Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA)- Yaz aylarında sıklıkla temas edilen güneş ışınlarının D vitamini başta olmak üzere pek çok özelliğinden faydalanıldığını söyleyen Nişantaşı Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Birsen Öztürk, zararlı ışınlardan korunma konusunda da vatandaşları uyardı.
D vitamininin en önemli kaynağının güneş ışınları olduğunu belirten Dr. Öztürk, “Vücudumuzun doğumdan sonraki ilk bir yaşta günlük 400 ünite, daha sonraki yaşlarda günlük en az 600 ünite, 70 yaşından sonra 800 ünite D vitaminine ihtiyacı vardır. Bu miktar, kişinin yaşam şekline ve mevcut sağlık problemine göre değişebilir. Kanda D vitamini düzeyi ölçülerek eksiklik olup olmadığı saptanabilir" dedi.
Nişantaşı Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Öztürk Güneş ışınlarının başlıca ultraviyole A ve B dalgalarından oluştuduğunu belirterek "UV-A (yaşlandırıcı ışınlar) ozon tabakası tarafından emilmez, ciltte erken yaşlanma ve kırışıklığa neden olabilir, bu ışınlar pencere camından geçebilir. UV-B (yakıcı ışınlar) ise kısmen ozon tabakası tarafından emilir, ciltte bronzlaşmaya, güneş yanıklarına ve katarakta neden olabilir, pencere camından geçemez. Cilt kanseri oluşumunda ise hem UV-A, hem de UV-B ışınlarının etkisi vardır. Bir miktar D vitamini yağlı balıklarda (örneğin somon, uskumru, ton balığı), yumurta sarısı veya D vitamini ile zenginleştirilmiş sütte bulunabilirse de, güneş ışığı almadan veya vitamin takviyesi olmadan, sağlıklı bir kan seviyesi için gıdalar D vitamini için yeterli değildir" diye konuştu.
“KOYU TEN CİLT KANSERİ KONUSUNDA DAHA AZ RİSK TAŞIR”
Açık ten renkleriyle koyu ten renklerinin cilt kanseri ihtimaline karşı dirençlerini yorumlayan Dr. Öztürk, "Koyu cilt rengi, ileri yaş ve düşük UV indeksi (örneğin kuzey enlemlerinde kış ayları) D vitamini sentezini olumsuz etkileyen faktörlerdir. Beyaz tenli kişiler cilt kanseriyle sonuçlanabilen UV ışınları riski altındayken, koyu tenli kişilerde kanser riski daha az olsa da D vitamini eksikliği riski daha fazla oluyor. Güneş kremi kullanılması, güneşin zararlı etkilerine karşı korurken öte yandan vitamin D üretimini de engelliyor. UV ışınlarının zararlı etkisinden korunmak ve yeterli D vitamini de alabilmek için, güneş ışınlarına ‘sınırlı’ maruz kalma öneriliyor. Ancak bu sürenin ne kadar olması gerektiği bazı faktörlerle değişebiliyor; örneğin, mevsim, günün saati, hava koşulları, ten rengi, yaş gibi nedenlerle yeterli D vitamini sağlanması için herkese önerilebilecek standart bir süre yoktur. Günümüzde kabul edilen görüş ise, ultraviyole ışınlarının zararlı etkisinin unutulmaması gerektiği ve güneş koruyucuların kullanılması yönündedir" ifadelerinde bulundu.
GÜNEŞİN ZARARLI ETKİLERİNDEN NASIL KORUNMALIYIZ?
Güneşten nasıl korunulması gerektiği konusunda önerilerde bulunan Dr. Öztürk, “En önemlisi, güneş ışınlarının en yoğun olduğu saatler olan 10.00-16.00 arasında, özellikle de 11.00-14.00 arasında, güneşten kaçınmak gerekir. Bu saatlerde dışarıda olunduğu zaman gölgede bulunmaya çalışılmalı, geniş kenarlı şapka ve UV-A ve UV-B filtreli güneş gözlüğü kullanılmalı, rahat ve bol pamuklu giysiler giyilmelidir. Güneşin zararlı UV ışınları kum, su, kar veya betondan yansıyabilir ve bulutlu günlerde dahi zararlı olabilir, bu nedenle güneş koruyucu kullanılmalıdır" dedi.
GÜNEŞ KORUYUCU NASIL SEÇİLMELİDİR?
Güneş koruyucuların seçimi konusunda da bilgi veren Dr. Öztürk şöyle konuştu: “Hem ultraviyole A (UVA), hem de ultraviyole B (UVB) ışınlarına karşı koruma sağlayan, geniş spektrumlu ve mümkünse suya dayanıklı güneş koruyucular kullanılmalı. Güneş koruyucular içinde bulunan çinko oksit, etkili bir fiziksel bariyer oluşturur; özellikle burun, yanaklar, kulakların üst kısmı ve omuzlarda ekstra fayda sağlar. Ancak hormonal etkileri de olabilen kimyasal etkili oxybenzone içeriği olan ürünler tercih edilmemeli. Güneş koruma faktörü (SPF), 2-12 arası ürünler hafif, SPF 12-30 olanlar orta, SPF > 30 olanlar ise yüksek koruma sağlar. Cilt rengi açık veya koyu olan herkesin güneş koruyucu kullanması önerilir, açık tenli kişiler daha yüksek faktörlü ürünleri tercih etmeli. SPF minimum 15 olmalı ancak, dermatologlar SPF 30 ve üstünü öneriyor. SPF 50+ olan güneş koruyucuların ilave yararı olmadığı biliniyor. Güneş koruyucular, güneşe çıkmadan 30 dakika önce sürülmeli, 2-4 saatte bir yenilenmelidir. Yüksek koruma faktörlü güneş koruyucuların güneşte kalma süresini uzatmayacağı unutulmamalı. Ayrıca suya dayanıklı bir ürün de olsa, terleme ve yüzme sonrası tekrar sürülmesi öneriliyor. UV ışınlara maruz kalan tüm vücut kısımlarına (özellikle yüz, burun, kulaklar, el ve ayaklar, omuzlar ve dizler) bol miktarda uygulanması öneriliyor. Güneş koruyucular, güneşten korunmak amacıyla kullanılmalı ve güneşte daha uzun kalmak amacıyla kullanılmamalı.”
(FOTOĞRAFLI)