Güncelleme Tarihi:
İlknur SARGUT, Hüseyin ÇAKMAK/ İSTANBUL, (DHA)- EKLEM ve kıkırdak ağrıları yaşayan hastalardan alınan kan, çeşitli işlemlerden geçtikten sonra ağrılı bölgeye enjekte ediliyor. Sitokin adı verilen tedavinin ağrıları yüzde 70 oranında azalttığını belirten Prof. Dr. Ahmet Murat Bülbül, "50 yaş sonrası hastalar ve sporcularda rahatlıkla uyguluyoruz. Amacımız kişinin hayat kalitesini yükselterek rahat yürüyebilmesini ve hareket etmesini sağlamak" dedi.
Kilo problemi, hareketsizlik ve spordan uzak bir yaşam erken yaşlardan itibaren vücudun çeşitli bölgelerinde kıkırdak sorunlarına yol açabiliyor. Kıkırdağın damarı olmadığından kanla beslenemediğine dikkat çeken Medipol Mega Üniversite Hastanesi Ortopedi ve Tramvatoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Murat Bülbül, "Bu nedenle iyileşemiyor ve biz kıkırdak zedelenmelerinde bölgeye protez yapıyoruz. Amacımız protez tedavisini biraz daha geciktirmek. Bu hastalarda biyolojik tedavi yapıyoruz. Bu biyolojik tedavilerden biri de sitokin tedavisi. Sitokin tedavisini 50 yaş üstü kireçlenme hastaları ve sporculara uyguluyoruz" diye konuştu.
"HASTANIN HAYAT KALİTESİ YÜKSELİYOR"
Eklem hastalarının, sitokin tedavisinden gayet başarılı sonuçlar aldıklarını anlatan Prof. Dr. Ahmet Murat Bülbül, "En sık görülen diz hastalıkları kireçlenmeler. Sitokin, 50 yaş sonrası görülen diz hastalıklarında uygulayabileceğimiz bir tedavi yöntemi. Diz, kalça ve ayak bileği ağrılarında gayet başarılı sonuçlar alıyoruz. Protez 50 yaş sonrası bizim elimizdeki en son çare. Ancak biz protez tedavisinden önce ağrıyı azaltmak ve hastalığı durdurmak adına bir tedavi uyguluyoruz. Hasta, ileride protez olacaksa bu proteze gidecek dönemdeki rahatlığı sağlamak için yapılan bir tedavi yöntemi. Amaç kişinin hayat kalitesini yükselterek rahat yürüyebilmesini, eğilip kalkmasını, merdiven inip yokuş çıkarken daha rahat hareket etmesini sağlamak" ifadelerini kullandı.
Sitokin tedavisinin PRP gibi bir biyolojik ağrı tedavisi olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Bülbül, tedavinin uygulanma aşamasını şu sözlerle anlattı:
"Hastamızdan kan alıyoruz. O kanı 37 derecelik vücut ısısında 3 saat bekletiyoruz. Bu 3 saat içerisinde aldığımız kan içerisinde biyocamlar bulunan tüpün içinde bekliyor. Bu camlar ağrıya karşı etkin maddeyi üretiyor. Buradan elde edilen çökeltiyi hastamızın diz, kalça ya da ayak bileği gibi ağrı yaşadığı bölgesine enjekte ediyoruz. Bunu bir hafta boyunca çeşitli aralıklarla hastaya enjekte ediyoruz. Hastanın ilk gün biraz ağrısı oluyor bunu buz koyarak hafifletiyoruz. Amacımız kıkırdağında, ekleminde problem olan kişilerin ağrı duymamasını sağlamak. Kıkırdaktaki problem sıfırlanmıyor ağrı duruyor."
AĞRIYI YÜZDE 70 ORANINDA AZALTIYOR
Tedavide kesinlikle bir ilaç maddesinin yer almadığına dikkat çeken Bülbül, "Tedavi sonrası ağrı yüzde 70 oranında azalıyor. Protez tedavisi biraz daha gecikiyor. Sitokin tedavisini 50 yaş üstü kireçlenme hastaları ve sporculara çocuklar hariç herkese uyguluyoruz" şeklinde konuştu.