Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA)-Göbeklitepe’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne kaydedilmesinin ardından ziyaretçi sayısının her geçen gün arttığını söyleyen İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Restorasyon ve Konservasyon Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İlknur Türkoğlu, Göbeklitepe’de arkeolojik kazı, koruma ve turizm dengesinin iyi gözetilmesi gerektiğine dikkat çekti. Türkoğlu, “Karşılaşılabilecek her sorun, ulusal ve uluslararası bilimsel kurallar ışığında ve farklı bilim dallarından uzmanlardan oluşan bir bilimsel danışma kurulunun kontrolünde çözülmeli. Alanda yapılması gereken bütün müdahaleler ve düzenlemeler, kalıntılara zarar vermeden, alanın arkeolojik ve bilimsel değerlerine aykırı olmadan sürdürülmeli” dedi.
Şanlıurfa'da bulunan ve 2011'den bu yana Türkiye'nin UNESCO'daki Geçici Miras Listesi'nde yer alan Göbeklitepe arkeolojik alanında ortaya çıkan yapılar, dünyanın en eski anıtsal yapı grubu olarak biliniyor ve yerleşmenin tarihi günümüzden 12 bin yıl öncesine dek uzanıyor. Göbeklitepe’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kaydedilmesi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan İGÜ Restorasyon ve Konservasyon Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İlknur Türkoğlu, “Dünya ve Anadolu tarihi için paha biçilmez bir önemi olan Göbeklitepe, artık tüm dünyaya mal olmuş bir kültür varlığı ve insanlık tarihi açısından hala çok şey öğrenebileceğimiz bir bilgi kaynağı” diye konuştu.
"GÖBEKLİTEPE'DE 4 KÜLTÜR TABAKASI TESPİT EDİLDİ"
Göbeklitepe’de şu ana kadar MÖ 8.000 ile 10.000 yılları arasına tarihlenen 4 kültür tabakası tespit edildiğini dile getiren Türkoğlu, “Göbeklitepe’de gerçekleştirilen kapsamlı bilimsel kazılardan elde edilen bilgiler sayesinde bilim insanları, Anadolu’nun tarih öncesi dönemlerindeki yaşayış ve inanç sistemi hakkında şimdiye kadar bilinenleri gözden geçirmek ve tekrar yorumlamak zorunda kalmışlardır. Daha önceleri, bu anıtsallıktaki yapıların ancak tarım ve hayvancılık yapan, yerleşik yaşamın daha ileri aşamalarındaki insanlar tarafından inşa edilebileceğine inanılıyordu. Göbeklitepe’de ortaya çıkan anıtsal tapınak mimarisi ise M.Ö. 10 binlerde son derece organize bir toplum düzeninin ve ileri bir sanat anlayışının var olduğunu kanıtlamıştır. Tüm bunların oluşması için uzun bir kültürel geçmişin yaşanmış olması gerektiği açıktır” dedi.
“KAZI YAPARAK KALINTILARI ORTAYA ÇIKARMAK YETERLİ DEĞİL”
19. yüzyıldan itibaren bir bilim dalı olarak gelişen arkeolojinin, zaman içinde kendi kurallarını geliştirdiğini söyleyen Türkoğlu, “İlk dönemlerde daha çok gösterişli eski eserler elde etmek için yapılan arkeolojik kazılar, zaman içinde belli kurallara bağlandı. 1930’lardan itibaren uluslararası alanda hazırlanan ve taraf ülkelerin imzaladığı koruma belgeleri ile arkeolojik kazılarda, yerinde koruma, topluma aktarma ve sürdürülebilir planlama kavramları gündeme geldi. Günümüzde artık kazı yaparak kalıntıları ortaya çıkarmanın yeterli olmadığı, korunarak topluma katkı sağlayacak şekilde düzenlemenin ve geleceğe aktarmanın önemi, bilim insanları tarafından kabul görüyor” diye konuştu.
O BÖLGEYE PRESTİJ KAZANDIRIYOR TURİZM HAREKETLENİYOR
Türkoğlu şöyle dedi: "Dünya Mirası Sözleşmesi’ne taraf olan ülkelerin aday gösterdiği alanların önce geçici listeye, sonra da kalıcı listeye kabul edilmesi bu ülkelere prestij kazandırmakta ve bu ülkelerde hem merkezi hem de yerel ölçekte kültür varlıkları konusunda farkındalığın artmasına yardımcı olmaktadır. Bunun sonucu olarak o bölgedeki turizm hareketlenmektedir. Tüm bunlar sürdürülebilir turizm ilkelerine uygun bir şekilde planlandığında, bölgeye ve yerel ekonomiye önemli katkılar sağlamaktadır."
“UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİ YENİ SORUMLULUKLAR GETİRDİ”
Dünya Mirası Listesi'ne kabul edilen alanlardan sorumlu olan devletlerin ve kurumların, yeterli koruma önlemleri ve kapsamlı bir yönetim planının hazırlanmasından ve uygulanmasından sorumlu olduğuna dikkat çeken Türkoğlu şunları söyledi: “UNESCO, bu çalışmaları desteklemek için alanlarda oluşturulan sit alanı yönetim ekibine teknik eğitim desteği sunmaktadır.Özellikle gelişmekte olan ülkeler için miras listesine kabul edilmenin önemli bir yararı “Dünya Mirası Fonu”na erişimdir. Yıllık olarak, Dünya Mirası alanlarının belirlenmesi, korunması ve tanıtılmasında Taraf Devletlere yardımcı olmak için yaklaşık 4 milyon ABD doları temin edilmiştir. Göbeklitepe bu bağlamda yıllardır farklı tartışmalara sahne olmaktadır. Alanın tanınırlığı arttıkça hızla artan turist sayısı, yerleşimde ziyaretçi merkezi, dinlenme ve hizmet mekânları, ulaşım yolları gibi çeşitli ihtiyaçların doğmasına neden olmuştur. Dünya Miras Listesi’ne kabul edilmesi, alanla ilgili olan kurumlara, Dünya Miras Listesi Sözleşmesi’nden kaynaklanan yeni sorumluluklar getirmiştir.”
“ALANDAKİ DÜZENLEMELER BİLİMSEL DEĞERLERE AYKIRI OLMADAN SÜRDÜRÜLMELİ”
Ziyaretçi sayısının her geçen gün arttığı Göbeklitepe’de arkeolojik kazı, koruma ve turizm dengesinin iyi gözetilmesinin gerektiğine vurgu yapan Türkoğlu, “Karşılaşılabilecek her sorun, ulusal ve uluslararası bilimsel kurallar ışığında ve farklı bilim dallarından uzmanlardan oluşan bir bilimsel danışma kurulunun kontrolünde çözülmeli. Alanda yapılması gereken bütün müdahaleler ve düzenlemeler, kalıntılara zarar vermeden, alanın arkeolojik ve bilimsel değerlerine aykırı olmadan sürdürülmeli” dedi.
UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİ NEDİR?
Dünya mirasının korunması konusunda uluslararası bir hareket başlatma fikri, I. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkmış ve UNESCO tarafından hazırlanan “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasını Koruma Hakkında Sözleşme” 1972 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye, sözleşmeyi 1982 yılında imzalamış ve 192 taraf ülkeden biri olmuştur.
TÜRKİYE'NİN LİSTEDE 18 MİRAS ALANI BULUNUYOR
Sözleşmenin uygulanmasından sorumlu ana organ olan Dünya Mirası Komitesi, Dünya Mirası Listesi'nde yer alan alanların tespiti ve Dünya Mirası Fonu kapsamında uluslararası yardımların sağlanması için kesin kriterler geliştirmiştir. Sözleşmenin kabul edildiği tarihten itibaren evrensel değer taşıyan anıtları ve sitleri kapsayan Dünya Mirası Listesi oluşturulmaya başlanmıştır. Taraf ülkelerce komiteye bildirilen ve geçici listeye alınan alanlar içinde "Dünya Mirası Sözleşmesi'nin Uygulanması için Operasyonel Kılavuz" belgesinde yer alan ölçütleri yerine getirenler kalıcı listeye alınmakta ve Dünya Mirası Fonu’ndan yararlanmaya hak kazanmaktadır.
Dünya Mirası Komitesi’nin Temmuz 2018 tarihinde gerçekleştirdiği 42. oturumunda kabul edilenlerle birlikte kalıcı listede 1092 miras alanı yer almaktadır. Bunlardan 845’i kültürel, 209’u doğal ve 38’i karma (doğal ve kültürel) miras alanıdır. Türkiye’nin söz konusu listede 16’sı kültürel, 2’si karma olmak üzere 18 miras alanı bulunmaktadır.
(FOTOĞRAF)