Güncelleme Tarihi:
Gülseli KENARLI - İdris TİFTİKCİ / İstanbul DHA - CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "İş adamlarımız çıkıp da dernekleriyle vesaire 'OHAL kalkması gerekiyor' diyorsa bu bizi üzer" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 'in Olağan Genel Kurul toplantısına katıldı. Toplantıya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda yaptığı konuşmasında, "Biz isimlerle, bu isimlerin meşrepleriyle, fikirleriyle, kökenleriyle, siyasi duruşlarıyla ilgilenmiyoruz. Onların sadece Türk iş adamı olması bizim için yeter sebeptir. Bizim için önemli olan önümüze getirilen konunun, ülkemiz için milletimiz için devletimiz için taşıdığı ehemmiyettir. Gerisine teferruat gözüyle bakıyoruz. İş dünyamızda yakın iş birliği halinde geçirdiğimiz 15 yılda katettiğimiz mesafe ortadadır. Buradaki her bir arkadaşımın yaptıkları işlerin hacmi, şirketlerinin değeri 15 yıl öncesine göre onlarca kat artmıştır. Girişimcilerimiz ve yatırımcılarımız için dün ulaşılmaz gibi gözüken hedefler hamdolsun bugün sadece zaman ve planlama meselesi haline dönüşmüştür. Nitekim ihracatımızın 36 milyar dolardan 160 milyar dolara çıkmasını bu gelişmenin, bu öz güvenin bir neticesi olarak görüyorum ama bizim hedeflerimiz çok daha büyük. Türkiye'yi 1 trilyon dolar dış ticaret, 2 trilyon dolar milli gelir düzeyine çıkartma hedefimiz var. Bu konuda iş dünyamızla eskilerin dediği gibi kavilleştik. İnşallah durmadan, yorulmadan, bıkmadan çalışacak ve 2023 hedeflerimize ulaşacağız" dedi.
YÜKSEK TEKNOLOJİ YATIRIMLARI
Erdoğan, "Biliyorsunuz 2023 hedeflerimize ulaşmak için Türkiye'nin mevcut büyüklüğünü yaklaşık 2 kat daha artırmamız gerekiyor. Türkiye'nin bu hedefine ulaşabilmesi için aşması gereken teknik ve psikolojik bir takım engeller var. Yurt içinde ve yurtdışında ekonomimizle ilgili değerlendirmeler yapan kimi çevrelerin önümüze çıkardığı soru işaretlerini etkisiz hale getirmenin yolu; teknoloji ve sermaye konusunda yeni yaklaşımlar geliştirmekten geçiyor. Yüksek teknoloji yatırımları bunların başında geliyor. Bu yatırımlar aynı zamanda yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin ithalatını azaltarak cari açığımızın iyileşmesine de önemli katkı sağlayacaktır. Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nden yenilenebilir enerji kaynaklarına, yerli otomobilden savunma sanayine kadar pek çok alanda başlattığımız hamlelerin gerisinde işte bu anlayış vardır" diye konuştu.
