Güncelleme Tarihi:
Serpil KIRKESER / İSTANBUL,(DHA) Gazeteciler Can Dündar, Ahmet Şık, Kadri Gürsel ve Musa Kart'ın da sanıkları arasında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi'nin yönetici ve yazarlarına yönelik açılan 19 sanıklı davanın 6. duruşması başladı. Mahkeme Başkanı, Cumhuriyet gazetesinin muhasebe servisi çalışanı Yusuf Emre İper hakkında açılan davanın da bu dava ile birleştiğini açıkladı. Böylece ,davada sanık sayısı 20'ye yükselmiş oldu.
6 TUTUKSUZ SANIK DURUŞMADA HAZIR BULUNDU.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampusü'nün karşısında bulunan binada görülen duruşmada tutuklu sanıklar Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Ahmet Kemal Aydoğdu Ve Yusuf Emre İper hazır bulundu. Öte yandan tutuksuz sanıklar Musa Kart ve Bülent Utku'nun da aralarında bulunduğu 12 tutuksuz sanık da duruşmaya katıldı.
BARO BAŞKANI DAHİL 130 AVUKAT SAVUNMA İÇİN SALONDA
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu'nun da aralarında bulunduğu 130 avukat savunma için salonda hazır bulundu. CHP Milletvekili Sezgin Tarıkulu ve Mahmut Tanal'ın da aralarında bulunduğu 20 CHP milletvekili ile HDP Milletvekili Garo Paylan ve DİSK Genel Başkanı Kani Beko da davayı izleyenler arasında yer aldı.
SALON DOLDU
Mahkeme Başkanı, yer sıkıntısı olduğu için Çağlayan'dan Silivri'ye geldiklerini, ancak burada da yer sıkıntısı olduğunu limitin bu olduğunu kayderek, “Bu işi karşılıklı çözelim" dedi. Bazı avukatlar da Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen meslektaşlarının kapıda kaldığını söyledi.
SANIK İPER: TELEFONUMDA BYLOCK YOK
Duruşma 20. sanık olarak davaya dahil edilen Yusuf Emre İper'in savunmasının alınmasıyla devam etti. Hakkındaki iddianamenin özetinin okunmasının ardından suçlamalara cevap veren sanık İper, FETÖ/ PDY terör örgütü üyelerinin kullandığı gizli haberleşme programı olan Bylock programını kullanmadığını belirterek,"Telefonumun imajını bilirkişi Koray Peksayar inceledi ve bir rapor hazırladı. Bilirkişi raporunda 'Telefonda Bylock kurulduğuna ya da kurulup kaldırıldığına dair ize rastlanmamıştır' ifadelerine yer vermektedir. Telefonumda Bylock yok. Bu çok büyük bir yanlıştan başka bir şey değildir. Bu iddia gerçeğe aykırıdır. Bylock olmadığı için dolayısıyla mesaj da yoktur" dedi.
“UTANÇ DUYDUĞUM BU DAVADAN BERAATİMİ TALEP EDİYORUM"
6 Mayıs ve 16 Temmuz'da sosyal medya hesabından paylaştığı twetlerin darbe teşebbüsü ile ilişkilendirilmesine tepki gösteren sanık İper, bu twetlerden destek vermek gibi bir anlam çıkamayacağını, darbe olgusuna da karşı olduğunu kaydetti. Sanık İper, “Ben terörist değilim. Hiçbir Cumhuriyet mensubu terörist değildir. FETÖ ile organik bağımın olmadığı belgelenmiştir. Örgütün bankasında hesabım yoktur. Benden FETÖ'cü çıkmaz. Hayat tarzım onlarla birleşemez. Utanç duyduğum bu davadan beraatimi talep ederim" dedi. Duruşma tanıkların dinlenmesiyle devam ediyor.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, 1924'te Atatürk'ün talimatıyla kurulan gazetenin son üç yıllık dönemde özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsüne uzanan süreç ve sonrasında yayın politikası, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu'nda yaşanan değişiklikler ile eş zamanlı olarak 90 yıllık geçmişinin ve kuruluş felsefesinin tam aksi yönde değişime uğradığı ileri sürülüyor. Cumhuriyet gazetesine silahlı terör örgütü FETÖ/PDY tarafından özellikle 2013 yılından itibaren adeta el konulduğu kaydedilen iddianamede, "Şüpheli Can Dündar'ın gazetenin başına geçmesi ile birlikte gazetenin, amaç ve hedeflerinin dışına çıkarak farklı bir yörüngeye oturduğu belirlenmişti" deniliyor. Gazete bu dönemde adeta FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C terör örgütlerinin savunucusu ve kollayıcısı olduğu belirtilen iddianamede, "Basın özgürlüğü ve evrensel hukukun sağladığı ağır eleştiri içeren haber ve yorum yapma hakkının çok ötesinde geçmiş, kayıt dışı illegal siyasete zemin hazırlayarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı asimetrik savaş yöntemleriyle hedef tahtası haline getirmek üzere yoğun bir algı operasyonu başlatmıştır" ifadelerine yer veriliyor.
CEZA İSTEMLERİ
İddianamede, PKK terör örgütü elebaşlarından Cemil Bayık ile Kandil'de yaptığı röportaj, Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı şehit eden teröristlerle telefon görüşmesi yapması ve bu görüşmeyi haberleştirmesi, MİT TIR'ları savcısının cezaevinden gönderdiği yazıyı haberleştirmesi ve sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımları delil gösterilen gazeteci Ahmet Şık'ın "PKK ve DHKP/C Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep ediliyor. Halen yurtdışında olan Can Dündar ile birlikte Mehmet Murat Sabuncu, Mehmet Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay'ın da "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" suçundan 7,5 yıl 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik'in "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından ayrı ayrı 11,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. Şüpheliler Bülent Utku, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya'nın ise "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından 9,5 yıldan 29 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları isteniyor. Şüpheliler Güray Tekinöz ve Turhan Günay'ın "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından 8,5 yıldan 22 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Twitter'daki "jeansbiri" hesabının sahibi olduğu iddia edilen Ahmet Kemal Aydoğdu'nun da "Silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla; firari şüpheli İlhan Tanır'ın "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi talep ediliyor.