenin elbette bir müeyyidesi olacaktır. Dünyanın hiçbir ülkesinde devlet sırlarını yasa dışı yollar ile ele geçirip tahrif ederek eğip bükerek sözüm ona haberleştirmek gazetecilik faaliyeti olarak görülemez. Gerçekçi olalım. Milletin bütün sırlarını, menfaatini yerle yeksan etmek kimsenin haddine değildir. Uluslararası karalama kampanyalarına kalemşorlük yapmak da gazetecilik değildir. Hele hele FETÖ'cuların servis ettiği çarpıtmalar üzerinden devletin, devletin güvenliğini, devletin geleceğini hedef almak asla gazetecilik ile bağdaşmaz.
"BUGÜN ORTALIĞI AYAĞA KALDIRANLAR FETÖ İLE İŞBİRLİKLERİNİ SORGULAMALIDIRLAR"
Bugün ortalığı ayağa kaldıranlar nümayişle suç bastırmaya çalışmak yerine öncelikle kendilerini hesaba çekmeli. FETÖ ile işbirliklerini sorgulamalıdırlar.
"ADALET YOLLARDA DEĞİL, ADLİYE BİNALARINDA ARANIR"
Hukuk önünde hiç kimse dokunulmaz değildir. Kendi istedikleri kararlar çıkmadığında yargı kurumuna saldırınlar en büyük zararı bu ülkeye veriyorlar. Adalet yollarda değil, adliye binalarında aranır. Rahmetli Demirel'in ifade ettiği gibi 'yollar yürümek ile aşınmaz' bunu aşındıramayacaklar. Varsa bir haksızlık müracaat edeceğin yer belli. Siyasette sözü olanın bunu ifade edeceği yer de yol kenarları değil meclis kürsüsüdür. Gelirsin Meclis kürsüsünden ifade edersin.
"TEM'İ, E-5'İ İŞGAL EDERİZ DİYECEK OLURSANIZ O ZAMAN DURUM AYNEN 15 TEMMUZ'A DÖNÜŞÜR"
Mahkeme kararlarının da usulleri bellidir. Bunun dışında bir hareket tarzının ne ülkeye ne millete ne de adaletin tecellisine katkısı olmayacaktır. Bu ülkeyi birlik beraberlik içiresinde muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak istiyorsak o zaman ülkeyi karıştırmanın hiçbir anlamı yok. Sizin gibi 15 Temmuz'da da bunu yapanlar oldu. Sizin 15 Temmuz'dakilerden ne farkınız var? Onların elinde F-16'ları vardı. Tanklar, toplar ile saldırıyorlardı. Sizlerde yollarda yürüyüşleri yapıyorsunuz akşam da karavanlarda istirahat ediyorsunuz. Sizler kalkıp TEM'i, E-5'i işgal ederiz diyecek olursanız o zaman durum aynen 15 Temmuz'a dönüşür. Ona da tabii ki müsaade etmek gibi bir lüksümüz asla yok.
"YASAL YOLLARDAN GİDİŞİNİZ ŞU ANKİ HÜKÜMETİMİZİN BİR İNCELİĞİ, LÜTFUDUR"
Zaten yapılan iş hukuki değil. Yasal yollardan bunu böyle bir adım atmak suretiyle gidişiniz şu anki hükümetimizin bir inceliğidir. Daha da ileri gidiyorum lütfudur. Bunun da çerçevesi içinde devamı ama bu şekilde kalkıp da gerek ulusal, uluslararası bazda ülkemizde özgürlüklerin olmadığı bir ülke havasında yansıtmanın gayreti içerisine girmek bu ülkeye bir şey kazandırmayacağı gibi kendilerine de bir şey kazandırmayacaktır. Bunu bir tehdit yolu olarak düşünüyorlarsa, hiç mi hiç kazandırmayacaktır. Her şey ortadır."
"15 TEMMUZ'DA OLANLARIN AKIBETİ BELLİ. DAHA BİTMEDİ İŞİMİZ DEVAM EDİYOR"
Erdoğan, "15 Temmuz'da olanların akıbeti belli. Daha bitmedi işimiz devam ediyor. 15 Temmuz'un banileri ile yapacağımız çok büyük işler var. Onlarla vereceğimiz mücadele az buz değil. Virüs bütün bünyeyi sarmış durumda. Ufak tefek ele alamayız. Bu sürece galene kadar bizim de eksiklerimiz, yanlışlıklarımız, gözden kaçırdığımız şeyler olabilir. Bundan dolayı iş buraya kadar gelmiş olabilir. Fark ettik bundan sonra da üzerine üzerine gidiyoruz" diye konuştu.
"SİZLER GEREK HÜKÜMETİM GEREK ŞAHSIM İLE NE KONUŞUYORSAM AYNISINI KONUŞMAK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ"
Erdoğan, "Sizler gerek hükümetim gerek şahsım ile ne konuşuyorsam aynısını konuşmak zorunda değilsiniz. Ama bir şeyi özellikle rica ediyorum. Yerli ve mili olarak ülkemizin ve milletimizin menfaatinin olduğu yerde diğerleri teferruattır" dedi.
"DAĞLARDA OLANLAR, ONLARIN VERDİĞİ DESTEKLER İLE ÜLKEMİZİ KARIŞTIRMANIN GAYRETİ İÇİNDE OLANLAR"
Erdoğan, "Şu anda dağlarda olanlar ile dağlara kaçırılanlar ve onların verdiği destekler ile ülkemizi hala karıştırmanın gayreti içinde olanlar ekonomide ciddi bir sıçramanın işaretlerinin ortaya çıktığı bir dönemde bunun bize kazandıracağı bir şey yoktur" dedi.
"İŞTE İLK ÇEYREKTE YÜZDE 5 GİBİ BİR BÜYÜMENİN YAKALANDIĞI TÜRKİYE"
Ekonomik verilere değinen Erdoğan, "İşte ilk çeyrekte yüzde 5 gibi bir büyümenin yakalandığı Türkiye artık 2017'yi çok daha farklı bir şekilde oranlarını yükselterek gerçekleştirecektir. İhracatta işaretler 155 milyar doları gösteriyor. Onun da üzeirne3 çıkacağımız düşünüyorum. Koşuyoruz. 2023 hedeflerimiz çok büyük. Halkımızın morallerinin yüksek tutulması sizlerle beraber olacaktır. Yazılı ve görsel medyada bu enformasyon kanallarını kendilerini teşvik edici olduğunu gördüğünde herkes işine farklı sarılacaktır. Sizler bunu lojistiği durumundasınız. Bu yatırımcılarımızı da teşvik edecektir" açıklamasında bulundu.
Erdoğan'ın Huber Köşkünde verdiği iftar davetine, Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan'da katıldı. Erdoğan'ın iftar davetine, Doğan Holding bünyesindeki televizyon, gazete ve haber ajansından, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila, Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı ve köşe yazarı Doğan Hızlan, Doğan Haber Ajansı (DHA) Genel Müdürü Uğur Cebeci, Kanal D Haber Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Sarılar, CNN Türk Haber Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Boratav, Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rıfat Ababay, Kanal D Genel Müdürü Barış Tünay, CNN TÜRK Genel Müdürü Erdoğan Aktaş, Doğan TV Ankara Temsilcisi Hakan Çelik, Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat, DHA Ankara temsilcisi Ümit Kozan, Hürriyet Gazetesi Yazarları Fatih Çekirge, Vahap Munyar ile Verda Özer de katıldı.
(FOTOĞRAF)