"BÖYLE BİR DAVRANIŞIN HİÇBİR MAKUL GEÇERLİ İZAHI OLAMAZ"
"Son günlerde birileri, ısrarla Türkiye'deki kimi firmaların ve iş adamlarının varlıklarını yurt dışına çıkardığı yönünde tezviratlar üretiyor" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bugüne kadar hep ülkemizde yapılan yatırımlar kadar kendi iş adamlarımızın yurt dışında gerçekleştirdiği yatırımlarla da iftihar ettik. Bugün yurt dışında yaklaşık 233 milyar dolar varlığı olan bir ülke durumundayız. Afrika'dan Balkanlar'a kadar gittiğimiz her yere iş adamlarımızın yatırımlarını izliyor, destekliyor, teşvik ediyoruz. Küresel düzeyde iş yapan, bunun için dünyanın dört bir yanında yatırıma girişen ticari markalarımızın her birine bayrak taşıyıcı kuruluşlarımız gözüyle bakıyoruz. Ekonomik büyüklüğümüz arttıkça küresel düzeydeki yatırım trafiğimiz de elbette hızlanacaktır. BU konuda en küçük bir şüphe yoktur. Ancak her kim işini, ticaretini, yatırımlarını büyütmek, geliştirmek, yaygınlaştırmak için değil de para kaçırmak için böyle bir yola tevessül ediyorsa kimse kusura bakmasın onu da affetmeyiz. Sadece bizim değil, 81 milyon vatandaşımızın eli böyle bir yola tevessül edenlerin hem bu dünyada hem de öteki dünyada yakasında olacaktır. Bu ülkenin ve bu milletin imkanlarıyla büyüyüp gelişen herkese yakışan, kazancını da aynı yolda kullanmaktır. Bir kez daha söylüyorum. Bu sözlerim yurt dışında yatırım yapanlara değildir. Yurt dışına varlık kaçıran varsa onlaradır. Böyle bir davranışın hiçbir makul geçerli izahı olamaz. Çünkü Türkiye'de hiç kimsenin çözülemeyecek bir sorunu yoktur. Cumhurbaşkanı olarak şahsen muttali olduğum her meselede kimliğine bakmaksızın iş adamlarımızın önünü açmanın hep gayreti içinde bulunduk" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'NİN EN KOLAY, EN RAHAT ULAŞILABİLİR CUMHURBAŞKANI, TÜRKİYE TARİHİNDE BEN OLURUM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş adamlarına seslenerek, şikayetlerini yatırım destek ajansı vasıtasıyla kendisine ulaşacağını belirterek, "Sistemde eksiklikler, aksaklıklar hatta yanlışlar elbette olabilir. Önemli olan bu tür sıkıntıların doğru kanallar üzerinden muhataplarına iletilmesidir. Şayet buna rağmen netice alamayan arkadaşlarımız varsa işte ben buradayım. Çok toplantılara katılıyorum. İlla makamda olması şart değil. Katıldığım toplantılarda dahi bu tür şikayeti olanlar şurada kapıda ayakta beni yakalasalar, orada bile kendilerini dinler ve gereğini yaparız. Herhalde Türkiye'nin en kolay, en rahat ulaşılabilir Cumhurbaşkanı, Türkiye tarihinde ben olurum. Çünkü hemen her gün farklı kesimlerin kamuya açık programlarına katılıyor, bu vesileyle çok sayıda kişi ile görüşme konuşma imkanı buluyorum. Çeşitli iş adamları başta olmak üzere iş dünyamızın temsilcisi durumundaki kuruluşlarla sık sık bir araya geliyorum. Sektörel bazda daha dar kapsamlı görüşmeleri de ihmal etmiyorum. Daha geçen gün TÜRSAB çatısı altında temsil edilen turizmcilerimiz geldiler, kendileriyle oldukça verimli bir görüşme yaptım. Hülasaten bu ülkede iş adamlarımızın dertlerini Cumhurbaşkanı düzeyine kadar her kademede anlatma, çözüm arama imkanları var" dedi.
"PARASINI ALIP YURT DIŞINA GİDENE ZATEN DİYECEK BİR SÖZÜMÜZ KALMAMIŞTIR"
