Doç. Dr. Bıçakcı:Katar krizinde Amerika'daki seçimlerin büyük etkisi var

Güncelleme Tarihi:

Doç. Dr. Bıçakcı:Katar krizinde Amerikadaki seçimlerin büyük etkisi var
Oluşturulma Tarihi: Haziran 07, 2017 16:51

Doç. Dr. Bıçakcı:Katar krizinde Amerika'daki seçimlerin büyük etkisi var

Haberin Devamı

İSTANBUL, (DHA)- KADİR Has Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Salih Bıçakcı, "Türkiye taraf seçmeden nötr bir aracılık yapabilirse bu süreçten kazançlı çıkabilir. Söylemler ve duruşlar bir tarafın içinde olduğumuz imasını oluşturursa Ürdün'den başlayarak, Suudi Arabistan'a kadar giden çizgideki ülkelerden dolayı Türkiye zarar görebilir" dedi.

Suudi Arabistan liderliğindeki 7 Arap ülkesi Katar ile diplomatik ilişkileri kesme kararı aldı. Ülkeler arasında Bahreyn, Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen, Libya ve Maldivler yer alıyor.  Kadir Has Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Salih Bıçakcı, Katar krizinin nasıl başladığına ve ne anlama geldiğine dair önemli bilgiler verdi. Ortadoğu dinamiklerinde rekabetinin ana unsur olduğunu ve İran ile Suudi Arabistan arasında çok uzun zamandan beri devam eden bir rekabettin varlığından bahseden Bıçakcı,  "Katar krizini dünya jeopolitiğinin değişiminin bir parçası olarak görüyorum. Katar krizinde Amerika'daki seçimlerin büyük etkisi var. Obama döneminde İran ile yapılan nükleer anlaşma Suudi Arabistan'ı çok rahatsız etmişti. Suudi Arabistan bu anlaşmanın parçası olarak ikinci sınıf muamelesi görmüştü, söylediği tekliflerde dışlanmıştı, oyunun dışında bırakılmıştı. Trump yönetiminde bunun tamamen değiştiğini görüyoruz. Şimdi İran kendilerine hedef ülke konumuna oturtuldu. Suudi Arabistan ile oluşturduğu ülkeler bir ittifak gücü oluşturmaya başladılar. Trump'ın seçildikten sonra ilk ziyaretinin Suudi Arabistan'a olması çok manalı ve anlamlı bir ziyarettir" diye konuştu.

KATAR KRİZİNDE AMERİKA'DAKİ SEÇİME DİKKAT ÇEKTİ

İsrail'in önemli bir aktör olduğunun altını çizen Bıçakcı, "İsrail Obama döneminde İran ile ilgili hep şikayetlerini dile getiren bir ülkeydi. İran'dan tehdit algılaması yüksek bir ülkeydi. Şimdi Suudi Arabistan, Amerika'nın silah meselsinde 356 milyar dolarlık yardımıyla oluşturduğu yapıyla birlikte İran'a karşı bir pozisyon alıyor. Bu çok önemli bir yapı. Körfez'in çıkışının kontrolü İran'ın elinde ve Suudi Arabistan bu durumda sıkışmış durumda. Yemen problemi de kendini çok rahatsız ediyor, bir yerde de Sünni ve Şii mezhepsel çatışması da devamlılığını sürdürüyor.Bunlar devam ederken Katar Türkiye'ye benzer bir rolle bütün gruplarla konuşabilen bir yapı oluşturmayı tercih etti. Amerika zaten Obama döneminde bunu desteklemişti. Hatta Amerika'nın körfezdeki en büyük askeri üstlerinden biri Katar'da pozisyon almıştı. Ama bir ay önce öğrendik ki Trump dönemiyle birlikte Amerika Katar'daki üstleri boşaltıyor ve bölgeden çekiliyor. Başka bir pozisyon alınıyor şeklinde gördük. Katar 1 ay önce Hamas'ın yeni protokolünü politik duruşunu açıkladığı bir belge yayınladı. Bu belgeyle birlikte Hamas'ın ev sahipliği yaptığı gündeme gelmiş oldu. Müslüman kardeşlere ev sahipliği yaptığı gündeme geldi. Bütün bunlar üst üste konunca artık tarafların belli olmasını istediklerini ve Katar'ın devlet altı gruplara para yardımı konusunu terör diyerek terör gruplarına destek vermemesi gerektiğinin altını çizerek bir grup oluşturdular" ifadelerini kullandı.