"Doğru iş için destek isteyen herkesin arkasındayım" diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer desteklemiyorsam bu vatanıma da milletime de ihanettir. Bunu yapamam. Doğru iş için destek isteyen her kişinin sonuna kadar yanında olduk ve olmaya da devam edeceğim. Bütün bunlara rağmen ülkesini ve milletini karalayarak yurt dışına gidenler çıkabiliyorsa, orada başka bir problem var demektir. İş yapmak, para kazanmak, tesis ve imkan sahibi olmak belli bir noktaya kadar kişisel ihtiyaçlar içindir. Bu aşama geçildikten sonra atılan her adımın ise ülkeye ve millete karşı sorumluluk boyutu vardır. Sadece kazanmak, daha çok kazanmak, daha da çok kazanmak gibi bir fasit dairenin içine giren iş adamı, işte bu sorumluluğunun farkında değil demektir. Yanlış anlaşılmasın ama burada mesele kazanmak değil, kazanılan parayla ne yapıldığıdır. Bunun üzerinde durmamız lazım. Ülkenin yatırıma ihtiyacı olduğu dönemde iş adamı parasını yastık edip üzerinde uyumayı veya bu anlama gelecek alanlara yönelmeyi tercih ediyorsa, sorumluluklarının farkında olup olmadığını öncelikle bir düşünmesi lazım. Hele hele parasını alıp yurt dışına gidene zaten diyecek bir sözümüz kalmamıştır. Dünyanın hangi büyük ekonomisini incelerseniz inceleyin. Gerisinde en kritik dönemde ülkesinde en doğru alanlarda yatırım yapan insanların hikayelerini görürsünüz. Bugün hepsi dünya çapında yıldız olan otomotiv, elektronik, beyaz eşya, gıda, tekstil, finans petro-kimya, medya, metal, turizm markalarının her biri hep böyle dönemde ülkesine ve milletine katkıda bulunmak ideali ile yola çıkan girişimciler tarafından kurulmuştur"
"İNŞALLAH ŞİMDİ ARTIK İMZA SAFHASINA GELDİK"
Erdoğan, yerli otomobil konusuna da değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben hep söyledim, söylüyorum. Örneğin otomotiv sanayinde Türkiye'nin bugüne kadar yerli ve milli otomobilini üretememesi, kusura bakmayın girişimcilerimizin bu noktadaki hassasiyetinin ne noktada olduğunun çok açık ve net göstermektedir. İnşallah şimdi artık imza safhasına geldik. Arkadaşlarımız imzalarını atacak ve süratle de ortak şirket kurularak yola çıkılacaktır" dedi.
"İŞADAMLARIMIZ ÇIKIP DA DERNEKLERİYLE VESAİRE 'OHAL KALKMASI GEREKİYOR' DİYORSA BU BİZİ ÜZER"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zaman zaman kulağımıza birilerinin OHAL uygulamasını bahane ederek iş dünyasının yatırım şevkini kırmaya çalıştığı yönünde şikayetler geliyor. Buradaki arkadaşlarımız başta olmak üzere, tüm iş dünyamıza sesleniyorum. Allah aşkına OHAL'in terörle mücadele dışında kullanılması bugüne kadar kesinlikle olmuş mudur? 15 yıl önce biz geldiğimizde Türkiye'de OHAL vardı. Şöyle 20 yıl öncesine doğru gidin grevlerin olduğu o günleri hatırlıyor musunuz? Acaba bu kadar grev neden oluyordu ve bu grevler karşısında Türk sanayisinin ne konuma geldiğini herhalde hatırlıyoruzdur. Ama o günden bugüne eğer bu OHAL olmamış olsaydı, bak işte burada kısa bir süre önce Bursa'da bu tür yollara tevessül etmek isteyenler oldu. Biz nereden istifade ettik? OHAL'den. Biz oradaki yatırımcılarımızın önünü kesmek isteyenlere neyle müdahale ettik? OHAL ile... Anında hemen oradaki grevi durdurduk. Bu terörle mücadele için kullanılmış bir yoldur. Bu bizim girişimcilerimiz, işadamlarımız için kullanılmış bir yol değil ki... Ama bizim karşımıza, hele hele işadamlarımız çıkıp da dernekleriyle vesaire 'OHAL kalkması gerekiyor' diyorsa bu bizi üzer" şeklinde konuştu.
"ON GEREKİYORSA ON, ÜLKEMİZİN HUZURU İÇİN BUNU YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Erdoğan, "Türkiye'deki OHAL demokrasi mücadelesini mi engelliyor? Hak ve özgürlükleri mi engelliyor? Sadece PKK'yı, DEAŞ'ı ve bunun yanında FETÖ gibi terör örgütlerini engelliyor, başka bir şeyi değil. Biz bu mücadelemizi yedinci kez değil, sekiz gerekiyorsa sekiz, dokuz gerekiyorsa dokuz, on gerekiyorsa on, ülkemizin huzuru için bunu yapmaya devam edeceğiz. Çünkü ülkemizin huzuru için buna ihtiyacımız var. Nerede ve ne sebeple olursa olsun her kim işadamlarımızı bu tür bahanelerle sıkıştırıyor, tehdit ediyor, yönlendiriyorsa lütfen en yakınındaki yetkiliden başlamak üzere, gerekiyorsa şahsıma kadar bu durumu bildirsin, kim yapıyor bunu... Haksız ve mesnetsiz yere böyle bir davranışın içine giren hiç kimsenin adı, sanı, unvanı ne olursa olsun, kusura bakmasınlar gözünün yaşına bakmayız. Çünkü biz bundan çok ders aldık. Bu ülke bunun bedelini çok ağır ödedi. Hala biz bu bedelleri ödemek istemiyoruzö diye konuştu. Erdoğan, "Hukukun dışında iş yapmaya kalkan veya elindeki yetkileri ve sahip olduğu ilişkileri kumpas kurmak için kullananlardan hesap sormak, bu ülkenin yöneticileri olarak bizlerin boynunun borcudur. Bizim bu makamlarda bulunmamızın bir sebebi de ülkemizi ve milletimizi işte bu tür alçaklardan, bu tür tefecilerden korumaktır" ifadesini kullandı.
"EĞER KOLTUK HIRSI OLSAYDI, BURADA BAYAĞI KALACAKTIK"
Erdoğan, erken seçim konusuna değinerek, "Benim için eğer koltuk hırsı olsaydı, burada bayağı kalacaktık. 17-18 ay daha bu makamda kalma imkanımız vardı. Fakat bakıyorum ki ana muhalefet ısrarla 'Hodri meydan.' diyor. İkide bir 'Hodri meydan.' diyor. Bu arada da bildiğiniz gibi Sayın Bahçeli'nin açıklamasından sonra arkadaşlarımı topladım, kendileriyle değerlendirmeyi yaptım. Arkadaşlarımın kanaatini de aldıktan sonra dedik ki 'Biz artık bu adımı atalım. Madem ana muhalefet diyor bizim de ona söyleyeceğimiz tekşey var, buyur meydan.' Arkadaşlarımla değerlendirmelerimizi yaptıktan sonra biz de kararımızı bu noktada verdik. Zaten Sayın Bahçeli ile ertesi gün bir görüşmemiz olacaktı. Bu vesileyle bu görüşmeyi de yapma fırsatını yakaladık. Bu görüşmemizde gerek yaz mevsimi, gerek okulların tatile girmesi, gerek bayram ertesi, bütün bu şartları da göz önünde bulundurarak, 24 Haziran'ın bu konuda en uygun tarih olacağını orada birlikte kararlaştırdık" diye konuştu.
"GİDERİZ MİLLETE, MİLLET 'DEVAM' DERSE DEVAM EDERİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda da oluşan, temeli atılan Cumhur İttifakı'nın bir yerde yol haritasının hassas bir şekilde çalışması anlamına geliyordu. Yoksa bir buçuk yıllık bir cumhurbaşkanlığı ve hükümet süremiz var. Ama bakın biz o kadar, bu işte o koltuğa hevesli de değiliz. Niye? Millet var burada. Gideriz millete, millet 'devam' derse devam ederiz, 'yok başka bir tercih düşünüyoruz' derse eyvallah ona da saygı duyarız. Ama burada bir şey var. Seçimin ardından devreye girecek yeni yönetim sistemimizle önümüzdeki sorunları çok daha hızlı ve kararlı bir şekilde çözme imkanına kavuşacağımızdan şüpheniz olmasın" dedi.
"BURADA İŞ DÜNYAMIZIN İÇİNDEKİ PEHLİVANLARI DA GÖRECEĞİZ BAKALIM"
Erdoğan, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi hakkında bilgi vererek, "Dışarıdan bu kabineye üyeler almamız mümkün olacak. Tabii burada iş dünyamızın içindeki pehlivanları da göreceğiz bakalım. 'Hadi gel sen bu kabinede görev al' dediğimiz zaman bakalım görev alabilecekler mi? Bunları da göreceğiz. Olur ya 'ben burada çok kazanıyorum, oraya gelemem' diyenler de çıkabilir. Bakacağız. Çünkü iş hayatının içinde olan arkadaşlardan böyle bir kabinede istifade etmeyi, milletimiz bize 'Tekrar yürü.' derse görev telakki ederiz" dedi.
(FOTOĞRAFLI(