"BU KRİZİN BAŞLAMASINDA O SÖZLER ETKİLİ OLDU"

Katar şuanda çok zor durumda olduğunu aktaran Doç. Dr. Bıçakcı, "Çünkü en büyük kazançlarından bir tanesi olan sıvılaştırılmış doğalgazı (LNG) bölgeden nasıl göndereceği merak konusu. İkincisi yatırımlar konusunda dışa açılımda nasıl bir yapı alacağı bilinmiyor henüz. Bütün bu hikaye Katar haber ajansında yayınlanan bir klip ile başladı. Söz konusu bu klipte İran lehine yorumlar vardı. Bu klibin gerçek olmadığı, hackerlar tarafından siteye konduğu iddia edildi. FBI bunu araştırmak üzere uzmanlarını gönderdi. Onlara araştırmaya başladılar, araştırma sonucu bugün CNN'de yayınlandı. Rusya'nın parmağı olduğu söylendi. Şimdi belli ki bölgedeki sistem Amerika ve Rusya arasında tekrar koordine ediliyor ve iki alt grupta İran ve Türkiye'nin pozisyon aldığı ve karşısında durduğu bir yapı gerçekleşiyor. Aldıkları pozisyonları düşündüğümüz zaman Türkiye'nin nasıl bir yerde olacağı veya Katar'a karşı nasıl davranacağı, İran ile nasıl mesafe tutması gerektiği ise soru işareti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu ambargonun arkasından bu 5 ülkeyi arayıp Katar için arabuluculuk konusunda konuşmuştu" açıklamalarında bulundu.

"İRAN'A KARŞI DAHA SERT POZİSYON ALINACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM"

Katar'ın hala uzlaşmacı dilini koruduğunu dile getiren Doç. Dr. Bıçakcı, "Katar'da yaptığı açıklamada yanlış anlaşıldığını ve konuşmaya hazır olduklarını ifade etti. Katar hala uzlaşmacı dilini koruyor. Ama Suudi Arabistan'daki pozisyona ve bugünkü İran bakıldığı zaman bütün dinamiklerin devletlerin konuştuğu sistemin ötesinde aktörlerle yeni bir senaryo geliştirdiğini de görüyoruz. DAEŞ'in bugünkü saldırıyı üstlenmesi, Katar'ın Suriye savaşıyla ilişkilendirilmesinin İran'a karşı pozisyonlarda sertleşme getireceğini görüyorum. Çünkü İran'a çok uzun süreden beri saldırı olmamıştı. Bu saldırının olması Ortadoğu için oluşturulan kimyasal karışımı hızlandırmak isteyen birilerinin olduğunu gösteriyor. Bunun kim olduğunu söylemek çok zor. Hem Katar hem Türkiye pozisyon almaya çalışıyorlar. Çünkü şöyle bir problemleri var hem İran hem Türkiye hem de Katar birbirlerine yakın ve menfaat ilişkileri olan ülkeler. Buna Amerika'nın ve Rusya'nın nasıl tavır alacağı çok önemli. Bütün bu dinamiğin bir parçası da Suriye iç savaşı da orada duruyor. Onun gelişmesinin etkisi olduğunu da unutmamak gerekiyor" dedi.

"TÜRKİYE'NİN ARABULUCU TAVRINI DEVAM ETTİRMESİ GEREKİR"

Türkiye'nin göreceği zararlar olduğunu ifade eden Doç. Dr. Bıçakcı, "Türkiye'nin buradan göreceği zararlardan bir tanesi Katar ile yapılan askeri anlaşma var, Amerika bölgeden çıktı ama çıkmadan önce bir Türk ordusunun Katar'da konumlandırılması ve eğitim vermesi üzerine bir anlaşma yapmıştık. Bu anlaşma ve bizim orada bulunmamız Türkiye'yi zora sokabilir. Anlaşmadan geri çekilmekte ilişkilerimize zarar verebilir. Bunda yumuşak geçiş yapılması ya da varlığımızı anlamlandırmamız çok önemli. Körfezin ikiye parçalanmış olması yani Katar bir yana diğer ülkeler bir yana körfezdeki gerginlik petrol fiyatlarına yansıyabilir. Bundan en büyük menfaati Suudi Arabistan ve Rusya edecektir, diğer ülkeler zarar görür. Bütün bunları düşündüğümüz zaman Türkiye'nin arabulucu tavrını devam ettirmekten başka çaresi yok" diyerek sözlerini tamamladı. 

(FOTOĞRAF)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!